Greve çıkan Baldur işçileri: Ekmeğimizin peşindeyiz

Baldur Süspansiyon fabrikasında patronun grev kırıcılığına ve polisin gözaltı yapmasına rağmen haklarına sahip çıkarak greve başlayan işçiler mücadele süreçlerini ve taleplerini aktardı.

25 Aralık 2020 12:06
Paylaş

Cemre Kavala
Metin Doğan
KOCAELİ

Kocaeli Çayırova’da Şekerpınar Organize Sanayi Bölgesinde bulunan İspanya sermayeli Baldur Süspansiyon fabrikasında Birleşik Metal-İş sendikasına üye olduğu için atılan 3 işçinin direnişi sonrası alınan grev kararı uygulanmaya başlandı.

Fabrika önünde direniş devam ederken yapılan oylamada alınan grev kararının ilanından sonra 25 Aralık Cuma itibariyle grev başladı. 56 gündür fabrika önünde direnişte olan işçilere mikrofon uzattık. Sendikada örgütlenme ve direniş dönemini konuştuğumuz Baldur işçileri “Biz ekmeğimizin emeğimizin peşindeyiz, el birliğiyle de üstesinden geliyoruz” dediler.

İş yeri temsilcisi olan Yunus Yazıcı sendikaya üye olduktan sonra atılan ilk işçilerden. 4 yıl önce başlayan sendikalaşma sürecinin yetki belgesi  geldikten sonra örgütlenme çalışmalarına başladıklarını söyleyen Yazıcı “Toplu sözleşme taslağını hazırlayıp işverene sunduk ancak o sözleşmeyi kabul etmedi. Bizi de 25. Maddeden işten attı” diye konuştu.

"BİZ İŞVERENDEN DAHA GÜÇLÜYÜZ!"

5 yıldır Baldur Süspansiyon’da çalıştığını söyleyen Yunus Yazıcı, grevin başlayacağı sabah patronun işçilerin direncini kırmak istediğini söyledi. Haklarını aramak istediklerini ama işverenin izin vermediğini belirterek “Tek suçumuz sendikalı olmak mı?” diye sordu. İşverenin psikolojik baskı, tazminatsız işten atma gibi uygulamalarla işçileri yıldırmaya çalıştığını da ekledi. “Biz işverenden daha güçlüyüz, çünkü grevimiz” diyen Yazıcı işçilerin birlikte dirençlerini yükselttiklerini de söyledi. Amaçlarının daha fazla maaş almak, evi geçindirmek, çocuklarının geleceğine bir şey bırakmak olduğunu söyleyen Yazıcı “56 gündür evime ekmek götüremiyorum. 8 aylık bebeğimin masrafları var. Bunu ben düşünüyorum ama işveren düşünmüyor. İşveren kendi cebini düşünüyor” dedi. Tüm çalışanların haklarını alması için göz yummaması gerektiğini söyledi.

İçeride psikolojik baskı yapıldığını söyleyen Oğuz Emre “10 dakika çay, 20 dakika yemek molası. Tutanak üstüne tutanak tutuyorlar. Biri iki kere tuvalete gitse peşinden gidiyorlar. Çalışıp çalışmadığımızı kontrol etmek için fotoğraf, video çekiyorlar. “ diye konuştu. Asgari ücretle ağır sanayide çalıştıklarını söyleyen Emre işe girerken primlerle maaşın daha yüksek olacağını söylediklerini de belirtti. Direniş başladıktan sonra yeni işçi aldıklarını, alınan bu işçilere eski çalışanlardan daha fazla maaş verdiklerini de ekledi. “Bordroda yazanlarla aldığımız maaşlar aynı olmuyor. Maaş için hakkını sorunca da kesintin var diyorlar. 12 ay boyunca mı oluyor bu kesinti?” diye soruyor Emre. Yaklaşık 4 ay önce iş kazası geçirdiğini belirten Emre “45 dakika güvenlik kulübesinde bekledim. Servis aracı geldiğine hastaneye gidebildim” dedi. Patronun işçinin bırakıp gitmesini istediğini söyleyen Emre ekmek davasının bu süreçte bırakılıp gidilmeyeceğini de ekledi.  İş yeri hekiminin de haftada bir gün gelip sadece uzaktan sözlü muayene ettiğini söyleyen Emre “Bizi köpek gibi görüp çalıştırdıkları için doktor yerine de baytar getirmişler” dedi.

"İŞE BAŞLAMADAN ÖNCE AYRI, İŞE BAŞLADIKTAN SONRA AYRI TAVIR ALIYORLAR"

7 ay önce işe başladığını söyleyen Alperen Burak Kaya da işe başlamadan önce patronların ayrı, işe başladıktan sonra ayrı tavır aldığını söyledi. “2500 liradan aşağı almazsın dediler, 2200den fazla maaş almadım” diye konuşan Kaya içeride baskının da direniş döneminde arttığını ekledi. 4 ay önce hasta olduğu için rapor aldığı için tutanak tutturmak istediklerini, istifa et diye iki defa söylediklerini belirterek onunla uğraştıklarını da ekledi.

5 senedir Baldur’da çalıştığını söyleyen Refik Aslan da iş kazası yaşadığını söyleyerek “Benim göğsümün altına parça battı, kendi arabaları olmasına kimse götürmedi. Devlet hastanesine götürdüler, bıraktılar. Ameliyat oldum kimse arayıp sormadı” dedi.  İşçileri eğitimde göstererek para vermediklerini, bölüm bölüme geçirdiklerini belirten Aslan “Eğitim kağıdı da imzalamadılar. Yanında çalışıyor adam, eğitim veriyorsun alıp başka makinelerde çalıştırıyorlar.” Diye konuştu. Direniş döneminde alınan işçilerin başta destek olmadığını ama artık onların da destek verdiğini ekledi.

"BORDRODA YAZAN İLE YATAN MAAŞ BİRBİRİNDEN FARKLI"

3 ay önce işe giren Yusuf Eren Coşkun işe girerken asgari ücret, üretim ve vardiya priminin de ekleneceğini söylediklerini ama işe girdikten sonra koşulların öyle olmadığını söyledi. Söylenen her şeyin bordroda olduğunu ama bankaya gidince maaşın bordrodan farklı olduğunu da belirtti.

Daha iyi şartlarda çalışmak, emeklerinin karşılığını almak için greve çıktıklarını söyleyen Ferhat Gürsoy “Grev olana kadar içeride olan için de dışarıda olan için de çok zordu. İçeride psikolojik baskı, dışarıda soğuk hava. “ diye konuştu. Çalışırken süre tuttuklarını söyleyen Gürsoy “Bizi arkadaşlarımızla görüştürmemek için ellerinden geleni yaptılar. İki vardiya çalışıyorduk üçe çıkardılar.” Dedi. Sadece mola saatlerinde, işe giriş çıkış zamanlarında dışarıdaki arkadaşlarıyla selamlaşabildiklerini ekledi.

ÖNCEKİ HABER

Muhsin Yazıcıoğlu soruşturmasına "FETÖ" müdahalesi iddiası iddianamede yer aldı

SONRAKİ HABER

Ekrem İmamoğlu: Halk Ekmek için mobil dağıtım yapmanın başka yollarını bulacağız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa