"Evlilik yüzüğümü aç kalmamak için sattım"

Dağ ailesini 22 yaşındaki genç asgari ücretle geçindirmeye çalışıyor. Ama yetmiyor. Anne Gülsün Dağ "Evlilik yüzüğümü, küpemi aç kalmamak için sattım" diyor.

27 Aralık 2020 23:45
Paylaş

Eylem NAZLIER
İstanbul

Pandemiyle birlikte ekonomik kriz derinleşti, yaşam koşulları giderek ağırlaştı, ortaya çıkan faturanın en ağır kısmını ise yoksullar ödedi. Bir tarafta lüks villalar da yaşayanlar bir tarafta ise asgari ücretle ayın sonunu getirmeye çalışanlar... İstanbul Esenyurt’ta bir ailenin evindeyiz.  Lüks villalarının dibinde, 4 katlı binanın ikinci katında oturuyorlar.  Aylık 700 lira kira vererek kalıyorlar. Evde beş nüfus, sadece bir kişi çalışıyor o da asgari ücretle. Pandemi sürecinde elde, avuçta ne varsa satmış Gülsün ve Sinan Dağ çifti.  2 aydır kiralarını ödeyemiyorlar. Evin bütün yükü 22 yaşındaki oğullarında…

Gülsün Dağ 47 yaşında... Pandemiden önce iki oğlu ve eşinin çalıştığını aktaran Gülsün, “Bir oğlum ücretsiz izne çıkarıldı. Eşim çalışmıyor, inşaat sektöründeydi. Sadece oğlanın maaşına kaldık. O da asgari ücret” diyor.

"EVLİLİK YÜZÜĞÜMÜ SATTIM"

Gülsün, “Evlilik yüzüğümü, küpemi, bileziğimi sattım. En azından 3-4 ay çocukların maaşına katkı sağladı. Aç kalmaktan iyidir. Milletin kapısına gitmekten iyidir. En azından, ‘Perişan olmayalım, kimseye muhtaç olmayalım’ dedim. Bundan sonra satacak bir şey de kalmadı. İki oğlum söz verdik, ‘Durum biraz düzelince sana yüzük, küpe alacağız’ dedi. Bir tek boynumdaki kolye kaldı onu da zor günlere bıraktım.  O da 14 ayar olduğu için bir para etmiyor” diye konuştu.

"BORÇLA AYAKTAYIZ"

Doğal gaz faturasının 270, su faturasının 50, elektrik faturasının 130 TL geldiğini söyleyen Gülsün,  “Oğlan 5 bin TL kredi çekti. O kredi ile biraz borçları azalttık. Bir ay götürdü. Şimdi o krediyi ödüyoruz. Ayda 400 TL kredi ödüyoruz. Faturaları, krediyi ödediğinde maaştan hiçbir şey kalmıyor bize. Hep borçla harçla ayaktayız” dedi.

"AKŞAM TENCEREYE NE KOYACAĞINI BİLMİYORSUN"

“Markete gittiğinde ne ucuzsa onu alıyorsun” diyen Gülsün abla sözlerine şöyle devam ediyor: “Pazara çıkamıyoruz. Meyveyi sayılı alıyoruz. Yazın biraz konserve yaptık. Şu an onunla idare ediyoruz. Memleketten annem, babam biraz erzak göndermişti.  Akşam tencereye ne koyacağını bilmiyorsun. Tedirgin oluyor insan.  Beş nüfuslu bir aileyiz, o çocukların doyması lazım. Ekmek, makarna tüketimimiz arttı.”

"2 SENEDİR BİR MONT ALACAĞIM, HIRKAYLA GEÇİRİYORUM KIŞI"

Gülsün, “2 senedir bir mont alacağım. Bu sene alacağım dedim, olmadı, alamadım. Hırka ile geçiriyorum kışı. Çok soğuk olduğunda dışarı bile çıkamıyorum.  Bu kışta idare edelim diyorum, yaza kadar” dedi.

"İŞ İÇİN BAŞVURMADIĞIM YER KALMADI"

Sinan Dağ 57 yaşında… Pandemiden önce bir şirkette çalışıyormuş. Şirket iflas edince işsiz kalmış. Sinan, “İşsizlik maaşı için gittiğimde, günlerim eksik olduğu için işsizlik maaşını hakketmediğimi öğrendim. İş için başvurmadığım yer kalmadı” diyor

"TEK ÇEŞİT YEMEK SOFRADA"

Elde, avuçta ne varsa sattıklarını anlatan Sinan, “Bütçemizi haftayı kurtarma, bir sonraki haftaya aç kalmamaya göre ayarlıyoruz. Geçen ay bir arkadaşımdan rica ettim faturaları ödedi. En kısıkta yakmamıza rağmen doğalgaz çok yüksek geldi. Sadece biz yaşamıyoruz bu sıkıntıları. Geçen mahalledeki pazara gittim. 70-80 yaşındaki anneler pazar tezgahlarının altında çürük domatesleri, sebzeleri poşetlerine koyuyorlar” diyerek yaşanan yoksulluğu özetliyor.

"ÇOCUKLARIMA BİR ŞEY YAPaMAMANIN ÜZÜNTÜSÜNÜ YAŞIYORUM"

“Çocuklarıma bir şey yapmamanın üzüntüsünü yaşıyorum” diyen Sinan’ın gözleri doluyor: “Keşke bir iş olsa çalışsam, çocukların maaşı onlara kalsa.  En azından arkadaşlarıyla bir yere gidecek, sosyal bir faaliyette bulunacak, sinemaya, tiyatroya gidecek paraları olur. Ben onların hakkını da ellerinden almış oluyorum. O konuda kendimi de suçlu hissediyorum. Bir baba için zor bir durum.”

"GEÇİM DERDİNDEN KENDİMİZİ GELİŞTİREMİYORUZ"

5 kişilik ailenin tek çalışanı olan B. ve kuzeni E. sohbetimize dahil oluyor. İşten atılma kaygısı sebebiyle fotoğraf ve isim kullanmıyoruz. Asgari ücretle çalışan B. daha 22 yaşında. B., “22 yaşında bir gencin farklı idealleri olması gerekirken, bir aileye bakmakla hükümlü olması bu ülke açısından çok acı bir durum. Ailenin geçim yükü senin omuzlarında. Geçim derdinden kendimizi geliştiremiyoruz.” dedi.

"DIŞARIDA ÇAY İÇMEYE BİLE KORKUYORUZ"

“Beğendiğim bir montu, ayakkabıyı bile alamıyorum” diyen B., “Mont fiyatları bin lirayı buldu. 4-5 sene önce yüz liraya aldığım ayakkabıyı şimdi bin lira. Emin olun kahvaltı yaparken bile kısıyorum ki ertesi güne kalsın. Yemeğimden kısarak çay parası çıkarıyorum. Bizim gidebildiğimiz tek yer var ucuza çay satan İbrahim abi. Çayı güzel ama biz neden Beşiktaş’ta boğaza karşı bir kafede oturmayalım ki. Benim yukarıdaki Ayşe’den Mehmet’ten (varlıklı kişileri kastediyor) ne farkım var. Ben insan değil miyim? Bu durumda da eve verdiğim paradan da almak istemiyorum. Durum ortada” diye konuştu.

"TEK HAYALİM DOLARIN DÜŞMESİ"

Kendine dair hayallerinin olmadığını söyleyen B, “Gençler olarak hayalimiz doların düşmesi. Yurt dışında bir çalışma imkânı görünce hemen aklımıza geliyor yurtdışına kaçıp gitme. Çünkü ben bu ülkede çocuklarıma bir gelecek sunamam. Evlensem eşimle birlikte çalışsam bile geçinemeyeceğimi düşünüyorum” dedi.

"AŞIK OLMAK LÜKS"

B., “Kız arkadaşın olsa, dışarıya çıksan. Bir börekçiye gitsen, en kötü 30 TL oraya verirsin. Sinemaya gidiyorsun sonrasında bir kahve içeyim desen en az 100 TL gider. Aşık olmak da lüks. Seninle bankta oturacak birini bulman lazım” diye konuştu.

"UZAKTAN EĞİTİM OLUNCA HEMEN İŞE GİRDİM"

B.’nin kuzeni de söze giriyor, “Öğrenciyim. Ev kira değil ama faturalarda, alışverişten mecburu maaşa bir hafta kala kemer sıkma durumuna giriyoruz. İki tane yağ aldık 130 TL verdik.  Bir aile düşünün, baba asgari ücretle çalışıyorsa kirasına mı faturasına mı versin?  Asgari ücretle geçinilmez, geçiniyorum diyen yalan söylüyordur” diyor.

Pandemi sürecinde ailesine destek olmak için işe girdiğini aktaran kuzen, “Uzaktan eğitime geçildiği için ailemin yanına döndüm. Mecburen çalışmak zorundaydım. Bir boğaz fazlasın evde. Kendini yük olarak görüyorsun. Mecburi bende işe girdim. Ama baktım ki derslerimi olumsuz etkiliyor. İşimden ayrılmak zorunda kaldım” dedi.

"BIRAK ÜLKE DIŞINA GİTMEYİ BİZ SEMT DIŞINA BİLE ÇIKAMIYORUZ"

“Buradan Eminönü’ne bile gidemiyoruz” diyen kuzen sözlerine şöyle devam ediyor: “Eminönü, Kadıköy’e gidip gelmesi 50 TL’yi buluyor. Şehir dışına, ülke dışına gitmeyi bırakın biz semt dışına bile çıkamıyoruz. Yılda bir kere Eminönü’ne, Kadıköy’e falan gitmeyi düşünürüz. Gitmeden bir gün önce yol masrafını konuşuyoruz. Çoğu zaman iki kişinin parası çıkmaz.”

ÖNCEKİ HABER

EMEP Çiğli İlçe Örgütü: Asgari ücreti belirleyecekler sormuyor, biz işçilere sorduk

SONRAKİ HABER

İçişleri Bakanlığı yılbaşı kısıtlamalarıyla ilgili yeni genelge yayımladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa