Onların uğultusunu 2021’de gür çıkacak sesimiz durdursun!
Gençler için işsizlik, geleceksizlik, şiddet, sömürü, her geçen gün artarken bunlara neden olanlar büyümeye devam ediyor. Öyleyse 2021'in bizim yılımız olması için yapmamız gereken açık değil mi?
Kaynak: Max Pixel
Bir yılı daha geride bırakıyoruz. Genç ömrümüze ne çok şey sığdı geçen son birkaç yılda? Pandemi, doğal afetler, ekonomik kriz, adım adım baskılar ve yasaklar ile örülen tek adam rejimi… Hele pandeminin gölgesinde geçen 2020… Olumsuzluklar saymakla bitmiyor. Bunları sayıp "Böyle gitmez bir araya gelip bir şeyler yapalım” dediğimizde hep aynı yerden benzer sesler duyuyoruz: "Bunlar dış güçlerin oyunlar”, “Biz bölgesel güç olmanın derdindeyiz, siz soğan patlıcan”, “Ülke hem politikada hem yargıda iyiye gidiyor.” Doğru ya ülke iyiye gidiyor! Televizyon kanalları, gazete manşetleri, reklam panoları bu sesle yankılanıyor. 2019 sonunda 225 bin 441 olan milyoner sayısı Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu (BDDK) verilerine göre Ekim 2020 itibariyle 322 bin 225’e ulaştı. Yani yerli milyonerlerin sayısı neredeyse %50 arttı. Sesleri her yerde yankılananların ülkesi bu. Ya bizim ülkemiz?
İŞ, EĞİTİM VE GELECEK SORUNLARIMIZ KATLANARAK BÜYÜDÜ
İşçi gençlerin de artık birçoğu okuyabilmek için çalışan öğrencilerin de önemli bir konusu asgari ücret. Açlık sınırı 2516 TL, yoksulluk sınırı 8197 TL. Bunlar hükümetle masaya oturup kamu işçilerine verilen sefalet ücretini kabul ettikten sonra "Uzasa işi karıştıracağız. En azından kapattım böyle” diyen Türk-İş başkanının sendikasının verileri. Bu sözler Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmet Bakanı’na edilmişti, mikrofon açık kalınca hepimiz öğrenmiştik. Bakan ise geçtiğimiz günlerde 2021 bütçe görüşmelerinde "Türkiye’de yoksulluk yok” dedi. Özetle, halkın ürettiği tüm zenginlik bir avuç burjuvanın cebinde nasıl birikiyor görüyoruz! Bizim ülkemizde iş bulamadığı, cebinde çocuğunu doyuracak parası kalmadığı için yaşamına son verenler var. Pandemiye ve göstermelik alınan önlemlere rağmen özel izinlerle alın teriyle hayatını kazanan gençler var. Peki biz bir yıl içerisinde eriyip giden üç kuruşluk zamlara, daha fazla kar edilsin diye esnetilen çalışma koşullarına, her gün zamlar ve vergiler ile artan yaşam pahalılığına ses çıkarıyor muyuz?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Eylül 2020 verilerine göre genç işsizlik oranı %24,3. Ne eğitimde ne istihdamda yer alan gençlerin oranı %29,1. Çalışan gençler bu koşullarda bir şekilde işlerini korumaya çalışıyor. Öğrenci gençler ise mezun olmuş işsiz ordusuna katılmamak için nitelikli bir eğitim alma gayretinde. YÖK’ü, özel okul zinciri sahibi Eğitim Bakanı, online eğitimde hiçbir sorunumuz yok diyor. Liselisinden üniversitelisine öğrenciler niteliksiz eğitimle, bu eğitime ulaşabilmek için teknik ekipman ve altyapı boğuşuyor. Bir yandan iktidarın payandası bir akademisyen çıkıp “Üniversiteler fuhuş yeri" diyor. Pandemi başından beri okulların açılması ve yüz yüze eğitime geçilmesi için hiçbir hazırlık yapılmadı, halk sağlığı için hiçbir önlem alınmadı. Bu süreçte burjuvazi sadece banka mevduatlarına göre 669 milyar 898 milyon liralık kar elde etti. Peki biz kapitalist düzenin geleceğine göre belirlenen bu eğitim politikalarına, iktidarın kendi ideolojik politik ihtiyaçları için eğitimi gericileştirmesine karşı ses çıkarıyor muyuz?
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre 2020'nin ilk 10 ayında 239 kadın cinayeti işlenirken, 150 şüpheli kadın ölümü gerçekleşti. Kadınlara karşı şiddet, taciz ve cinsel saldırılar pandemiyle birlikte arttı. Genç kadınlar hayatın her alanında; işte, sokakta bu saldırılarla ve cinayetlerle yüz yüze kaldı. İktidar ise kadın haklarını koruyan ve mücadeleler sonucunda kazanılmış İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamazken tamamen geçersiz kılmak için tüm gücünü kullanıyor. Peki biz hayatımızın her alanında artan cinsiyet eşitsizliğine ve buna bağlı ölüme, şiddete karşı ses çıkarıyor muyuz?
ONLARIN UĞULTUSUNU ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ KESECEK
Elbette her birimiz bu olumsuzluklara dair ses çıkarıyoruz. Seslerimiz tek tek değil, bir araya gelip örgütlü çıktığında gidişatı da değiştirebiliyoruz. Birçok üniversitenin online eğitim için yürüttüğü kampanyalar ile kazandığı haklara, üniversiteli kadınların mücadelesiyle kurulan cinsel tacizi önleme birimlerine, fabrikalarda ve işyerlerinde pandemi fırsatçısı patronların sömürüsüne karşı kazanımlara baktığımızda bunu görebiliyoruz. Tek tek çıkardığımız seslerin şiddeti her geçen gün artıyor. Ancak birleşip örgütlü hale gelmedikçe, silinip gittiğini görüyoruz. Bizim ülkemizde gençler için işsizlik ve geleceksizlik, şiddet ve sömürü, açlık ve sefalet her geçen gün artarken bunlara neden olanların büyümeye devam ettiğini de görüyoruz. Öyleyse gelen yılın bizim yılımız, gerçekten yeni bir yıl olması için yapmamız gereken açık değil mi? Aynılar aynı yere, ayrılar ayrı yere!
“Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yan yana geliyoruz ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz.”*
Artık sessizliği bozup, seslerimizi birleştirip, birleştirdikçe çoğalmanın vaktidir. Hayatımızdaki en ufak sorunu dahi çözmek için lisemizde, fakültemizde, atölyemizde bir araya gelip kararlı oldukça karşımızda kim durabilir? Bunu başardığımızda, yeni yılı örgütlü sesimizle karşıladığımızda, 2021’in bizim yılımız olacağını hep birlikte görebiliriz!
*Cemal Süreya 555K şiiri