CHP, çıplak arama ile ilgili Meclis araştırma komisyonu önerisi verdi
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, 2020'deki insan hakkı ihlallerine ilişkin açıklamasında, çıplak aramaya ilişkin Mecliste araştırma komisyonu kurulması önerisi verdi.
Gülizar Biçer Karaca | Fotoğraf: CHP
Gündemde olan çıplak arama ile ilgili CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, Mecliste araştırma komisyonu kurulması önerisini yineleyerek, “Kuralım komisyonu gerçekler ortaya çıksın. Bu ülkede kutuplaşma son bulsun, ihlallerin yerini evrensel insan hakları ilke ve değerlerin hakim olduğu demokrasi kültürü alsın” dedi.
CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, 2020’de insan hakkı ihlallerine ilişkin partisinin genel merkezinde açıklama yaptı. Hak ihlallerinin yoğun biçimde yaşandığını belirten Gülizar Biçer Karaca, “Bu ihlalleri önlemek ya da ihlali ortadan kaldırmak adına Saray iktidarının politika üretmediği, bilakis pandemi nedeniyle daha da artan bu ihlallerin görmezden gelindiği, yok sayma politikalarına sahne oldu. İnsan hakları ihlallerini izlemek, incelemek, önlemek ve sonuçlarını ortadan kaldırmakla görevli olan kurumlar da Saray iktidarı ile aynı politikaları sürdürmüşlerdir” ifadelerini kullandı.
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında 20 Temmuz’da ilan edilen OHAL’i sivil darbe olarak değerlendiren Biçer Karacaca, “Sivil Darbesin ardından görevlerinden ihraç edilenlerin görevlerine iade edilip edilmeme kararını vermek üzere OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu kurulmuştur. Göreve iade talebi ile komisyona başvuran, yıllardır komisyon kararı bekleten vatandaşlar uğradıkları hak ihlallerini partimize iletmektedir” dedi.
“YARGI KARŞISINDA AKLANANLAR KURUM GÖRÜŞÜ İLE MAHKUM EDİLECEKLER” İTİRAFI
Kendisine iletilen talepleri görüşmek üzere 8 Ekim 2020 OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu Başkanı ile 1 saat süren bir görüşme yaptığını hatırlatan Biçer Karaca, yapılan görüşmede; Barış Bildirisine imza atan Barış İçin Akademisyenlerin durumu, KESK’e bağlı sendikalara üye olup ihraç edilen, haklarında ihraç edilme gerekçeleriyle ilgili kovuşturma, soruşturma ya da dava açılmayan kamu görevlileri, haklarında beraat ya da takipsizlik kararı verilen kamu görevlilerinin ele alındığı belirtti.
Temmuz 2019’da Barış Akademisyenleri hakkında verilen ifade özgürlüğünün ihlaline ilişkin Anayasa Mahkemesi (AYM) kararına rağmen aradan geçen 1.5 yılda neden hala dosyalarının karara bağlanmadığını sorduğunu ifade eden Biçer Karaca, kendisine verilen yanıtı şöyle açıkladı: “Barış Akademisyenleri hakkında verilen AYM Kararının, 16 bin başvuru dosyasında öncelik yaratmayacağı, AYM kararının komisyonun karar verme sürecini ve kararlarını etkilemeyeceğini açıkça ifade etmiştir. AYM kararının derhal uygulanması zorunluluğunu yok saymakta oldukları açıktır. Başkan OHAL İnceleme Komisyonu’nun kuruluş kanunu gereği yargı kararları bizleri bağlamaz, komisyon idari karar verir, mahkemelerden daha geniş kapsamlı soruşturma yapma haklarımız var ve bu hakkı da sonuna kadar kullanacağız!”
Verilen yanıtın ne hukukla, ne de yargı bağımsızlığı ile bağdaşması mümkün olmadığını belirten Biçer Karaca, “Komisyon Başkanının tüm göreve iade talepleri ile ilgili olarak ‘Haklarında hiçbir delil bulunmaz ise kurumu görüşü istenilecek ve o görüş esas kabul edilerek iade edilip edilmeme kararı verilecektir’ açıklaması ise komisyon kararlarında neyin-kimlerin etkili olduğu, hukuk karşısında haklarının iadesine karar verilen, yargı karşısında aklanan vatandaşların kurum görüşü ile mahkum edileceklerinin açıkça itirafıdır.”
“OHAL KOMİSYONU GECİKMEKSİZİN LAĞVEDİLMELİ”
OHAL Komisyonu kararlarından ne AYM’nin de ne mahkemenin kararı değil, savcılık kararının bağlayacağı olduğuna dikkat çeken Biçer Karaca, “Görevi keyfiliğe dönüşen ve hukukun tecellisinin önünde bir set gibi duran OHAL Komisyonu gecikmeksizin lağvedilmelidir” dedi.
