23 Aralık 2020 15:31

"Kitle İmha Silahları kanun teklifi 12 Eylül dernekler kanununun da gerisinde"

İHD, İHOP ve Hak İnisiyatifi yöneticileri, dernek ve vakıflara kayyum atanmasını kolaylaştıran yasa teklifine ilişkin 400'ü aşkın sivil toplum örgütünü temsilen HDP Meclis grubunu ziyaret etti.

Fotoğraf: MA

Paylaş

İnsan Hakları Derneği (İHD), İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) ve Hak İnisiyatifi yöneticileri 400'ü aşkın sivil toplum örgütünü temsilen HDP Meclis grubunu ziyaret etti.

HDP Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ile bir araya gelen heyetin gündeminde TBMM Adalet Komisyonunda kabul edilerek Genel Kurul gündemine giren "Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi" vardı.

Teklifin yasalaşması durumunda sivil toplumun iktidarın denetimine gireceğinin ifade edildiği görüşmede, şu ifadeler kullanıldı:

İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan: Bugün çok sayıda hak ve sivil toplum örgütünün temsilcisi olarak buradayız. 400’ü aşkın sivil toplum örgütü, "Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Önlenmesi" ismiyle başlayan ama içeriğinde daha çok derneklere vesayet denetimi getiren kayyımla özdeş düzenlemelere karşı bugün Meclis’te grubu bulunan siyasi partileri ziyaret ediyoruz. Bu teklif Anayasa’ya aykırı, örgütlenme özgürlüğüne aykırı bir teklif. AKP’nin 2004’te getirdiği dernekler kanununu tamamen ilga eden, 12 Eylül döneminin dernekler kanunun da ötesine giden, OHAL yetkilerini andıran bir düzenleme bu. Bu düzenleme yasalaşırsa sivil toplum alanı tamamen daraltılmış olur, tamamen iktidar denetimine girer. Sivil toplumu özgür olmayan bir toplum zaten özgür olamaz. Çok ciddi bir konuyla karşı karşıyayız. Basit bir konu değil. Bu nedenle biz de sizin parti olarak desteğinizi talep ediyoruz. Umuyoruz ki bu kanun geri çekilir. Sosyal tarafların görüşleri alınır. Bir nevi OHAL KHK’larını andıran bu tarz düzenlemelerin yapılmasını istemiyoruz.

İHOP Genel Koordinatörü Feray Salman: Türkiye aynı zamanda Avrupa Konseyi’nin denetiminde olan bir ülke. Denetim süreci var. Özellikle 80 darbesinden sonra yürürlüğe girmişti. 90’lı yıllarda, OHAL döneminde de Türkiye denetime girmişti. Nihayet aslında 2017’de Türkiye'nin denetim sürecinden çıkacağı beklenirken, anayasa değişikliği süreciyle yeniden dizayn edilen sistem nedeniyle yeniden denetim altına alındı. Avrupa Konseyi üyesi bir ülke için çok negatif bir durum bu. Türkiye'nin OHAL sürecinde zarar verdiği demokratik yapıya geri dönmesi gerekirken bu tür yasalarla, barolara yapılanlarla, bu dönemde geçirilen bütün yasalarla bırakın denetim sürecinden çıkmayı, süreci daha da ağırlaştıran bir şey yapılıyor. AİHM’in dün verdiği karar da Demirtaş’ın serbest bırakılmasını içeriyor. Ama yapılan bütün değerlendirmelere baktığımızda, AİHM Türkiye’de demokratik düzende meşru görülecek hiçbir şeyin olmadığını ifade ediyor, bugün yapılan politikaların ve uygulamaların eleştirisini yapıyor. Bütün bu kararlar varken, Avrupa Konseyi üyeliğini devam ettirmek istiyorsa Türkiye, son derece tehlikeli bir durumda. Kaldı ki dün hem Avrupa Komisyonu Parlamenterler Meclisi’nden hem Denetim Komitesinden hem İnsan Hakları Komiserinden son derece önemli uyarılar geldi. Bu yasayı çıkarmayın dediler. Referans verdikleri terörün finansmanıyla ilgili olarak uluslararası sivil toplum örgütünün bir raporu. Ama o da böyle şeyler yapın demiyor. O rapor keşke tartışılsaydı. Sivil toplum örgütlerini böyle kıskaç altına almak doğru değildir.

Meral Danış Beştaş: Geçen hafta aceleyle gündeme getirdiler bu teklifi. Hatta bütçe sonrasında ara verilmesi gelenektir, hiçbir iç tüzük kuralına uymadan, 48 saat bile geçmeden komisyona getirildi. Biz komisyonda da muhalefet ettik. Sizin dile getirdiğiniz noktaları orada da söyledik. Görüşmelerimiz de devam edecek. İlk söylenen şu; "BM kararları doğrultusunda kitle imha silahlarının finansmanın önlenmesini sağlamaya çalışıyoruz. Türkiye gri listeye girecek. Bunun geçirilmesi gerekiyor" dediler. Sadece bununla sınırlı olsa sorun yok. Kitle imha silahlarının finanse edilmesini biz de istemiyoruz elbette. AKP’nin bir yasama tarzı var: Fırsatçılık. Bunu bahane ederek sivil topluma kayyım atama, yeni bir vesayet getirme gibi amaçları çok net görülüyor. Yarın Genel Kurul’a gelecek ve biz buna muhalefet edeceğiz. Umarız diğer muhalefet partileri de buna karşı çıkar. Sivil toplumun çalışmaları da çok önemli. Türkiye’deki sivil toplum dinamikleri yeterince yıpratıldı. Şimdi daha fazla üstüne gidilmesi, demokrasinin var olan kırıntılarının da kaldırılması anlamına geliyor. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

CHP Milletvekili Zeybek: Yerebatan Sarnıcı siyasi kin uğruna kaderine terk ediliyor

SONRAKİ HABER

Selahattin Demirtaş'ın tahliyesi için başvuru yapıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa