İşçi önderi İsmail Kahraman hayata veda etti
"İşçi sınıfı haklarının tavizsiz bir savunucusu olan İsmail Kahraman, 19 Aralık 2020 akşamı hayata gözlerini kapadı. Anadolu bozkırında başlayan hayat yolculuğu Stuttgart’ta son buldu."
Fotoğraf: Evrensel
Ali ÇARMAN
Stuttgart
Türkiyeli işçilerin Almanya’ya getirilişlerinin üzerinden 60 yıl geçti.
Gelmiş geçmiş bütün hükümetlerin işçileri, "misafir", "yabancı" diye etiketleyen ayrımcı ve dışlayıcı politikaları, işçileri sürekli ülkeye dönme - Almanya’da kalma ikileminde bıraksa da Almanya’da hayat misafirlikten kalıcılığa dönüştü.
En olmadık, en ağır işlerde çalıştırılan göçmen işçiler için Almanya yurt oldu. Yıllar sonra Almanya nihayet bir göçmen ülkesi olduğunu kabul ederek bu temelde kismi düzenlemelere gitti.
Bugün Almanya’da 2 milyon 800 bin Türkiye kökenli yaşıyor ve önemli bir kesimi, 750 bin kişi, Alman vatandaşlığına geçmiş durumda. Almanya'da doğmuş, okumuş, meslek eğitimi almış Türkiye kökenli gençler, bütün meslek dallarında iş güç sahibi oldular. Ve birinci kuşak işçilerden 4. kuşak genç nesillere gelindi.
Onların hikayesi 60 yıl önce Sirkeci garında umutlarını valizlere doldurup kara trene adım atmalarıyla başladı. İşte onlardan bir işçi önderi, bir sendikacı olan İsmail Kahraman elveda hayat dedi.
NİĞDE'DEN STUTTGART'A UZANAN YOLCULUK
İsmail Kahraman, 12 Temmuz 1939 tarihinde Niğde'de doğdu. 1965 yılında İş ve İşçi Bulma Kurumu üzerinden yapmış olduğu başvuru ve her sohbetimizde biraz kızarak söz ettiği tepeden tırnağa Alman doktor konrolünden geçmesi sonrası 1965 Temmuz’unda Almanya Ulm’a geldi.
Klöckner, Humboldt, Deutz AG Magirus şirketinde 3 yıl metal işçisi olarak çalıştı. Okumaya özel ilgili bir işçi olarak sürekli kendini geliştirdi. IG Metall sendikasının seminerlerine katılarak Frankfurt’ta bulunan Goethe Üniversitesi Çalışma Akademisine katılmayı kazandı.
Sendika okulu eğitimini tamamladıktan sonra kısa bir süre Duisburg Mannesmann fabrikasında tercüman olarak çalıştı. Türkçe ve Almancanın bütün inceliklerini, zenginliklerini bilmesine rağmen sadece tercüman olarak kalmak istemiyordu.
Baden-Württemberg eyaleti başkenti Stuttgart’ta 1971 yılında sendika sekreteri olarak çalışmaya başladı. Böylece neredeyse bütün eyalette düzenlenen işçi eylemleri, grevleri ve toplantılarına katıldı. Grevdeki işçiler için şiirler ve makaleler yazdı. Kendi evinde ailece hazırladıkları pankartları işçilere götürdü.
CAN YÜCEL'E GÖNDERİLEN ÇOCUK SELAMI
İsmail Kahraman her ne kadar Almanya’da bulunsa da ülkesindeki özgürlük, demokrasi, barış mücadelesine uzak durmadı.
1971 darbesiyle aydınlar ve ilericiler cezaevlerine dolduruldu. Edebiyatımızın önemli isimlerinden Can Yücel de Adana kapalı cezaevindeydi.
Bir sohbetimizde anlatmıştı: "Bir şeyler yapmam gerekiyordu. Öylece oturup bekleyemezdik. Kızım Zeynep iki yaşında idi. Can Yücel’in yanında olduğumuzu ifade eden mektubu kaleme alırken kızım elini kağıdın üzerine koydu. Ben de hemen elini çizip sevgili Can Yücel’e gönderdim. Kızım Zeynep'in el çizimi daha sonra Yücel’in bir kitabında yayımlandı."
Sendikaların kapısına kilit vurup, sendikacıları ve işçi önderlerini tutuklayan 12 Eylül darbecilerine karşı her işçi toplantısında dikkat çekip imza topladı. 1982'de "Cunta Anayasası'na hayır" adı altında sendika binasında düzenlenen gecede aktif görev aldı.
Demokrasiden yana göstermiş olduğu kararlılık ve çalışmalar üzerine konsolosluktan bir davet/tehdit mektubu dahi aldı.
İsmail Kahraman’ın Stuttgart Başkonsolosluğuna cevaben yazmış olduğu mektup, Prof. Server Tanilli tarafından gazetede yayımlandı. İşçileri, gel deyince gelecek, git deyince gidecek birer kul ya da köle olarak gören anlayışa bir işçi önderi olarak tokat attı.
BİR ELİN NESİ VAR, İKİ ELİN SESİ VAR
Yetmişli yıllarda sendikacı olanların iş hayatları oldukça hareketli geçmekteydi. İşçiler mektuplar gönderip İsmail Kahraman’dan bilgi ve yardım istedi. 5 Mayıs 1971'de bu mektuplardan birine verilen Amanca-Türkçe cevaba bakalım:
‘‘Binlerce kilometre öteden geldin Almanya’ya. Hoş geldin diyelim. Kimsin sen? Niçin geldin? İşçisin, emeğini satmaya geldin. Bunu biliyorsun. Öyleyse aramızda fark yok. Biz de işçiyiz, sen de işçisin, hepmiz işçiyiz! Biz işçilerin haklarını savunan öz örgütümüzün adı Türkiye'de sendika Almanya’da ise Gewerkschaft’tır.
Sendikaların temelinde kardeşlik, eşitlik, insancıllık vardır. Kısacası; erdemli, güzel bir toplum düzeyine ulaşmak göbeğimizden eşiyorsa, vakit kaybetmeden birlik olalım! Bir elin nesi var? İki elin sesi var!‘‘
Almanya işçi sınıfı tarihinde önemli bir yeri olan 35 saatlik iş haftası mücadelesinde İsmail Kahraman, kendisi gibi sendikacı olup IG Metall genel yönetiminde bulunan Yılmaz Karahasan ile birlikte Suttgart ve çevresinde grevden greve eylemlerine koşuşturdu.
İŞÇİ TİTİZLİĞİ VE DİSİPLİNİ İLE ÇALIŞMADA BULUNMAK
İsmail Kahraman ile tanışıklığımız 1993'te bir savaşa karşı düzenlenen barış yürüyüşünde oldu. Stuttgart DİDF derneğinde düzenlemiş olduğumuz bir söyleşiye Fakir Baykurt ile birlikte katıldı ve bundan böyle çok iyi devam eden bir dostluk başladı.
DİDF Stuttgart lokalinde defalarca sendika eğitim toplantıları gerçekleştirip, düzenlenen kitap günlerinin müdavimi oldu. Güney Almanya’daki bütün DİDF derneklerinde sendika eğitim toplantıları yaparak işçilere örgütlü mücadelenin önemini anlattı.
Göçün 45. yılı nedeniyle düzenlemiş olduğumuz bir etkinlik için kaleme aldığı birkaç cümlelik yazı çok şeyi ifade ediyor:
"Bizler sendikalarda örgütlendiğimiz gibi demokratik kitle örgütleriyle de kucaklaşmış bulunuyoruz. Göçmenler olarak, buranın yerli halkı ve öteki göçmen halklarla; emekçilerle birlik ve beraberlik içinde olmamız gerektiğini sadece söylemiyor, aynı zamanda uygulamanın yaşamsal önemini kavarmış bulunuyoruz. Yaşasın halkların kardeşliği!‘‘
DİDF gençliğinin Stuttgart'ta düzenlemiş olduğu gençlik kampında heyecan içinde gençlerle kol kola halaya durup, "Çocuklar, sizin çalışmalarınızda bizim bir dönem FİDEF olarak sürdürmüş olduğumuz çalışmaları görüyorum" demişti.
İsmail Kahraman, yapmış olduğu hizmetlerden dolayı Federal Almanya Liyakat Nişanı ile ödüllendirildi.
2004 yılında emekli olduktan sonra da köşesine çekilmedi. Gün oldu Köln gün oldu Berlin’de düzenlenen işçi mitinglerine katıldı. Göçmen işçilere toplumsal hayatın bütün alanlarında hak eşitliğini vermenin uyuma büyük katkı sağlayacağını hep dile getirdi.
HAYATI GÜZELLEŞTİRME KAVGASI
Bugün gelinen yerde kapitalizm kendine özgü bir göç olgusu yarattı. Farklı ülkelerden milyonlarca işçi, şu ya da bu nedenle bir arada yaşamakta ve üretimde bulunmakta.
Bunun için İsmail Kahraman abimiz hiçbir zaman kendini gurbetçi veya yabancı olarak görmedi. Hatta böylesi durumlarda öfkelenir, dayanamayıp kalkıp söz alır, uzun uzun düşüncelerini anlatırdı.
"Ölüm, yaşamın kanunudur" diye bir özdeyiş var. İşçi sınıfı haklarının tavizsiz bir savunucusu olan İsmail Kahraman, 19 Aralık 2020 akşamı hayata gözlerini kapadı. Anadolu bozkırında başlayan hayat yolculuğu Stuttgart’ta son buldu.
Pandemi nedeniyle 23 Aralık'ta düzenlenen sade bir törenle Stuttgart Hauptfriedhof’ta toprağa emanet edildi.
Bir emek dostu, insanlık sevdalısı İsmail Kahraman'ı gerçekten unutmayacağız! Yazımızı kendisinin Türkçeye kazandırdığı Heinrich Heine’nin dizeleriyle sonlandıralım:
‘‘Yeni bir türkü, daha iyi bir türkü,
Size dizeler yazmak istiyorum, ey dostlar!
Bu dünyada cenneti kuralım diyorum
Biz bu yeryüzünde cenneti.
Bizim ereğimiz bu yeryüzünde mutlu olmak
Gayrı esenlik içinde sıkıntısız sevinçli yaşamak;
Sömürmesinler tembel karınlar gayrı
Çalışkan ellerin ürettiği güzelim nimetleri‘‘