15 Nisan 2011 15:08

AKP’nin Diyarbakır adayı silah tüccarı

İstanbul Valisi iken 1 Mayıslara, neredeyse tüm hak talebi ve protesto yürüyüşlerine polisi saldırtmasıyla ün yapan ‘Kamu düzeni ve güvenliği’ eski müsteşarı Muammer Güler’i, barış ve demokrasi taleplerinin en kitlesel şekilde dillendirildiği, baskı ve şiddeti en derinden yaşamış illerden Mardin’de aday göstererek, ‘bu kötü bir şaka mı?​’ dedirten Erdoğan, “İç savaş çıkarsa pompalı lazım olur” diyen bir silah tüccarını, Diyarbakır 5. sıra milletvekili adayı olarak gösterdi. Silah Üreticileri, Satıcıları ve Sevenleri Derneği Başkanı AKP adayı Cuma İçten aynı zamanda ‘Kürt düşmanlığı ve ırkçı içeriğiyle bilinen Kurtlar Vadisi adlı dizinin de sponsoru.

‘TEKSAS YASASI’NIN MİMARI

‘Pompalı tüfek taşıma yaşını 18’e indiren, bir kişinin iki silah taşıyabilmesine olanak sağlayan, ve ‘Teksas yasası’ olarak bilinen yasa toplumun büyük tepkisini çekmişti. Yasa büyük tartışmalara neden olmuş ve o dönem yasayı hararetle savunan, televizyon kanallarında boy gösteren dahası Meclis Alt Komisyonu’na ‘bilirkişi’ olarak silah sektörü adına bilgi veren bir isim dikkat çekmişti. Bu isim Cuma İçten’di. İçten kârına kâr katacağı bu tasarının yasalaşması için elinden geleni yapmıştı. 1.300 bayilik av silahları şirketi sahibi olan birine ‘bilirkişi’ muamelesi yapılması eleştiri konusu olmuştu.

SİLAH TÜCCARI SİYASETÇİ!

Siyasete 19 yaşında Refah Partisi’nin İstanbul Kadıköy Gençlik Kolları yönetiminde başlayan İçten 2007 genel seçimlerinde de AKP milletvekili aday adayı olmuş ancak listelere girememişti. Daha önce, ‘AKP Eminönü Kurucu Başkan Yardımcılığı, Fatih Belediyesi meclis üyeliği, Fatih İlçe Başkan Yardımcılığı, Karagümrük Spor As Başkanlığı’ görevlerinde bulunan ve tüm ‘siyasi ve ticari’ hayatı İstanbul’da geçen İçten’in Diyarbakır’dan aday gösterilmesi adeta Kürtlere bir mesaj gibi. Bir ‘pompalı silah’ tüccarının Kürtlerin Bölgesi’nin merkez illerinden biri olan Diyarbakır’dan aday gösterilmesinin garipliğinden söz edince akıllara İstanbul Dolapdere’de bir yürüyüş sırasında bir esnafın Kürt gençlere ‘pompalı silahla’ ateş etmesi üzerine Başbakan Erdoğan’ın ‘Vatandaş elbette kendini koruyacak’ demesi geliyor.

‘İÇ SAVAŞ ÇIKARSA SİLAH LAZIM OLUR’

İçten  TBMM İçişleri Alt Komisyonu’nun 9 Aralık 2009 tarihli oturumundaki sunuşunda ‘bireysel silahlanmayı’ şu sözlerle savunmuştu; “Silah, ademoğlunun bir gerçeğidir. Millet olarak silah kültüründen uzaklaştığımız sürece, devlet olarak da silah kültüründen uzaklaşmış oluruz. Kuvayi Milliye hareketi ve milli mücadelede yaşadığımız sıkıntılar unutulmamalıdır. Silahın milletler ve devletler açısından asla vazgeçilmez bir gerçek olduğunu, devletini ve milletini sevenlerin bilmesi gerektiğine inanıyoruz.” Bununla sınırlı değil İçten’in sözleri. O dönem verdiği bir demeçte “İç savaş çıkarsa silah gerekir, Boşnaklar silahlanmış olsaydı Sırplar bu kadar kolay katliam yapabilir miydi?​” demişti. Bu ülkede ‘iç savaş’ tehlikesi dillendirilirken kuşkusuz ‘Kürtler ve Türkler arasında çıkabilecek bir ‘iç savaş’ kastediliyor. ‘İç savaş çıkar’ diyerek herkesin silahlanmasını, yani Kürtlere karşı halkın silahlandırılmasını savunan ve elbette ticari çıkarlarını insan hayatı da dahil her şeyin üzerinde gören birinin Kürtler’in baskı altında tutulduğu ve şiddeti tüm boyutlarıyla yaşamış olan Diyarbakır’dan aday gösterilmesi AKP’nin Kürt politikası bakımından önemli bir mesaj olma özelliği taşıyor. Diyarbakır’da 116 aday adayı arasında yapılan parti içi temayül yoklamasında 484 oy alarak birinci olan İçten’in Kürtlerden oy isterken ne diyeceği ise merak konusu.

KÜRT DÜŞMANI DİZİYE SPONSOR

Cuma İçten’in marifetleri bununla sınırlı değil. O aynı zamanda ‘Irkçılığı ve Kürt düşmanlığını körüklediği’ gerekçesiyle Meclis gündemine de gelen ve silah kullandırmayı, mafyacılığı özendiren Kurtlar Vadisi dizisinin de sponsoru. İçten aynı zamanda Fetullah Gülen cemaatine yakınlıklarıyla bilinen ‘Diyarbakır İnsanı Yardım Derneği’ Başkan yardımcılığını, ‘Gönül Köprüsü Derneği’nin ise  İstanbul temsilciliğini yapıyor. (HABER MERKEZİ)


‘EVET’Çİ ÜLKÜCÜ DE AKP ADAYI

12 Eylül 2010 referandumu öncesinde ’12 Eylül’le hesaplaşacağız, darbecileri yargılayacağız’ diyen AKP’nin ’12 Eylül’le böyle mi hesaplaşacaksınız?​’ dedirten adayları da dikkat çekiyor. 12 Eylül denince akla Maraş, Çorum, Beyazıt gibi katliamlar, sokak ortasında kurşunlanan yüzlerce devrimci gelir. O dönem gerçekleşen cinayetler ve katliamlar ise hep MHP’yi gösterir. ‘12 eylülle hesaplaşacağız’ diyip, 17 yaşında idam edilen Erdal Eren’in ismini ‘göz yaşlarıyla’ zikreden Tayyip Erdoğan’ın Manisa 5. sıra milletvekili adayı ise 12 Eylül sonrasında MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Ana Davası’ndan yargılanan ülkücü Selçuk Özdağ.

Alparslan Türkeş, Abdullah Çatlı, Muhsin Yazıcıoğlu, Ökkeş Kenger gibi isimlerin yargılandığı MHP Anadavası kapsamında Manisa’da idamla yargılanan Özdağ’ın o dönem avukatlığını yapan kişi ise yine ‘darbeyle hesaplaşmayı’ dilinden düşürmeyen AKP’nin etkili ismi Bülent Arınç.

Muhsin Yazıcıoğlu’na yakın bir isim olarak bilinen ve BBP Genel Başkan Yardımcılığı da yapan Özdağ 12 Eylül 1980’de Manisa’daki MHP davasının bir numaralı sanığı olarak idamla yargılandı ve 6.5 yıl hapis yattı. Bülent Arınç davada Selçuk Özdağ’ı gönüllü olarak savunan avukattı. Özdağ, 2010’da üniversiteden atılınca Arınç tarafından Basın Yayın ve Enformasyon İzmir Bölge Müdürlüğü’ne atandı. Özdağ referandumda “evet” diyerek MHP ile ters düşen Bağımsız Ülkücüler Hareketi’nin de liderlerindendi. (MANİSA)

Evrensel'i Takip Et