22 Aralık 2020 12:20
/
Güncelleme: 16:25

Taciz edildiğini söyleyen mülteci kadın, eşi ve avukatı hakkında uzaklaştırma kararı

Suriyeli mülteci E.B'nin cinsel taciz şikayeti tercümansız alındı, tanıklar dinlenmedi, soruşturma takipsizlikle sonuçlandı. Üstüne E.B, eşi ve avukatı hakkında uzaklaştırma kararı verildi.

Taciz edildiğini söyleyen mülteci kadın, eşi ve avukatı hakkında uzaklaştırma kararı

Fotoğraf: Gülnaz Bingöl/csgorselarsiv.org

Diyarbakır’da Suriyeli mülteci E.B, kendisine yönelik cinsel taciz iddiası savcılıkça takipsizlikle sonuçlandı. Tercümansız ifadesi alınan E,B.’nin tanıkları dinlenmezken, hakkında taciz iddiası olan R.N.’nin talebi üzerine, mahkeme mağdur E.B., eşi ve avukatı hakkında uzaklaştırma kararı verdi. 

Diyarbakır’da yaşayan Suriyeli mülteci E.B, kendisine karşı cinsel tacizde bulunduğu iddiasıyla R. N. hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyette bulundu. E.B., R.N.’nin eşinin patronu olduğunu ve eşinin işte olduğu saatlerde bazen evine gelerek, bazen de WhatsApp’dan fotoğraf ve videolarla kendisini taciz ettiği iddia etti. Savcılık şikayet üzerine soruşturma başlattı.

Türkçe bilmeyen E.B.’nin ifadesi tercümansız alınırken, gösterdiği tanıklar dinlenmedi. Soruşturma ile ilgili savcılık takipsizlik verirken, mahkeme ise şüphelinin talebi üzerine, mağdur, eşi ve mağdurun avukatı hakkında uzaklaştırma kararı verdi. 

“AVUKATA UZAKLAŞTIRMA VERİLMESİ BİR HUKUK SKANDALIDIR”

Konuyu yazılı açıklama ile duyuran Diyarbakır Barosu, Hak İnisiyatifi Derneği, İnsan Hakları Derneği(İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı(İHD), soruşturulmadan ve delillerin toplanmadan takipsizlik kararı verilmesinin vicdanları yaraladığını söyledi. Konu hakkında alınan takipsizlik ve uzaklaştırma kararlarında, şüphelinin Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nde görevli yakınlarının etkisinin olduğu iddia edildiği belirtilen açıklamada, “Soruşturmanın üzerine gölge düşürecek kişilerin varlığı hukuku ayaklar altına almak demektir. 6284 Sayılı Yasaya göre tedbir kararı 'şiddet uygulayan ya da uygulama ihtimali olan kişi' hakkında verilmesi gerekirken, söz konusu olayda şiddet mağduru, eşi ve avukatı hakkında verilmiştir. Özellikle mağdurun avukatı hakkında tedbir kararı verilmiş olması tam anlamıyla bir hukuk skandalıdır. Avukat hakkında verilen tedbir kararı, avukatın mesleki faaliyetinin engellenmesinin yanı sıra iddianın araştırılması ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasını imkansız hale getirmiştir” denildi.  

“EVRENSEL HUKUK ESAS ALINMALI”

Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile ayrımcılığın yasaklandığı ve kendi anayasasında herkesin kanun önünde eşit olduğunun kabul edildiği dile getirilen açıklamada, “Ulusal ve uluslararası mevzuattaki ayrımcılık yasağına rağmen mevcut olayda da görüldüğü üzere uygulamada sıklıkla ayrımcı uygulamalara tanıklık etmekteyiz. Bu olay vesilesiyle bir kez daha bu ayrımcı uygulamalardan vazgeçmeye insanlığın ortak değerleri olan adalet, hak ve vicdanda birleşmeye davet ediyoruz. Coğrafi sınırların artık toplumlar ve hukuk sistemleri nezdinde anlamının silikleştiği yeni dünya düzeninde, ayrımcılıkla kirletilmiş adalet yerine meşruluğunu evrensel hukuktan, insani değerlerden ve vicdandan alan bir adalet anlayışı esas alınmalıdır” denildi.  

“MAĞDUR İÇİN HUKUKİ YOLLAR SONA ERDİLMEK İSTENDİ”

Mağdur açısından başvurulmuş olan bütün hukuki yolların, soyut bir hukuk mantığının gayri ihtiyari nüktedanlığıyla kapatıldığı ve hukuki olarak hareket kabiliyetini sona erdirilmek istendiği belirtilen açıklamada, “Olayın şüphelisi, emniyet görevlisi yakınlarının nüfuzunu kullanarak hem olayı örtbas etmek hem de mağduru ve ailesini sınır dışı etmekle tehdit ettiği iddia edilmiştir. Fail/şüpheli kişi ve kişilerin mağdurun adresini bildikleri ve evin çevresinde aileye göründükleri bilgisi de edinilmiştir, bu durum ailenin güvenlik kaygılarını güçlendirmektedir” ifadelerine yer verildi.

“ETKİN BİR SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMELİ”

“Hak örgütleri, ulusal ve uluslararası hukukun koruduğu temel hakların savunucusu olduğumuzu, en kaotik dönemlerde dahi hak mücadelemizden vazgeçmeyeceğimizi ve mağdurların yanında, hukuksuzluğun da tam karşısında olduğumuzu bir kez daha yineliyoruz” denilen açıklamada, yetkililere şöyle seslenildi:  “Korunması gereken fail değil, mağdur ve ailesidir. Bu bağlamda mülteci mağdura yönelmiş cinsel taciz iddiasıyla ilgili etkin, şeffaf ve tarafsız bir soruşturma yürütülmesini, mağdura ve ailesine yöneltilmiş tehditler konusunda gerekli tedbirlerin alınmasını, tehdit iddiasıyla ilgili olarak da etkin bir soruşturma yürütmesini talep ediyoruz.” (Diyarbakır/EVRENSEL)

Evrensel'i Takip Et