2020’nin eğitim paradoksu
Pandeminin gölgesindeki eğitim biz liseliler için sınıfta kaldı.
İllüstrasyon: unDraw
Nazlı ASYA
Diyar
Keçiören/ANKARA
Mart ayında girdiğimiz bu pandemi süreci ile başlayan online eğitim ve yanında getirdiği eşitsizlikler gündemimiz oldu. Baştan ipin ucunun sıkı tutulmaması beraberinde sistemdeki açıklar daha da gün yüzüne çıktı. Bizde her gencin istediği ve olması gereken “eşit, parasız, ulaşılabilir eğitim” mücadelesi içindeyiz. On aydır içerisinde olduğumuz bu sistem adına öğrencilerin lehine bir adım atılmadı, hala başladığımız yerdeyiz.
Birimizin yaşadığı internete erişim problemleri, diğerimizin cihaz eksikliği vb. sorunlarımız biz öğrencilerin eşit ve ulaşılabilir eğitim isteğimizin sebebini ortaya koyuyor. 3-4 çocuk sahibi ailelerin çocuklarının hepsi online eğitimden faydalanamıyor. Başlarda EBA için gönderilen internet paketleri EBA platformunda kullanılan internete göre çok küçük bir orandı.
NİTELİKLİ EĞİTİM HEPİMİZİN HAKKI
Bunların yanında bizleri daha da strese sokan eğitimin online olup sınavlarımızın ise yüz yüze yapılması. Peki okullarımızda gereken önlemler alındı mı? On ay içerisinde geçerli önlemler alınamaz mıydı? Yani şunu fark ediyoruz ki kopya çekilmesinin önüne geçilmek adına gençlerin canı hiçe sayıldı. Sınavlar için gittiğimiz süreçte HES kodu istenmesi fakat giriş çıkışlarda bakılmaması sadece ateş ölçümü alınan kayda değer bir önlem gibi gösterilmesi en büyük yanlışlardan. “Sınıfımda 2 vaka çıktı fakat okul idaremizin haberi bile yoktu” gibi söylemler aldığımızda görüyoruz ki pandemiye yönelik tedbirsizlik hâkim. Özel eğitim kurumlarında ise okul idarelerine bırakılan kararlar ile özel kurumlarda eğitim alma şansı olan öğrenciler yüz yüze eğitim aldılar. Nitelikli bir eğitim hepimizin hakkı. Bu yüzden parasız eğitim isteğimizin daha fazla örtbas edilmemesi adına birleşmeli, mücadeleye devam etmeliyiz. Yönetim tarafından sermaye karının azalması istenmediğinden ötürü ülkece giremediğimiz 14 günlük karantina süreci sağlık ve salgın kontrolü açısından bir gelişme sağlayamamamıza neden oldu.
Meslek liselerinde eğitim gören genç arkadaşlarımız bu pandemi döneminde okullarına gidip üretime katkı sağlamaya devam ettiler fakat ne emeklerinin karşılıklarını tam anlamıyla alabilirler ne de bu salgına yakalanmalarına engel olundu. İş yerlerinde gördüğümüz genç işçilerin de yasaklar dahilinde olmaması onların ve ailelerinin sağlıkları göz ardı edilerek önem verilenin yine sermayenin karı olduğu gerçeğini göz önüne koyuyor. Evlerinde, yakınında vaka olan bu gençlere toplu taşıma kullanması, iş başı yapması dışında da bir alternatif sunulmadı. Bizler de yakından gördüğümüz, duyduğumuz bu örneklere işe yarar çözümler istiyoruz. Her öğrencinin okulunun, evinin bulunduğu konum fark etmeksizin eşit eğitim alabildiği, devlet kitaplarının içerikleri doldurularak ek kaynağa bu kadar ihtiyaç duymadığımız “eşit, parasız, ulaşılabilir eğitim için birlik olmalı ve isteklerimizi haykırmalıyız.”