24 Aralık 2020 23:57

Aliağa'da ölen işçilerin aileleri adaleti birlikte arıyor

HABAŞ’ta yaşanan iş cinayetlerinde yaşamını yitiren işçilerin aileleri, “Bu ölümlerin ardındaki ihmallerin araştırılmasını, sorumluların ceza almasını ve yeni ölümlerin önlenmesini istiyoruz" diyor.

Aliağa'da ölen işçilerin aileleri adaleti birlikte arıyor

Fotoğraflar: Evrensel

Eren SARAN
İzmir

Ayfer Aburşu ve Ayşe Çatan’ın yollarını kesiştiren aynı acı olay… HABAŞ’ta yaşanan iş cinayetleri. Ayfer Aburşu 8 Ekim’de HABAŞ Demirçelik fabrikasında yüksekten düşerek yaşamını yitiren Kadir Özdemir’in annesi. Ayşe Çatan ise 6 Kasım’da HABAŞ Liman’da Yüksan isimli firma bünyesinde çalışırken denize düşerek yaşamını yitiren ancak ölüm sebebi halen belli olmayan Raif Çatan’ın kızı.

Ayşe Çatan babasının ölümünün ardından haberleri tarayarak işçi ailelerini tek tek aramış, Ayfer Aburşu ile de bu şekilde tanışmışlar. Şimdi HABAŞ’ta yaşamını yitirmiş tüm işçilerin ailelerine ulaşmak, davalarını birlikte sürdürmek istiyorlar. İşçi aileleri olarak birlikte hareket etmedikleri sürece daha çok ölüm yaşanacağını söylüyorlar.

‘OĞLUMUN YEDİSİ ÇIKMADAN PARA TEKLİF ETTİLER’

Oğlunun 2013 şubatında işe başladığını söyleyen Aburşu “Çelikhanenin üzerindeki çatı taşlarını düzenli olarak taşeron firma değiştiriyor. Kadir hep yüksekte çalıştığı için bana bahsederdi, ‘Anne benim kafamın dalgın olmaması lazım, yorgun olmamam lazım. Çalıştığımız yer çok tehlikeli. 40 metre, 30 metre yüksekte çalışıyoruz’ derdi. Geçtiğimiz yıl ağustos ayında da bir arkadaşı düşüp ölmüştü. Ondan çok etkilenmişti” dedi.

Oğlunun ölümünün derin acısını yaşayan Ayfer Aburşu, sonrasında yaşananları şöyle anlattı: “Ben oğlumun acısıyla uğraşırken firma yetkilileri gelinimin ailesine giderek bize ve gelinimle, torunuma toplamda 700 bin TL vereceklerini söylemişler ve ceza davası açmamamızı istemişler. Dokuzuncu gününde ara bulucuya gidileceğini öğrendim, gittik. Anlaşma metninde bize para verilmesi karşılığında hiçbir şekilde dava açmamamız gerektiği yazıyordu. Biz o bürodaki görüşmede Kadir’in annesi ve kardeşleri olarak imza atmayacağımızı, hiçbir konuda uzlaşmayacağımızı söyledik. Ben oradan çıktığım gibi bir avukata vekalet verdim ve dava açma kararı aldım.” Çocuklarını yıllarca emek vererek büyüttüğünü anlatırken gözyaşlarını tutamayan Aburşu, “Oğlumun ölümünü öğrendiğim ilk günden beri dava açacağımı, sonuna kadar gideceğimi ve ceza almalarını sağlayacağımı söyledim. Çünkü ben oğlumu bir daha hiç görmeyeceğim, sesini duymayacağım. Oğlum öldüğünden beri uyku uyuyamıyorum. Keşke benim oğlum yaşasaydı da dünya kadar borcu olsaydı. Ne parada ne pulda gözüm yok” diye konuştu.

‘İNSAN HAYATI BU KADAR UCUZ OLAMAZ’

Yeni ihmallerin ve ölümlerin yaşanmaması için davalarını sürdüreceklerini söyleyen Aburşu, şunları söyledi: “Burada alınmayan önlemlerden Kadir sorumlu olamaz. İşveren önlem almadığı için öldü benim çocuğum. İnsan hayatı bu kadar ucuz olamaz. Üzerinde çalıştığı sac oraya monteli değilse neden oraya uyarı koymadılar? Ben her şeyin araştırılmasını istiyorum. Oğlumun ölümünün ardındaki tüm ihmallerin aydınlatılmasını istiyorum. Giden can onlar için önemli değil. Bu kadar insanları susturmak için harcadıkları paralarla yeterli önlemleri alsalardı bugün benim oğlum yaşıyor olurdu.”

Ekim ayında Aliağa’da ölen işçilerin mezarlarının bile yan yana olduğunu anlatan Ayfer Aburşu, tepkisini “Oğlumu toprağa verirken gördüm, aynı ay içerisinde ölen tüm işçiler orada. Bu çok acı bir durum. Hepsi de ihmaller ve alınmayan önlemler yüzünden öldü” sözleriyle dile getirdi.

'BABAM DAHA ÖNCE ÜÇ KEZ KAZA GEÇİRDİ'

Ayşe Çatan’la konuşuyoruz. Babası Raif Çatan’ın 10 yıldır limanda çalıştığını ve daha önce üç kere kaza geçirdiğini anlatan Çatan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben birini çok net hatırlamıyorum ama parmaklarıyla ilgiliydi. Bir keresinde de hiç olmayacak diz hizasında olan bir yerden düştü ve beyin kanaması geçirdi. Sonuçta bu bir değil iki değil. Defalarca kaza geçiriyor. Normalde işe girişi ve unvanı vinç operatörü olmasına rağmen vefat ettiği gece sığınakçı olarak çalışıyormuş. Babam limandan emekli olmasına rağmen çalışmaya devam ediyordu. Ekmek parası sonuçta diğer evliliğinden bir çocuğu daha var ve onun geleceğini sağlamak için çalışmaya devam ediyordu. Yaptıkları iş hafif bir iş değil. Liman için babam ‘çaresizlerin yeri’ derdi.”

‘SERVİSE KADAR YOKLUĞU FARK EDİLMEDİ’

Çatan, babasının olay günü mesai arkadaşına sabah 05.30 gibi çay içmeye gideceğini, namaz kılıp geleceğini söylediğini ve 08.00’da servise binene kadar kimsenin yokluğunu fark etmediğini aktardı. Karşı gemiden birilerinin denizde görmesiyle bir işçinin atlayıp babasını çıkardığını dile getiren Çatan, “Kamera kayıtlarını izlediğimde babam orta beton yolun sol tarafındaki ilk gemide çalışıyor. Babamın çalıştığı betonla gemi arası çok dar, oradan düşmesi çok zor diye düşünüyorum. Sol taraftan mı düştü uçtan mı bilmiyorum ama sağ taraftan çıkıyor cenazesi. Yani babamı buldukları yerde merdivenden iniyorsunuz ufak bir beton var, belli bir koruma veya korkuluk yok. Zaten birinin oradan düşme ihtimali çok yüksek. Ancak ne ifadelerden ne de bize anlatılandan nasıl öldüğünü tam olarak bilemiyoruz. Otopsi raporunun çıkmasını bekliyoruz” dedi.

‘MUTLAKA İHMAL VAR’

Kazadan bu yana ne kendisine ne de babasının eşine firma yetkililerinden baş sağlığı dilendiğini aktaran Çatan “Ne HABAŞ yetkililerinden ne de Yüksan’dan bize ulaşan oldu. Biz avukata giderek şikayette bulunduk. Mutlaka birilerinin ihmali var. Babam daha erken çıkartılsaydı denizden belki şu an hayatta olacaktı. Bu olayda, işin içinde kimin en ufak suçu var ise ortaya çıkmasını ve bunun cezasını çekmesini istiyorum. Para cezası ya da göstermelik bir ceza değil, en ağır yaptırımın uygulanmasını istiyorum. Sadece limanda değil başka fabrikalarda, işletmelerde de önlemlerin alınmadığını biliyorum ancak artık bunun son bulmasını istiyorum” diye konuştu.

İHMALLER İŞÇİ ÖLÜMLERİNİ ARTTIRDI

Ekim ayı içerisinde farklı fabrikalarda çalışan işçiler alınmayan önlemler ve ihmaller sonucu ya canından oldu ya da kalıcı yaralanmalarla uzuvlarını kaybetti. 2 Ekim’de Işıksan Gemi sökümde çalışan 21 yaşındaki Can Sünmez, kopan korkuluk parçasının kafasına çarpması sonucu 40 metreden düşerek hayatını kaybetti. 8 Ekim’de 36 yaşında ve bir çocuk babası olan HABAŞ İşçisi Kadir Özdemir, yüksekten düşerek yaşamını yitirdi. 7 Ekim’de PETKİM’de asit tankı yarılmasıyla 3 işçi yaralandı, iki işçi ölümden döndü. 9 Ekim’de de yine PETKİM’de torna makinesinde bir işçinin parmakları koptu. 11 Ekim’de Özkanlar Demirçelik’te çalışan Erkan Engin ocakta yaşanan patlamada yaşamını yitirdi. 25 Ekim’de İDÇ’de üzerine kütük düşen Elektrik İşçisi Mehmet Fidan yaşamını yitirdi. 27 Ekim’de yine PETKİM’de 26 yaşındaki Gürkan Kaynar çıkan yangına müdahale ederken kanala düşerek yaşamını yitirdi. 6 Kasım’da HABAŞ Liman’da Yüksan adlı firmada çalışan Raif Çatan ise denizden ölü çıkarıldı.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Milyonlar ‘fitre’lik, iftar sofraları boş

Milyonlar ‘fitre’lik, iftar sofraları boş

Erdoğan-Şimşek programıyla ücretleri açlık sınırının altına inen asgari ücretli işçiler ve emekliler, ramazan ayının ilk iftarını boş sofralarda karşılıyor: “Kırmızı eti zaten görmüyorduk, bu sene orucu açacak zeytin bile alamıyoruz…” Diyanet İşleri Başkanlığı da ‘Asgari ücretliler ve emeklilere fitre verilebilir’ fetvası yayımlamıştı.

İftar sofrasına 1 yılda gelen zam: Yüzde 45

Dört sene içinde güllaça gelen zam: Yüzde 1100

Pideye 2 yılda gelen zam: Yüzde 150

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et