21 Aralık 2020 22:30

2020 gazeteciler için zor geçti: Tutuklama, işsizlik, virüs, sansür, cezalar…

Dünyanın en büyük gazeteci hapishanelerinden biri olan Türkiye’de 2020 boyunca gazeteciler neler yaşadı?

Fotoğraf: TGS

Paylaş

Tutuklandık, gözaltına alındık, işsiz kaldık, tehdit edildik… Basın kartlarımız iptal edildi, yıpranma payımız elimizden alındı, çalıştığımız kurumlara cezalar yağdı… Kimi zaman yaptığımız haberler sansüre takıldı, kimi zamanda biz kendimize otosansür uyguladık… Tüm dünyada etkisini gösteren koronavirüs için tüm yetkililer “Evde kal” derken, biz sokaklarda, hastanelerde, virüsle burun burunaydık… 2020 yılı da gazeteciler için böyle geçti işte…

İFŞA OLMAYAN İFŞA’DAN TUTUKLAMA

Gazeteciler için son yıllarda olduğu gibi bu yılda çoğu zaman adliye koridorlarında, kimi zaman da demir parmaklıkların arkasında geçti. Bu yıl en dikkat çeken tutuklamalar MİT mensubunu “ifşa” ettiği iddiasıyla tutuklanan gazeteciler oldu. Gazeteciler her ne kadar daha sonra tahliye edilseler de, bu tutuklamalar Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçti.

Libya’da yaşamını yitiren MİT mensuplarına ilişkin yapılan haberler nedeniyle Oda TV Genel Yayın yönetmeni Barış Pehlivan, Oda TV muhabiri Hülya Kılınç, Yeniçağ yazarı Murat Ağırel, Oda TV Haber Müdürü Barış Terkoğlu ve Yeni Yaşam gazetesi yöneticileri Ferhat Çelik ve Aydın Keser hakkında MİT Mensubunu ifşa gerekçesiyle dava açıldı ve gazeteciler tutuklandı. Gazetecilerin tamamı 9 Eylül’de görülen duruşmada tahliye edilse de, yine de ceza almışlardı.

HELİKOPTERDEN ATILMA İDDİALARI

Bir diğer dikkat çeken tutuklama furyası da Van’da yaşandı. İki yurttaşın helikopterden atıldığı iddialarını haberleştiren Mezopotamya Ajansı (MA) Muhabirleri Adnan Bilen, Cemil Uğur ile Jinnews Muhabiri Şehriban Abi, Gazeteci Nazan Sala 6 Ekim’de gözaltına alındı ve sonrasında tutuklandı. Gazetecilerin tutuklanma sebebi ise "devlet aleyhine toplumsal olayları haber yapmak" iddiası idi…  Gazetecilerin tüm gazetecilik faaliyetleri bu süreçte suç sayıldı. Haber notları, görüşmeler, Whatsapp yazışmaları da bunlar arasındaydı. Gazetecilerin tutuklama kararında dikkat çeken bir diğer bölüm ise “Geçerli basın kartının Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın belirlediği şartları taşıyan kişilere ancak verilebileceği, doğal olarak mevcut şartları taşımadıklarından söz konusu şüphelilerin basın mensubu olmadığının anlaşıldığı…” denilerek gazetecilerin basın kartı taşımadığı için gazeteci olamayacakları iddia edildi. Gazeteciler hala cezaevinde. Davada ise gazetecilerin tutukluluğu Anayasa Mahkemesine taşındı.

AZİZ ORUÇ TAHLİYE EDİLDİ

Bu yıl sevindiren bir tahliye de yaşandı. Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde 11 Aralık 2019’da gözaltına alındıktan sonra tutuklanarak Patnos L Tipi Cezaevi’ne konulan Gazeteci Aziz Oruç tahliye edildi. Hakkında açılan davalardan dolayı yaklaşık 3 yıldır Irak Federe Kürdistan Bölgesi'nde yaşayan Oruç, Avrupa'ya gitmek için İran üzerinden geçtiği Ermenistan sınır kapısında gözaltına alınmıştı. Gözaltında iken Ermenistan polisinin şiddetine maruz kalan Oruç, daha sonra İran askerlerine teslim edilmişti. İran'da da iki gün boyunca işkenceye uğrayan Oruç, 10 Aralık'ı gecesi ayakları çıplak ve üstü başı yırtılmış halde tel örgülerin arasından Türkiye tarafına atılmıştı.

TEHDİTLER BİTMEDİ

2020’de gazeteciler yine tehditlere maruz kaldı. Örneğin Gazetemiz Evrensel Diyarbakır Temsilciliğinde görevli, Gazeteci arkadaşımız Cengiz Anıl Bölükbaş, 24 Ağustos 2020 tarihinde öğleden sonra, kendilerini polis olarak tanıtan 3 kişi tarafından, bir dükkanda “ikna” edilmek üzere alıkonuldu ve bir takım kişisel, ailevi ve mesleki bilgileri sıralandıktan sonra kendisine ajanlık dayatıldı. Gazetemiz Evrensel Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat “Gazeteciye ajanlık telkini alçaklıktır, suçtur” derken, arkadaşımız Bölükbaş “Bu ajanlık dayatması esasında ülkede basın özgürlüğüne dair tutumun nasıl olduğunu açıkça göstermektedir.” dedi. Konuyla ilgili 26 Ağustos’ta Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Diyarbakır Temsilciliğinde, basın açıklaması yapıldı.

Senenin sonuna doğru ise yine Diyarbakır’da Muhabirimiz Fırat Topal, “jitemci.turkeyy” hesabının “Şewbaş hewal ölüm seni bulacak Jitem” mesajı ve Hacı Lokman Birlik’in videosuyla tehdit edilmesi üzerine savcılığa suç duyurusunda bulundu. Aynı hesaptan daha önce de Mezopotamya Haber Ajansı Diyarbakır Muhabiri Bilal Güldem, Artı TV Muhabiri Altan Sancar, Gazeteciler Hayri Demir ve Burcu Karakaş da tehdit edildi.

VİRÜSLE BURUN BURUNA

Ve Pandemi… Tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 Pandemisi Mart ayında Türkiye’de görülmeye başlandı. Okullar kapandı, AVM’ler kapandı… Ancak işçiler yine fabrikalara gitmeye devam etti, koronavirüse yakalandı. Esnaf ise zorunlu kepenk kapattığı için açlıkla mücadele etti. Bu süreçte basında evden çalışma sistemi yaygınlaştı ancak muhabirler yine alanlardaydı, pek çok gazeteci de koronavirüse yakalandı. Ancak bu sürecin en çok etkileneni tutuklu gazeteciler oldu.

Pandemi nedeniyle yeni infaz düzenlemesi gerçekleştirildi. Alaattin Çakıcı dahi cezaevinden tahliye edilirken, düşünce ve ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğü hakkını kullanan gazeteciler, infaz düzenlemesinde kapsam dışı bırakıldı. Gazeteciler Pandemi koşullarında parmaklıklar arasında tutulmaya devam edildi.

‘KELLE PAÇA’ TARTIŞMALARI

Pandeminin başında pek çok televizyon kanalında, isminin önünde profesör ünvanı olan doktorlar “kelle paça için, yumurta yiyin” diye öneriler yaptı. Ve kanallar bu “doktor”ları ekranlara çıkarmaya devam etti. İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Osman Öztürk ise medyada çıkan açıklamaların halkı yanlış yönlendirdiğini ve kimi hekimlerin de bunu yaptığını söyledi ve “Medyanın da bu tür şeyleri kışkırttığını da görüyoruz. Güya biraz daha kolay anlaşılır, daha popüler olsun diye” dedi.

Dizi çekimlerine de ara verildi. Türkiye’de ve dünyada pek çok dizinin çekimlerinin ertelendiği açıklandı. Ancak set çalışanlarının hayatlarını nasıl devam ettireceğine dair hiçbir açıklama yapılmadı.

TİRAJLAR DÜŞTÜ

Koronavirüs salgını yazılı basını da vurdu. 11 Mart’ta ilk vakanın açıklanmasından sonra gazete tirajları yüzde 25 oranında düştü. Bununla beraber reklam ve ilan gelirleri de ciddi oranda azaldı. Basın İlan Kurumu gazeteler için bir paket açıklamış olsa da, bu yeterli olmadı. Zaten ilan ve reklam kıskacında olan bağımsız gazeteler ise, maliyetine gazete basmaya başladı.

Haftasonu kısıtlamalarıyla beraber gazetelerde basılamamaya, basılsa da satılamamaya başladı. Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü Kontrol Hizmetleri Müdürlüğü hafta sonu basılamayan gazetelerin mücbir sebep kapsamında değerlendirdi.

Her koşulda vatandaşın haber alma hakkını sağlamaya çalışan gazeteciler, bu süreçte dayanışmayı da güçlendirdi. Kocaeli’de alınan kararla basılı yerel gazeteler nöbetleşe çıktı. Gazetelerin haftada 2’şer gün 2 gazete çıkması kararlaştırıldı.

KORONA’DAN SONRA…

Kovid-19 pandemisi tüm dünyayı etkisi altına alırken, pek çok alanda da ciddi değişimler yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Kişisel önlemler alınıyor, evlere yeni rutinler geliyor, iş yerleri yeniden düzenleniyor, kısaca hayatımız yeni bir döneme giriyor. Tüm bu düzenlemelerle beraber gazetecilerin yaşamları da etkileniyor. Pek çok gazete ofislerini kapatıyor, gazeteciler artık evden çalışıyor. Peki bu gazetecileri nasıl etkiliyor? Pandemi sonrası gazetecilik ve çalışma düzeni tartışmaların odağında oldu.

27 SAAT SONRA GELEN İSTİFA HABERİ

Bu yıl sansürün boyutları arşa çıktı. Sosyal medya yasası Meclis’ten geçti, CNNTürk CHP’lileri çıkarmadığı için CHP tarafından boykot edildi, HaberTürk HDP’li siyasetçileri çıkarmama kararını “özel sektör” olarak açıkladı. Ama en tuhaf olanı Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifasını tam 27 saat sonra duyuran televizyonların durumu oldu.

Erdoğan’ın damadı ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Instagram hesabı üzerinden istifa kararını duyurması kaşısında iktidara yakınlığıyla bilinen medya organları üç maymunu oynadı. Gazeteciler ve medya örgütleri, yaptıkları açıklamalarla bu medya organlarının halkın haber alma hakkına ihanet ettiklerini vurguladı. Berat Albayrak'ın resmi Instagram hesabından istifa kararı paylaşıldı. Albayrak, açıklamasında istifaya gerekçe olarak sağlık sorunlarını gösterdi. Kritik açıklama sosyal medyanın yanı sıra Evrensel, Birgün, Cumhuriyet, Sözcü, Karar, Halk TV, Tele1, KRT TV, BBC Türkçe, DW Türkçe, Sputnik, T24, Duvar gibi mecralarda kısa kısa sürede duyurulup manşetlere ve ekranlara taşınırken iktidara yakınlığıyla bilinen medya sukun kaldı. Hatta Albayrak Grubu'nun gazetelerinden Yeni Şafak, haberi yalnızca İngilizce hesabından paylaşıp dakilar sonra paylaşımı ve haberi sildi. Anadolu Ajansı, Demirören Haber Ajansı ve İhlas Haber Ajansı konuya ilişkin en ufak bir bilgi bile paylaşmadı. Mezoopotamya Ajansı ise gelişmeleri takip edip bilgileri aktardı. Yine Associated Press, Reuters ve AFP gibi uluslararası ajanslar da haberi servis etti. Milyonlarca kişi tarafından takip edilen CNN Türk, NTV, A Haber, 24 TV gibi televizyon kanallarında ise ne bir KJ ne de bir altyazı geçildi. Benzer kanallardan yalnızca HaberTürk istifadan saatler sonra konuya dair yayın yaptı. İstifa haberi, iktidara yakınlığıyla bilinen gazeteler arasında Türkiye gazetesi hariç bir cümle bile yer almadı.

SANSÜR YASASI MECLİSTEN GEÇTİ, CEZALAR BAŞLADI

AKP milletvekilleri tarafından hazırlanan, 29 Temmuz'da muhalefetin sert itirazlarına rağmen TBMM'de kabul edilerek yasalaşan ve 31 Temmuz'da Resmi Gazete'de yayımlanan 9 maddelik sosyal medyaya sansür düzenlemesi yürürlüğe girdi. Yasaya göre sosyal ağ sağlayıcılara birçok yükümlülük ve idari para cezası geliyor. Türkiye’den günlük erişimi 1 milyon fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcıları, yetkili en az 1 kişiyi Türkiye’de temsilci olarak belirleyecek. Bu temsilci, kişiler tarafından özel hayat gizliliğinin ve kişilik haklarının ihlali kapsamında yapılacak başvuruların cevaplandırılması ve yetkili makamlarca gönderilecek tebligat, bildirim veya taleplerin gereğinin sağlanması amacıyla görev yapacak.

