20 Aralık 2020 22:50

Balıkesir-Çanakkale kıyı şeridine maden şirketlerinin deniz ulaşımı için liman inşası

Çanakkale-Balıkesir kıyıları için hazırlanan Bütünleşik Kıyı Alanları Planı, madenlerle bölgenin ormanlarını talan eden şirketlerin liman ihtiyacı için kıyıları da tahrip etmesinin önünü açıyor.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Seçkin SAĞLAM
Çanakkale 

Çanakkale ve Balıkesir kıyılarını içine alan yüzlerce kilometrelik kıyı şeridini, yerli ve yabancı ulaşım ve turizm şirketlerinin yağmasına açan, birçok liman türünün yapılmasına olanak veren 1/50.000 Ölçekli Bütünleşik Kıyı Alanları Planı’na karşı belediyelerden, çevre örgütlerine, meslek odalarından yurttaşlara kadar geniş bir yelpazede çok sayıda itiraz yükseliyor. Konuyla ilgili görüştüğümüz Mimar İsmail Erten, plana karşı hukuki mücadelenin yanı sıra siyasi mücadelenin de yükseltilmesi gerektiğini söyledi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca, Balıkesir-Çanakkale İlleri 1/50.000 ölçekli Bütünleşik Kıyı Alanları Planı, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle 18 Eylül’de onaylandı. Plan 9 Kasım itibaren, bir ay süre ile Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünde değerlendirme ve itirazlar için 1 aylık süre ile askıya çıkarıldı. Plana göre, Kuzey Ege veya Güney Marmara olarak adlandırılan, Balıkesir-Çanakkale kıyı şeridi, Gelibolu Tarihi Yarımadası ve Bozcaada ile Gökçeada’yı içine alan bölgede, “Mega yat limanları”ndan, dış ticarete yönelik RO-RO taşımacılığına, yolcu iskeleleri, tersaneler ve çekek yerlerinden, endüstriyel yük limanlarına, turizm tesislerinden, yat limanları ile balıkçı barınaklarına kadar birçok yatırım öngörülüyor. 

"MADEN ŞİRKETLERİNİN DENİZLE BULUŞMA BELGESİDİR"

Balıkesir ve Çanakkale’nin tüm kıyılarının büyük bir tehdit altında olduğuna dikkat çeken Mimar İsmail Erten, kıyı alanlarının, deniz ulaşımı konusunda kurulacak büyük limanlarla sanayi şirketlerinin uluslararası ulaşımına hizmet edeceğini söyledi. Başka bir tehlikeye daha dikkat çeken Erten, “100.000 ölçekle bağlantılı olarak getirdiği üç misyon var: Bir tanesi, Kınalı’dan başlayıp Çanakkale ve Balıkesir’e kadar uzanan otoyol ve boğaz köprüsüdür. Bunun çevresinde oluşan bir sürü rant, yaratılan ekonomik değerlerdir. İkincisi bu otoban bağlantısının kuzey bölümü olan Bandırma-Gönen-Biga-Lapseki bölgeleri, maden ve sanayi alanı ilan edilmesidir. Bandırma-Gönen-Biga aksında çok büyük, hemen hemen İstanbul’un, Dilovası, Gebze ve Bursa’nın yükünü alacak bir sanayi bölgesi ilan edilmiştir. Yine bu 100.000 ölçekli plan ile bölgenin en önemli alanları, Kazdağları da dahil olmak üzere maden alanı ilan edilmiştir. Üçüncüsü ise köprü bağlantısının alt kesimi olan, Ezine, Ayvacık, Bayramiç gibi, daha çok kıyı belgesi olan Edremit, Ayvalık, Burhaniye, Gömeç bölgesinde turizm ve tarımsal sanayi yoğunluklu bir önerme yapıyor” dedi. 1/50.000 ölçekli Kıyı Düzeni Planını 3 misyonun sahil ile bağlantısını kuran yasal rant belgesi olduğunu söyleyen Erten şunları söyledi: “Yani plan, sanayi ve maden alanlarında çıkan ürünlerin, deniz yoluyla hızla, uluslararası naklinin sağlanması için liman kurulmasını önermektedir. Limanların, sanayi ve maden şirketlerinin bir anlamda denizle buluşma belgesidir. Ayrıca turizm konusu var. Bu kez turizmin sahil ve kıyı yağmasına yol açacak yatırımlarına önermede bulunur. Nedir bunlar, marina, yat limanı, kurvaziyer limanıdır, feribot iskelesidir ve en genel anlamıyla kıyı yatırımları olan limanlardır. Hatta, masum gibi duran kurvaziyer limanı, tehlikeli yerlerde önerilmektir. Mesela Bozcaada! Bozcaada’ya zaten yoğun insan kalabalığı var ki, kurvaziyer limanı ile Bozcaada nüfusunu bir gemide barındıran limandır bu.” 

"ZEYTİN ALANLARININ YAĞMALANMASIDIR"

Balıkesir-Çanakkale illerini kapsayan Bütünleşik Kıyı Alanları Planı’nın bölgedeki üretimi ile ülke ekonomisine büyük katkılar sağlayan ve ‘marka’ haline gelen zeytin ve zeytinyağı üretim alanlarını da kapsadığına dikkat çeken Erten, “Çanakkale’den Ayvalık’ın sonuna kadar olan zeytinlik alanların tamamını kapsıyor. Yani zeytinlik alanların imara açılması gibi bir tehlike var. Bu gerçekten, Türkiye ekonomisi için, en önemli, en nitelikli bir tarımsal ürün olan zeytin ve zeytinyağının yağmalanması anlamı da taşıyor. Edremit, Kazdağı ve Madra Dağının yarattığı dünyanın en nitelikli zeytin ve zeytinyağının üretildiği Kuzey Ege zeytinlik alanlarının yağmalanması anlamı da taşıyor” dedi. 

"KÜRESEL SERMAYEYE DAVETTİR"

Planın küresel sermayeye yatırım davetiyesi olduğunu söyleyen Erten, plandaki mekânsal belirsizliklere dikkat çekerek şunları söyledi: “Bozcaada, Çanakkale için gösterdiği yerler örneğin 40 kilometrelik sahil şeridi. Nerede olacak? Belli değil. Buradaki belirsizlik de aslında rantın spekülasyonunun en önemli nedenidir. Buradaki rantın en önemli önermesi ve sloganı ise küresel sermayeye davettir. ‘Gelin buraya yat limanı yapın, marina yapın, sahillerimize AVM’ler yapın, kafeler, restoranlar yapın, sanayi limanı yapın, buradan çıkacak sanayi ve maden ürünlerini buradan götürün’ diyen bir plandır.  

"YETKİ GASPININ BİR ÖRNEĞİ İSTANBUL’DA YAŞANDI"

Kapsama alanına göre söz konusu planın ileride belediye yetkilerine dair bir “hak gaspı” yaratacağını dile getiren Mimar İsmail Erten, planın Ayvalık’tan başladığını, bütün körfezden geçip, Edremit, Akçay, Altınoluk, Küçükkuyu, Ayvacık, Ezine, Çanakkale, Lapseki, Biga, Gönen, Bandırma’dan Bursa’nın Karacabey sınırına kadar kıyıları, karşı tarafta Gelibolu Yarımadası’nın Keşan sınırına kadar tamamını, Gökçeada’nın sadece kıyılarını değil tamamını, Bozcaada’nın tamamını kapsadığını söyledi. Bundan dolayı planın bir “yetki gaspı” sorununu da doğurduğunu belirten Erten şunları söyledi: “Plan, mesela Çanakkale şehrini komple içine almış, sonra bir yerde daralıyor, 500 metreye iniyor, sonra bir yerde genişleyip tarım alanlarını içine alıyor. Neye göre belirlendiği de belirsiz bir plan. Ama hemen hemen kıyı alanlarının tamamında yer alan belediyeler dahil olmak üzere büyük ölçüde kapsamı geniş bir plan. Buna göre ‘Biz belediyelerin elindeki imar yetkilerini aldık, planı baz yapacağız’ diyebilirler. Bunun bir örneği en son İstanbul’da yaşandı. Beşiktaş/Üsküdar’dan başlayın Karadeniz’e kadar çıkan, Boğaziçi Kanunu’yla korunan bir Boğaz sınırı vardı. Bunun genişçe bir bölümünün bütün yetkileri İstanbul Büyükşehir Belediyesinin elindeydi, şimdi merkezi hükümet bu yetkileri aldı. Yarın Gökçeada’nın ve Bozcaada’nın bütün yetkileri merkezi hükümetçe alınabilir! Bu bir tehlikedir.” 

KİMSENİN HABERİ YOK, KARAR ANKARA’DAN!

Balıkesir-Çanakkale illeri 1/50.000 Ölçekli Bütünleşik Kıyı Alanları Planının 9 Kasım’da askıya çıkarıldığını 10 gün sonra öğrendiklerini belirten Mimar İsmail Erten, “Şimdi bütün bu planda, yerel dinamiklerinin hiç birisi; hiçbir seçilmiş belediye başkanı, hiçbir uzman, hiçbir kurumun haberi yok! Böyle plan mı olur?​” diye sordu. “Dolayısıyla Ankara’da çözülen bir mekanizma bu” diyen Erten plana karşı yapılanları şöyle anlattı: “Biz öncelikle Assos ve çevresindeki gönüllü, alanında uzman bir ekiple çalışma başlattık. O çalışmadan da bir tane itiraz dilekçesi çıkardık. Süreç de zaten böyle başladı. 40’a yakın bireysel itiraz başvurusu yapıldı. Sonrasında da çok kısa bir sürede, meslek örgütlerine, demokratik kitle örgütlerine, çevre örgütlerine ve belediyelere duyurularak itiraz için harekete geçmeleri sağlandı. Ayvalık, Edremit, Assos, Bozcaada, Çanakkale, Gökçeada’da, bireysel başvurular yapıldı. Çevre örgütleri, sivil oluşumlar, planın kapsadığı belediyelerin tamamına yakını, mimarlar odasının Balıkesir ve Çanakkale şubeleri ve bazı meslek odaları itirazlarını yaptı” dedi. 

"HUKUKİ MÜCADELE YETMEZ, MÜCADELE ALANLARI GENİŞLETİLMELİ"

Yapılan itirazların sonunda dava sürecine gidileceğini belirten Mimar İsmail Erten, “Şimdi bu hukuksal süreçtir. Önemlidir, ama daha önemlisi, hukuksal mücadele dışındaki diğer mücadele alanlarını genişletilmesidir. Bu plan, mademki bir siyasi belgedir, bir siyasi görüşün, Çanakkale ve Balıkesir’in kıyı yağmasına olanak veren bir belge; o halde bununla siyasi mücadelede sürdürülmek durumundadır. Balıkesir ve Çanakkale’nin siyasi partilerinin yöneticileri, seçilmiş belediye başkanları, il genel meclisi üyeleri, belediye meclis üyeleri, milletvekilleri…Eğer bu siyasi mücadele alanına katkı vermezlerse, öne çıkmazlarsa, mevcut merkezi hükümetin uygulayacağı politikayı kabul ettikleri anlamına gelir. Bildiğim kadarıyla bunun ışıltıları da vardır. Balıkesir-Çanakkale arasında organize olunduğu, bu mesele üzerinde konuşmaya ve tartışılmaya başlandığı görülüyor” dedi. 

ÖNCEKİ HABER

Meclis torba yasaları onaylayan merciye dönüştü

SONRAKİ HABER

Selçuk Mızraklı: O ‘Oh olsun’ paralar yandaşa gidiyor sevincidir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa