Ücret asgari, cefası ailevi
İki asgari ücretle geçinmeye çalışan ailede anne, baba ve çocuklar yoksulluk çekiyor. Çocuklar için tatile gitmek, yeni bir kıyafet edinmek, hatta kitap almak bile lüks!
Fotoğraf: Evrensel
Murat UYSAL
İstanbul
2021 yılı asgari ücret miktarı önümüzdeki günlerde netleşecek. Asgari Ücret Tespit Komisyonu (AÜTK) 3. toplantısını bugün çevrimiçi gerçekleştirecek. Asgari ücret yapılacak dördüncü ve son toplantıda belirlenecek.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısı öncesi İstanbul Esenyurt'ta iki asgari ücret ile geçinmeye çalışan bir ailenin evine konuk olduk. İşçi anne-baba ve iki çocuktan oluşan ailenin anlattıkları asgari ücretin hayat bile kurmaya yetmediğini ortaya koyuyor. 15 ve 18 yaşındaki çocuklar da bu ‘hayalsizlikten’ paylarını fazla fazla alıyor.
Çocuklar, “Gezip tozmak istiyoruz, istediğim kıyafetleri almak istiyoruz. Hobi edinemiyoruz. Kitap okuyayım desek ona da para çıkışmıyor” diyor.
PARANIN YÜZÜNÜ GÖRMEK HAYAL
İstanbul Esenyurt'ta labirenti andıran sokaklardan, yamru yumru binaların arasından geçip Demir ailesinin evine ulaşıyoruz. Baba Bülent Demir kapıda karşılıyor bizi, anne Hatice Demir mutfaktan “Hoşgeldiniz” diyor. İki odası daha olan evin salonuna geçiyoruz. Salonda 10. sınıf öğrencisi Can ve Hilal var. İki kanepe ve bir çalışma masası da salonda. Masanın üzerinde yığılmış bir şekilde ders kitapları soru bankaları. Odaya girerken solda televizyon, televizyonun üzerinde bir çerçeve, çerçevede Can’ın TEOG’da Esenyurt ikincisi olduğunu belgeleyen bir kağıt. Odadaki bunca kalabalığa biz de ekleniyoruz. Anne Ayşe Demir katılıyor aramıza. Baba Bülent Demir, çırak olarak girdiği İkitelli Organize Sanayi Bölgesindeki bir deri atölyesinde 15 senedir çalışıyor. Şimdi usta, asgari ücretin biraz üzerinde bir maaşa çalışıyor. Oturdukları evi babasından kalma arsayı satarak almış, “Bir de kira veriyor olsam çocukları okutamazdım” diyor.
Masrafları anlatırken çocuklarının başarısıyla da gururlanmadan geçmiyor: “Burada biraz kabaracağım küçüğü Fen Lisesine gidiyor. 500 lira onun servisi var büyük çocuğumun 500 lira harcaması var. Sadece kuru okula gidip gelsinler desek bin lira çıkıyor.”
“Paranın yüzünü görmek hayal diyen” Demir, “Geçen sene tek başıma çalışıyordum, bu yıl eşim de çalışıyor asgari ücret alıyor. Bu sene ikimizin maaşı geçen sene aldığım tek maaşla eşdeğer. Artık mecbur kaldık da işe girdi eşim. Tek kişiyle geçim zor. Ben istemezdim çalışmasını çünkü gelmiş 40 yaşına bu yaştan sonra çalışması onun için daha zor” diyor.
ACABA ÇOCUKLARIMA KARŞI EKSİK Mİ KALIYORUM?
Uzaktan eğitim ile masraflar katlanmış. Çocuklara hâlâ bilgisayar alınamamış, masanın üzerinde 4 parmak genişliğindeki dizüstü bilgisayarı göstererek ironiyle anlatıyor: “Bizim 1870’lerden kalma bir tane bilgisayarımız var orada. Çocuklar onunla ne yapıyor nasıl ders dinliyor bilmiyorum.” Büyük çocuk Hilal orada söze giriyor, “Ders donuyor, hoca dönüyor. Bilgisayarın tarayıcıya girmesi yarım saat zaten. Dersten çok önce bilgisayarı ders kıvamına getirmemiz gerekiyor” diyor.
Bülent Demir senelerdir kendileri için bir harcama yapamadıklarını söylüyor, “Öncelik evlattır. Ben de isterim çocuklarımla dışarıya çıkmayı, beraber kahvaltı yapmayı, sabah gazete okumayı, beraber bir şey izlemeyi güzel sohbet etmeyi ama olmuyor. O zaman da insan soruyor kendine acaba çocuklarıma eşime karşı eksik mi kalıyorum görevimi yerine getiremiyor muyum? Bunu da sürekli kafama takıyorum.”
Şöyle anlatıyor: “Örneğin ihtiyaçtır, ay başı ceviz alalım fıstık alalım çocuklar yesin diyoruz. Kabadayı kabadayı evden çıkıyoruz, giriyoruz dükkana abi 1 kilo tart diyoruz 60 lira diyor onu 750 gram yap diyoruz 45 lira diyor abi 500 gram yap diyoruz 250 gramla çıkıyoruz dükkandan. Hayat budur bizim gerçeğimiz budur.”
BÖYLE YAŞAMANIN ÖLMEKTEN FARKI YOK
Konu asgari ücrete geliyor, Bülent, “Vergiden muaf asgari ücret” ön şartını koyarak başlıyor sözlerine, “Şu an bu kötü ekonomide 3 bin 800-4 bin lira olması lazım asgari ücretin” diyor. Asgari ücretle yaşayan insanların hayatla bir bağının kalmadığını da şu sözlerle ifade ediyor: “İnsanlar artık geçim derdinden bunalmış, ölümü bile göze almış durumdalar. Ölmüş kalmış artık insanların umrunda değil. Çünkü yaşantı diye bir şey kalmamış. Çalışan iki kişiyiz ruh gibi sabah 5 buçukta çıkıyoruz işe gidiyoruz, akşam geri geliyoruz. Böyle yaşamanın ölmekten bir farkı yok. Çocuklar üst baş isteyince alamayan anne babanın ruh halini düşünün.”
AÜTK'de işçi temsilcilerinin de olduğunu söylediğimiz zaman Demir, “Asgari ücreti ne işçi belirliyor ne de devlet... Asgari ücreti işveren belirliyor. Güçlü olan onlar. İşçi sendikalarında da hata var, kapıyı 3 bin liradan açıyorlar 2 bin 600-2 bin 800’e razı edecekler” diyor. İşçilerinin güvenecek dalının kalmadığını sendikalardan da beklediği hareketi göremediğini söyleyen Bülent, “Hükümet ile işverenin işbirliği yaptığı görünüyor artık. Bu pandemi kısıtlamalarını da bilerek tam asgari ücretin belirlendiği döneme denk getirdiler. İstiyorlar ki insanlar sokağa çıkmasın bağırmasın çağırmasın. Sessiz sessiz istediğimize razı edelim” ifadelerini kullanıyor.
"ONLAR YURTDIŞINA GİDİYOR, BİZ SİVAS’A BİLE GİDEMİYORUZ"
Baba Bülent Demir'in asgari ücret talebi 3 bin 800-4 bin civarında kalırken 10. sınıf öğrencisi Can, “Hayallerim var”, “Babam 42 yaşına gelmiş, onun en temel ihtiyaçlara göre hesap yapması normal ama ben daha 15 yaşındayım gezip tozmak istiyorum, arkadaşlarım gibi istediğim kıyafetleri almak istiyorum ama bir ceket bakıyorsun 170 lira.”
Liseye geçiş sınavında Esenyurt ikincisi olarak girdiği okula daha maddi olarak zengin ailelerin çocuklarının geldiğini anlatıyor: “Çocuğun babası holding, şirket sahibi aylık 15-20 bin para kazanıyor aynı yerde okuyoruz. Anlatıyorlar işte bu yaz sıradaydım buradaydım diye yurtdışına çıkamamaktan şikayet ediyorlar. Biz sadece Sivas’a gidebiliyoruz ona da kim bilir kaç yıl önce gitmişizdir. Tatile gidebilmek en azından istediğim kıyafeti alabilmek için asgari ücret 6-7 bin lira olmalı" diye anlatıyor.
ASGARİ ÜCRET İÇİN NE SÖYLESEM HAYAL KALIR
Hilal üniversite sınavına tekrar hazırlanıyor. Masanın üzerindeki yığılı kitapların çoğu onun, “2 sene önce 6 tane kitaba 130 lira vermiştim, bu sene en ucuz yerde 3 tane kitabı zor alırım 130 liraya” diyor. Kitap okumayı soru çözmekten daha çok sevdiğini söyleyen Hilal için engel yine pahalılık: “Okuldaki arkadaşlarımın sosyal hayatları çok iyi kurslara etkinliklere gidiyorlar benim gibi sadece soru çözmüyorlar yanına bir şey katıyorlar. Ben herhangi bir hobi edinemiyorum. Spora yazılayım yine para, herhangi bir müzik aleti öğrenmek istesem hem müzik aletleri pahalı hem de kurslar pahalı. Geçen şu kitabı aldım 28 liraya. Hadi hobi edinemiyorum kitap okuyayım desem ona da para çıkışmıyor. Neden gidemeyelim neden aynı fırsatlara sahip olmayalım. Asgari ücret için ne söylesem hayal gibi kalır 7000 lira olsun ki aynı şartlarda okuyabilelim.”
Karşılaşacağı fırsat eşitsizliğini şimdiden sezen Hilal, “Derslerde çoğundan iyiyim fakat bu da çok anlam ifade etmiyor. Özel okul özel üniversite bir diploma sonra özel şirketin başına geçecekler. Zengin ailelerin çocukları biraz daha muhalifler bence. İnsanlar eğitim seviyesi, gelir düzeyi arttıkça özgürlüklerinin daha fazla farkına varıyor. Biri o özgürlüğe el uzatınca da sesini çıkarabiliyor. Esenyurt'ta öyle değil öğrenci hakkını bilmiyor aile hakkını bilmiyor. Şimdi bakıyorum bu sınıfın yüzde 70-80'i iyi bir yere yerleşir. Esenyurt'ta bir sınıftaki öğrencilerin 3'ü 5'i anca iyi bir yere gidebiliyor” diyor.
TESPİT KOMİSYONUNDA PATRON-DEVLET ÇOĞUNLUK
Asgari ücret tespit komisyonunda 15 üye bulunuyor. Komisyonda, hükümetin 5 temsilcisi, Türk-İş’in 5 temsilcisi, TİSK’in 5 temsilcisi bulunuyor.