CHP, CNNTÜRK’Ü BOYKOT ETTİ

CHP Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan, partisinin CNN Türk’e karşı boykot kararı aldığını açıkladı. Kanalın, 31 Mart yerel seçimlerinden bu yana iktidarın reklam ajansı gibi çalıştığını söyleyen Özkan, “Yurttaşlarımıza CNN Türk yayınlarını izlememelerini, çocuklarına izletmemelerini tavsiye ediyoruz” dedi.

HABERTÜRK’TEN ‘GARİP’ HDP AÇIKLAMASI

Habertürk TV’de Didem Arslan Yavuz, Mehmet Akif Ersoy ve Veyis Ateş’in HDP’ye dair konuların HDP’siz tartışılmasını “PKK’nın eylemlerini kınamayan kişileri evrensel yayıncılık ilkeleri gereğince davet etmiyoruz” diyerek savunması tartışmaları beraberinde getirdi. HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, konuyla ilgili suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi.

RTÜK’TEN GÖRÜLMEMİŞ CEZALAR

2020 televizyonlar açısından da oldukça sorunlu bir yıl oldu. Radyo Televizyon Üst Kurulu verdiği cezalar ve açıklamalarla gündeme damga vurdu. RTÜK en büyük cezaları ise Tele1, Halk TV ve HaberTürk kanallarına verdi.

TELE 1’E 5 GÜN CEZA

Tele 1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın Abdülhamid hakkında söyledikleri çarpıtılmış ve Yanardağ çok sayıda ölüm tehdidi almıştı. RTÜK, konuyla ilgili vakit kaybetmeden daha önce uygulanmamış bir ceza olan beş gün ekran karartma cezası vermişti. Cezaya itiraz eden Tele 1, mahkeme tarafından haklı bulunmuş ve ‘Yürütmeyi durdurma kararı’ almıştı. RTÜK’ün başvurusu üzerine cezayı değerlendiren üst mahkeme kararı kaldırdı. RTÜK bunun üzerine, beş gün ekran karartma kararını 3 Eylül’de yürürlüğe koydu.

RTÜK’ün Tele 1’e verdiği cezalardan biri de gazetemiz Evrensel reklamını yayınlaması oldu. RTÜK, Evrensel gazetesinin 25. yaş kutlaması videosunu yayımlayan TELE1'e, "Terörü övmek, teşvik etmek, terör örgütlerini güçlü veya haklı göstermek" gibi akıl almaz bir gerekçe ile 27 Ağustos’ta üst sınırdan idari para cezası verilmesini kararlaştırdı. Reklamda “Bir arada, barış içinde, kardeşçe yaşamak isteyenlerin” ifadelerine ceza verildi.

HALK TV’YE 5 GÜN CEZA

Halk TV’ye de 5 günlük ekran karartma cezası verildi. Karar 27 Eylül’de yürürlüğe konuldu. RTÜK 5 günlük karartma cezasını Ayşenur Arslan'ın 16 Haziran 2020 tarihli Medya Mahallesi programındaki bazı ifadelerine dayandırdı. Halk Tv tarafından yapılan açıklamada Ayşenur Arslan'ın “Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarını rencide etmek ve onları hafife almakla” itham edildiği ve RTÜK'ün “Yayınlar, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlık ve bağımsızlığına, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılâplarına aykırı olamaz” maddesine dayanarak Halk TV'yi cezalandırmak istediği belirtilerek "Söz bitti. Hukuk da..." dedi.

HABERTÜRK’E 5 KEZ PROGRAM DURDURMA CEZASI

RTÜK’ün verdiği bir ceza ise HaberTürk’e oldu. CHP Milletvekili Başarır'ın katıldığı program nedeniyle Habertürk'e ceza verildi. RTÜK, CHP Milletvekili Ali Mahir Başarır'ın "Devletin ordusu Katar’a satılmış" sözlerini yayımladığı için Habertürk’e 2 Aralık’ta 5 kez program durdurma ve en üst sınırdan idari para cezası müeyyidesi uyguladı.

BİK CEZALARDAN VAZGEÇMEDİ

RTÜK kadar tartışmaların odağındaki kurumlardan bir diğeri de Basın İlan Kurumu (BİK) oldu bu yıl. BİK, Evrensel, BirGün ve Cumhuriyet’e ceza yağdırmaktan vazgeçmedi. Zaten ilan cezası alan gazetemize 5 ve 10 günlük cezalardan sonra son yılların en yüksek cezası da verildi. BİK, Ragıp Zarakolu’nun "Makus Kaderden Kaçış Yok" başlığıyla yayımlanan yazısını gerekçe göstererek 45 gün süreyle resmi ilan ve reklamların kesilmesi cezası verdi. Cumhuriyet’e verilen cezalar ise 55 güne ulaştı.

BASIN KARTLARI YİNE SORUN OLDU

Gazetecilerin basın kartı sorunu 2020’de de devam etti. Senenin başında pek çok gazeteci kartlarının iptal olduğunu gördü. İptal kararı sonrası herhangi bir açıklama gelmedi ancak yaşananların basına yansıması sonrası basın meslek örgütleri ve pek çok kurumdan açıklamalar geldi. Hemen ertesi günü ise Evrensel gazetesi çalışanlarının iptal edilen basın kartları yeniden kullanıma girdi. Ancak Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından ne gazetemize ne de kamuoyuna konuyla ilgili bir açıklama yapmadı. Ancak bu yıl gazetecilerin basın kartları yine sorun olmaya devam etti. Zira pek çok gazetecinin basın kartı ya verilmedi ya da işleme dahi konulmadı.

YIPRANMA PAYI ŞARTA BAĞLANDI

Bu yıl gazeteciler en büyük hak kaybını yıpranma payında yaşadı. Gazetecilerin beş yıl erken emekli olmalarını sağlayan yıpranma payı hakkının yalnızca basın kartı sahipleri için geçerli olması Anayasa Mahkemesi tarafından Şubat ayında “Basın kartı sahibi olan ve olmayan gazeteciler şeklinde ikili bir ayrımın ortaya çıktığı” gerekçesiyle iptal etti. Bu durumun düzeltilmesi için ise TBMM’ye 9 aylık bir süre tanıdı. Meclis bir düzenleme yaptı. Ancak bu düzenlemenin AYM’nin iptal ettiği düzenlemeden hiçbir farkı yoktu. Gazetecilerin beş yıl erken emekli olmalarını sağlayan yıpranma payı hakkının yalnızca basın kartı sahipleri için geçerli olması TBMM’de AKP oylarıyla kabul edildi. CHP teklifin tüm basın çalışanlarını kapsayacak şekilde genişletilmesini isterken, gazetecilerin yıpranma hakkının genişletilmesi içen verilen önerge AKP oylarıyla reddedildi. Böylece basın kartı olmayan gazeteciler yıpranma payından yararlanamayacak. Karar Anayasa Mahkemesi’ne taşındı. Ancak ne zaman sonuç çıkacağı halen bilinmiyor.

HÜRRİYET, TAZMİNATLARI BU SENE DE VERMEDİ

Ekim 2019'da 43’ü Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) üyesi 45 çalışanın Hürriyet gazetesinden tazminatsız olarak işten atılması 2020’de de gündemdeydi ve gazetecilerin tazminatları halen ödenmedi. Gazeteciler Hürriyet binası önünde TGS ile birlikte eylem gerçekleştirdi, davalar açtı, hatta Hürriyet’te sendikalaştıkları için işten atılan 46 gazeteci TBMM gündemine de taşındı. Ayrıca Avrupa Birliğinin yürütme organı olan Avrupa Komisyonunun Türkiye'nin demokrasi, insan hakları ve hukuk alanında gerilediği yönündeki 2020 İlerleme Raporu'nda, Hürriyet gazetesinden çalışanların sendikalı olduğu gerekçesiyle işten atılmasına da yer verildi.

ÖNCEKİ HABER

Türkiye'de Kovid-19'dan günlük can kaybı ilk kez 250'nin üzerine çıktı

SONRAKİ HABER

Kartal Belediyesindeki Genel-İş üyesi işçiler: İnsanca yaşanabilecek bir asgari ücret

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa