21 Aralık 2020 09:32
/
Güncelleme: 13:36

"Üniversiteler fuhuş evleridir" diyen Sofuoğlu'na öğrencilerin tepkileri sürüyor

İstanbul Üniversitesinden öğrenciler yazdıkları mektuplarda "Üniversiteler fuhuş evleridir" diyen Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu'na tepki gösterdi, dayatılan gerici zihniyete karşı mücadeleye çağırdı.

"Üniversiteler fuhuş evleridir" diyen Sofuoğlu'na öğrencilerin tepkileri sürüyor

Ebubekir Sofuoğlu | Fotoğraf: DHA

Geçtiğimiz günlerde bir televizyon programına katılan Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu’nun üniversiteleri “fuhuş yuvası” olarak niteleyen sözlerine üniversite öğrencilerinden tepkiler gelmeye devam ediyor. İstanbul Üniversitesinden öğrenciler yazdıkları mektuplarda Ebubekir Sofuoğlu'nun söylemlerinin egemen kılınmaya çalışılan zihniyetin bir parçası olduğunu belirterek bu gerici zihniyete karşı mücadeleye çağırdı.


CİNSİYETÇİ SÖYLEMLER İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NE BASKILARDAN BAĞIMSIZ DEĞİL

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencisi Helin

Üniversiteler; bilimin ışığıyla hayatlarımızı aydınlatmak adına girdiğimiz kurumlar. Bu kurumlarda bizlere eğitim veren insanların da tek dertlerinin kendi ayakları üzerinde durabilen, düşündüklerini korkusuzca ifade edebilen, akademik hayatlarında ve iş hayatlarında başarılı insanların yetişmesinde katkıları olmasını beklenir. Ancak çeşitli üniversitelerin bünyesindeki akademisyenlerimizin bu denli gerici ve eşitsizlikçi söylemlerde bulunması tüm genç arkadaşlarım gibi benim de geleceğe bakışımdaki umuda gölge düşürüyor. Yolumuzu aydınlatmasını beklediğimiz insanların zihniyetlerinin karanlığa hapsolduğunu görmek oldukça üzücü.

Söylemlerin en çok da kadın-erkek eşitsizliğini kamçılaması, amaçlananı gözler önüne seriyor aslında. Kadınların hayata atılmasını, toplum içinde mücadele vermesini istemiyorlar. Onlara göre kadınlar evlerinde oturmalı, hayatlarındaki tek vasıfları eşlerine hizmet etmek ve çocuklarına bakmak olmalı. Bizler günümüzde cinsiyetlere göre biçilmiş rollere, eşitsizliğe, gericiliğe karşı mücadelemizi üniversite bünyelerinde de veriyoruz ve sosyal medyanın da etkisiyle sesimiz daha çok mecraya ulaşıyor. Üniversitelerde ve üniversitelere yönelik bu tür söylemlerin olması, İstanbul Sözleşmesi'ne baskılardan bağımsız ele alınamaz.

Sarf edilen cümlelerin her kelimesinde güdülen amaç aşikar. İstisna olamayacak kadar süregelmiş cinsiyetçi, gerici niyetler barındırıyor. Söylemleri kabul edemeyiz, istisnai bir durum olarak göremeyiz ancak bu zihniyetin hak ettiği gibi yüzyıllar öncesine gömülmesi adına yaptığımız çalışmalarımıza ve umut etmeye devam edebiliriz.


ÜNİVERSİTELERİ FUHUŞ YUVASI GÖREN PROFESÖR KENDİSİNİ NE OLARAK GÖRÜYOR?

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi Dilan

Pandemi sürecinde olduğumuz ve online eğitim aldığımız bu dönemde bir dekanın sesini açık unutup yanındakilere ‘kızların resimlerini de görüyoruz böylece çaktırma’ demesi bu olaydan çok kısa bir süre sonra bir profesörün katıldığı televizyon programında kız çocuklarını hedef alan gerici ve bilimden yoksun açıklamalar yapması son olarak da geçtiğimiz günlerde yine bir profesör tarafından üniversitelerin fuhuş yuvasına benzetilmesi, üniversite öğrencilerinin gelecek kaygısı, ekonomik sıkıntılar ve korona dolayısıyla birçok zorluk çektiği günümüzde gündemin bu tür konularla değiştirilmesi devlet politikasıdır.

Ben de bir üniversite öğrencisi olarak görev yaptığı üniversiteyi fuhuş yuvası olarak gören profesörün kendini ne olarak gördüğünü ve öğrencilerine nasıl baktığını, kız öğrencilerine gizlice bakan ve bunun dalgasını geçen birinin nasıl dekan olabildiğini, bir profesörün nasıl televizyona çıkıp çocuk istismarını övüp özendirebildiğini düşündüm. Bu tür akademisyenlerin olduğu bir ülkenin gelişmesi, ilerlemesi zordur. Koca bir neslin bu tür akademisyenlere emanet edilmesi, onlar tarafından hakarete uğraması üniversitelerde kadın düşmanlığı yapılması kabul edilemez.

AÇIKLAMALAR GERİCİ HÜKÜMET POLİTİKALARININ SONUCU

Bilimsel meselelerin konuşulması gereken üniversitelerde isimlerinin önündeki unvanlardan utanmayan sözde aydınlar, kadın öğrencilerini nesneleştirip değersizleştirmekteler. Akademide cinsiyetçi düşüncelere sahip profesörlerin bulunması ve sapkın düşüncelerini çekinmeden televizyon programlarına çıkıp savunabiliyor olmaları mevcut hükümetin izlediği gerici politikaların sonucudur. Özellikle kadın öğrencilerin eğitim almasını ve ataerkil toplum yapısının değişmesini istemeyen, güçlü kadınlara tahammülü olmayan, karma eğitime karşı çıkıp kadın üniversiteleri gibi akla ve yaşadığımız çağa uymayan uygulamalara gidip sözde ahlakçılık yapan gerici siyasilerin, haberleri belirli bir kesimin isteğine göre hazırlayan yandaş medyanın ve ancak halkın büyük bir tepkisi olursa yaptırım uygulayan yargının sonucudur.

KARŞI DURMAZSAK DAHA İLERİ GİDECEKLER

Kadınların hemen her yerde ve her konuda baskı altında olduğu ülkemizde, kadın öğrencilerin eğitim gördükleri yerde de iftiralara uğramaları, profesörler tarafından gerekçesiz şekilde itham edilmeleri de asla kabul edilemez. Eğitimcilerin bu konulardaki gerici fikirlerini halka aşılamaya çalışmaları, eğitim yapılan yerlerin halka yanlış fikirlere kapılmalarına yol açacak şekilde anlatılması toplumu ve toplumun geleceğini kötü etkiler.

Bu süreçte biz öğrencilere düşen ise bütün bu saçmalıkların karşısında durup elimizden geldiğince duyurmak ve tepki gösterip sessiz kalmamaktır. Çocuk ve kadın düşmanı bu sapkınları üniversitelerde barındırmamak için gerekli tepkiyi vermek ve eğer yeterince tepki vermezsek daha da ileri gideceklerini bilip bu bilinçle hareket etmektir.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çocukları öğüten çark

Çocukları öğüten çark

Yoksulluğun pençesindeki ailelerin çocukları tüm dünyada acımasızca emek piyasasına çekilirken, Türkiye kapitalizmi bu konuda en önde koşuyor. Çarklar köle koşullarında dönsün diye devlet gücünü seferber etmekten geri durmayan iktidar, milyon milyon işçileştirdiği çocukların da uzun ve ağır çalıştırılmasına, onlarcasının ölüme sürüklenmesine göz yumuyor.

2.3 milyon çocuk MESEM kapsamında günde 8-10 saat çalışıp ustalık belgesi aldı

15-17 yaş grubundaki neredeyse her 4 çocuktan biri çalışma hayatında

71 çocuk 2024'te çalışırken hayatını kaybetti

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
16 Şubat 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et