“TİHEK GÖREVİNİ YERİNE GETİRMİYOR”
Evrensel hukukun, insan hakları ilkelerinin, tarafı olduğumuz sözleşmelerin gereğini yerine getirmeyen bir başka kurum ise Türkiye İnsan Hakları ve Eşit Kurumu (TİHEK) olduğunu belirten Biçer Karaca şu ifadelerle tepkisi gösterdi: “Cezaevlerinde hak ihlallerinin pandemide artmasına rağmen, TİHEK uluslararası yükümlülükten doğan görevi gereği cezaevlerinde inceleme yapmış mıdır? Koca bir Hayır! TİHEK Mart 2020’den bu yana cezaevlerinde hiçbir inceleme yapmamış, gelen başvuruların neredeyse tamamına yerinde incelemeye gerek duymaksızın dayanaktan yoksun kararı vermiştir. Ekim ayında basına yansıyan haberlere göre; Kurul, 15 cezaevi başvurusundan sadece 1'i hakkında ihlal kararı vermiş. Bu ihlal kararında da kurul üyesi bir kişi karşı oyunda "İhlal kararı vermek güzide kurumlarımıza haksızlık olur" ifadeleri yer almış. Oysa TİHEK, res'en inceleme ve yaptırım yetkisi olan bir kurum. 2020 yılında sadece 21 başvuruyu karara bağlayan kuruma bugüne kadar binlerce kişi cezaevlerinde yaşanan kötü muamele ve ayrımcılık nedeniyle başvuruda bulunmasına rağmen neden harekete geçmiyor? Yasal görevlerini yerine getirmeyen, özgürlükten mahrum bırakılanların hak ihlallerini yerinde incelemeyen, hak ihlali kararı vermeyi güzide kurumlara haksızlık olarak değerlendiren bu anlayışa dur demek iktidarın görevidir.”
“ÇIPLAK ARAMA İŞKENCEDİR”
Biçer Karaca, çıplak arama ve cezaevlerinde artan hak ihlallerine dikkat çekerek, şunları söyledi: “Açık ve net ifade ediyoruz ki; çıplak arama işkencedir. İnsan hakları ihlalidir. AKP Grup Başkan Vekili Özlem Zengin “Ben Türkiye’de çıplak arama olduğuna asla inanmıyorum, yok böyle bir şey.” açıklaması üzerine sosyal medya ağlarında özellikle kadınlar açık kimlikleri ile kamera karşısına geçerek, boğazları düğüm düğüm yutkunarak yaşadıklarını bir kez daha anlatmaya çalıştılar. İkincil travma dediğimiz şey aslında tam olarak bu. Kadının beyanı esas alınmalı dediğimiz tam olarak bu. Bir iddia varsa araştırılmalı, sorumlular bulunup cezalandırılmalıdır. Suçla, işkence ile mücadele böyle mümkündür. İnanıp inanmama lüksüne göre değil. Gezi’de sembol isimlerden Mücella Yapıcı 60 yaşında… 60 yaşında bir kadınının yaşadıklarını Özlem Zengin’e ispatlama mükellefiyeti mi var ne münasebet! Değerli gazeteci Müyesser Yıldız yazdı, bekledim bekledim ve yazdım diyerek paylaştı. “Çıplak aramanın tanığıyım!” dedi. 2016 yılında Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü TBMM de Komisyonda “çıplak arama var” diyor. İşte tutanaklar burada. Tüzük ve yönetmelik çıplak aramanın nasıl yapılacağını ayrıntıları ile anlatıyor. Ve çıkıp AKP Grup Başkan Vekili, parti yetkilileri yok diyebiliyor. Kadınlara inanmıyorsunuz, yazanlara, anlatanlara, konuşanlara, mektuplara inanmıyorsunuz? Kendi Genel Müdürlüğünüze, kendi Bakanlığınıza da mı inanmıyorsunuz? Peki; haberiniz yok mu yönetmelik ve tüzükten?”
İnkarcılıkla, güvenlikçi politikalarla, soruşturmalarla gerçeğin üstünü örtülmeyeceğini belirten Biçer Karaca, “İnsan hakları ihlali olan çıplak aramanın olmadığına milleti ikna edemezsiniz. Çıplak arama konusunda TBMM’de Meclis araştırma komisyonu kurulması için önerge sundum. Kuralım komisyonu gerçekler ortaya çıksın. Bu ülkede kutuplaşma son bulsun, ihlallerin yerini evrensel insan hakları ilke ve değerlerin hakim olduğu demokrasi kültürü alsın… Biz, bunun için mücadele etmeye varız, hazırız” diye konuştu. (AnkaraEVRENSEL)