25 Aralık 2020 23:48

Kemal Kılıçdaroğlu: Türkiye bir diktatör tarafından yönetiliyor

CHP Genel Başkanı Kemal  Kılıçdaroğlu, gazetelerin Ankara temsilcilerinin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, “Türkiye şu an bir diktatör tarafından yönetiliyor" dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu | Fotoğraf: CHP Basın

Paylaş

Birkan BULUT
Ankara

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, güçlendirilmiş parlamenter sistem için diğer partilerle bir çalışma içerisinde olduklarını belirterek, ülkenin daha ağır bir fatura ödememesi için erken seçim çağrısını yineledi. AİHM’nin Demirtaş kararının uygulanması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Türkiye şu an bir diktatör tarafından yönetiliyor. Herhangi bir siyaset kitabında diktatör tanımı ile Erdoğan'ın nitelikleri örtüşüyor” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal  Kılıçdaroğlu, gazetelerin Ankara temsilcilerinin sorularını yanıtladı. Parti genel merkezinde yapılan buluşma, pandemi sebebiyle parti meclisi toplantılarının yapıldığı salonda fiziki mesafe kuralları ile düzenlendi. Türkiye’de koronavirüs salgını 10 ayı geride bıraktığı, bu nedenle ekonomik krizin derinleştiği ve tek adam rejiminin baskılarının giderek arttığı bir dönemde gerçekleşen buluşmada, rejim ve seçim tartışmaları gündem oldu. Kılıçdaroğlu sorulara geçmeden önce söze “Karamsar değilim. Bütün olumsuzluklara karşı Türkiye’nin sorunlarını kendi iç dinamikleri ve demokrasiyle aşacağı kanısındayım" diyerek başladı.

Kılıçdaroğlu’nun sorulara verdiği yanıtlar şöyle;

Erken seçim çağrısı: Erken seçim istememin sebebi Türkiye’nin giderek ağırlaşan faturayı ödemesini istemememden kaynaklanıyor. Türkiye bundan ağır bir sürece sokulursa vatandaşın mutfağına, okula, sokağa bir faturası çıkacaktır. Çöp konteynırlarından beslenenlerden tutun geçinemeyenlere, milyonlarca işsize... Bu tablonun daha ağırlaşmasın diye sandığa gidelim diyoruz. Önümüzdeki seçimlerde sadece iktidar muhalefet seçimi olmasının ötesinde, Türkiye’nin tepeden tırnağa yenilenmesi gerekiyor. Güçlendirilmiş parlamenter sistem gerekiyor.

"AİHM KARARININ UYGULANACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM"

AİHM’nin Demirtaş kararı: AİHM'nin kararının uygulanmasını zorunlu kılan Anayasa var. Ben karara uymam dediğiniz andan itibaren kendinizi çağdaş dünyadan tacrit etmiş oluyorsunuz. Arkasından da bize demokrasi var diyorsunuz. Kararı uygulayacaklarından benim bir endişem yok ama topluma elimiz mahkum diyecekler. Karar uygulanmazsa bunun faturası ağır olur. Uygulanmaması da şaşırtıcı olmaz. Kendi Anayasasını uygulamayan bir yönetim başka bir krize yol açacaktır. Avrpa Birliği ile bağların kopmasına yol açacaktır. Ya Anayasa onu koymayacaktınız ya da onu madem koydunuz uygulayacaksınız.

Demirtaş dışındaki milletvekillerini kapsar mı?: Hukukçu olmadığım için bilmiyorum ama yargının verdiği karara uymak zorundasınız. AİHM dokunulmazlıkları kaldırılmasını, HDP miletvekilerinin yargılanıp hapse atılmasını haksız buluyorsa iktidarın oturup düşünmesi lazım.

ABD’nin CATSAA yaptırımları: Dış politika konusu Türkiyenin beş temel sorunundan biri. S-400'ü aldınız, 2 buçuk milyar ödediniz. Türkiye bölgede hava savunması en zayıf ülkedir. Madem aldınız kuracaksınız. Para ödedim kurmak zorundayım diyeceksiniz. Erdoğan kurar mı? Kurmaz. Erdoğan ne diyorsa mutlaka aksi vardır. Yapmazsa ikinci papaz vakası yaşanabilir.

FATURAYI SOKAKTAKİ VATANDAŞ ÖDEYECEK

Merkez Bankasında faiz artırımı: O politikaları uygulayan Erdoğan'dı. Erdoğan’ın Hazine dediğini veya demediğini yaptığı için görevden alıyorlar, bakan istifa ediyor. Peki kimin istifa etmesi lazım? Erdoğan'ın istifa etmesi lazım. Uyguladıkları yeni poltikalarda da faturasını sokaktaki vatandaş ödeyecek. Sarayda çalgı çengi yapanlar ödemeycek. Erdoğan'ın ekonomi birikimi olduğuna, bu konuda herhangi bir makale olduğuna inanmıyorum. Erdoğan kime teslim oldu? İngiltere'de bir avuç faiz lobisine teslim oldu.

Bahçeli'nin Akşener’e evine dön çağrısı: Meral hanım zaten “Genel Merkez'deki çalışmaları bitirdik, evime dönüyorum” diyerek yanıtını verdi. Bir dönem CHP’yi eleştiri görevi MHP’yer verilmişti. Fakat o yetmeyince üzerine Erdoğan eleştiri yapmaya başladı. Elbette eleştirebilirsiniz ama bizim söylemediğimiz sözler üzerinden eleştirmeye kalkması bir sağlık sorununu gündeme getiriyor. İktidara gelirsek AKP'yi kapatacakmışız. Bunu kimse söylemedi.

"MUHATABAMIZ MHP DEĞİL"

Güçlendirilmiş parlamenter sistem: Bu konuda Davutoğlu güzel bir çalışma yapmış. İyi Parti de çalışmasını yapıyor, biz de yapıyoruz. Bir araya gelerek neler yapılması gerektiğini, Anaysa ve Meclis içtüzüğü konsunda görüşlerimizi paylaşacağız. Ben arkadaşlarımın MHP’yi mümkün olduğunca muhatap almamasını istiyorum, çünkü bizim muhatabımız AKP'dir. Hatta böyle bir parti de yok. Bir kişi ve onun milletvekilleri var. 

Partiler güçlendirilmiş parlamenter sistem konusunda düşüncelerini olgunlaştırmaya çalışıyorlar. İktidar olduktan sonra değil, şimdiden uyuşmazlıkları çözmemiz gerekiyor. Aşamalar ne olur? Çok uzun bir süre olmaması lazım. Bir, bir buçuk yıl içerisinde cumhurbaşkanlığı yetkilerinin büyük ölçüde parlamentoya devredildiği bir süreçte güçlendirilmiş parlamenter sistem oluşturulabilir. Bunun için Millet İttifakını oluşturan partilerin bir araya gelmesi ve kamuoyu önüne çıkması lazım.

Cumhurbaşkaadayı: Kim olacağına liderler olarak karar veririz. Cumhurbaşkanı adayının yetkilerinin büyük ölçüde parlamentoya devredileceğini bilmesi gerekiyor. Yürütme organı görevini yaparken Cumhrubaşkanının tarafsız ve bağımsız olması gerekiyor. 

"ERDOĞAN REFORM DEYİNCE BAHÇELİ DÖNDÜRÜYOR"

Cumhur ittifakında çatlak var mı? Bir kişiye bağlı bir ittifak. Erdoğan ya bu kadar da olmasın diyerek reformdan bahsettiğinde Bahçeli’nin uyarıları ile eskiye dnüyor. Bahçeli ne dediyse gerçekleştiriliyor. Ben Cumhur İttifakı'nın kalıcı olacağına inanmıyorum. En büyük partisiniz ama başkasına muhtaçsınız.

Seçime yönelik bir takvim var mı? Aklımda bir takvim yok, olmaması da normal. Çünkü iktidar öngörülebilir değil. Erdoğan'ın kabul etmesi için seçileceğini garanti görmesi lazım ama onu da görmüyor. Kendi tabanının yaşadığı drama bak bakalım. İhale alan kaymak tabaka hariç en fazla sorun yaşayan kendi tabanı. Gidin bakalım Bağcılar’a. Uyuşturucu kol geziyor; fakir aile çocuklarını alıştırıyorlar sonra satıcı hale getiriyorlar.

Diktatör tartışması: Ben ilk diktatör lafını Aydın mitinginde kullandım. Hakim tepedeki adamın dediğini yapyorsa orada diktatörlük vardır. Önemli olan kürsüye oturunca adaleti dağıtmaktır. Hiçbir yetkimiz olmadan suçlanıyoruz. Türkiye şu an bir diktatör tarafından yönetiliyor. Herhangi bir siyaset kitabında diktatör tanımı ile Erdoğan'ın nitelikleri örtüşüyor.

YOĞUN BAKIMDAKİ ÇALIŞANA 7 TL EK ÖDEME

Salgın yönetimi: Binlerce insanın hayatını keybettiği bir süreç oldu. Birincisi; bu konuda hangi önlemleri izlememiz gerekiyor? İlk yaptıkları iş uçakta KDV’yi yüzde 1'e ,ndirmek oldu. Stratejiyi ne üzerine kuracaklardı? Bilim kurulu kendine bir sözcü belirleyecekti. Hükümet de onların aldığı kararları uygulayacaktı. Nilim kurulunun uygulayacağı kararlarla dükkanlar kapanacaksa, salgın yönetiminin ikici ayağı olarak ekonomik destek verilecekti. 6 milyon sokak satıcısı var; bu insanlar nasıl geçinecek? Köy ve ilçelerde karantina uygulandı. Yasaya göre her ailenin ihtiyaçları karşılanmalı ama karşılanmadı. Biz sağlıkçılara birer maaş ikramiye verin dedik ama başka bir yol buldular. Yoğun bakım çalışanına 7 TL ek ödeme yapılmış. Bunu duyduğumda emin misiniz diye sormuştum. Onurlu insanlar, para derdinde değiller ama ihtiyaçları karşılanmıyor.

ÖNCEKİ HABER

Türkiye'de son 24 saatte 256 kişi Kovid-19 nedeniyle yaşamını yitirdi

SONRAKİ HABER

Dernek ve kitle örgütlerine "kayyum" teklifi: Toplumun nefesini kesmek istiyorlar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa