27 Aralık 2020 14:05
/
Güncelleme: 28 Aralık 2020 15:49

Süleyman Soylu’nun verdiği Yunanistan Altın Şafak partisi örneği nedir?

Seyit Aldoğan, İçişleri Bakanı Soylu’nun Meclisteki konuşmasında antidemokratik politikaları savunurken örnek verdiği Yunanistan’daki Nazi partisi Altın Şafak’ın niye ve nasıl kapatıldığını hatırlattı

Süleyman Soylu’nun verdiği Yunanistan Altın Şafak partisi örneği nedir?

Süleyman Soylu | Fotoğraf: Metin Aktaş/AA

Seyit ALDOĞAN
Atina

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, kendi yönetimlerinin yıllardır uyguladığı kayyumlar, tutuklamalar, yasaklamalar vb. antidemokratik politikalara yönelik eleştirilere verdiği cevapta benzer uygulamaların Batı Avrupa ülkelerinde de olduğunu ama buna kimsenin ses çıkarmadığını söyledi.

AA’nın haberine göre TBMM Genel Kurulunda 12 Aralık’ta yaptığı konuşmada Bakan Soylu, “Biz kimseye Yunanistan’da Altın Şafak Partisi’ne yapılandan, İspanya’da, İtalya’da yapılandan, Fransa’da yapılandan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki ilkelerden, Venedik Kriterleri'nden farklı bir muamele yapmıyoruz” ifadelerini kullandı.

NAZİ PARTİSİNİN KAPATILMASI ÖRNEĞİ!

Yunanistan örneği ile yakın bir süreçte mahkemeler tarafından “organize suç örgütü” olduğu gerekçesiyle kapatılan “Altın Şafak” isimli Nazi örgütü kastediliyor. Öncelikle birçok ülkede Nazi örgütlenmelerinin İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yasaklanmış olduğunu ve bu yasakların anayasalara girdiğini belirtmek gerekir. Faşist örgütlenmelerin yasaklanması demokratik hak ve özgürlükleri ortadan kaldırma değil, koruma amaçlıdır. Uluslararası kamuoyunun ve Yunanistan kamuoyunun karşıtlık anlamında oldukça duyarlı olduğu faşist örgütlenmelerden birini oluşturan Altın Şafak, ortaya çıktığı günden bu yana toplumsal kutuplaşmayı, ırkçılığı, göçmen karşıtlığını, işçi-emekçi, cins, dil, renk, düşmanlığını izlediği politikanın ana unsuru yapmış ve buna uygun sayısız saldırılar gerçekleştirmiş ve cinayetler işlemiştir.

BİNLERCE SAYFA DELİLLE KARAR ALINDI

Altın Şafak davası yaklaşık 500 celse sürmüş ve mahkeme binlerce sayfalık delillere dayanarak karar aşamasına gelmişti. Bu deliller aracılığıyla yönetici organların mal varlıkları, örgüt gelirleri, cinayetlerle bağlantılı telefon görüşmeleri, yasadışı olarak bulundurdukları silah ve diğer araç ve gereçleri ile Nazi propagandaları deşifre edilmiş, suç örgütü olduğuna yönelik iddianameyle mahkemeye çıkarılmışlardı.

Mahkeme son ana kadar “Sanık hakları” ilkesi doğrultusunda ve mahkeme sonuçlanana kadar “mağduriyete yol açmamak” gerekçesiyle tutuklamaya gitmemiş, sanıklar mahkeme bittiğinde organize suç örgütü kurmak ve yönetmek kararıyla mahkum edilerek cezaevine gönderilmişlerdi. Ayrıca yönetici konumunda bulunan sanıklar çok sayıda delile dayanarak cinayetlere ortak olmakla da suçlu görülmüş, dolayısıyla bu cinayetlerden de ceza almışlardı.

Altın Şafak’ın kapatılmasından önce Mecliste bulunan, başta Yunanistan Komünist Partisi (KKE) olmak üzere anamuhalefet ve hükümet partisi, Nazi örgütlenmeleri karşıtı açık tutumlar almışlardı. Geriye kalan sağ liberal ve muhafazakar partiler de aynı yönde bir yönelimi benimsemişlerdi. Mahkemeler süresince yüz binlerce işçi-emekçi, genç, aydın, sanatçı, bilim insanı Nazi örgütlenmesinin siyasi bir parti olmadığını, organize suç örgütü olduğunu bıkmadan yılmadan dile getirmiş, sözkonusu cinayet örgütünün cezalandırılmasını talep etmişlerdi. Medyanın her kanadı ise  “anayasal kuşak” dışında bir örgütlenme ve politika savunan Nazilere karşı ciddi bir karşıt tutum almıştı.

NAZİ SUÇ ÖRGÜTLERİNE KARŞI EMSAL KARAR

Kapatma kararının uluslararası anlaşmalara aykırı olduğuna dair uluslararası ve ülke içinde tek bir açıklama yapılmazken, tersine çok sayıda hukukçu ve kuruluş tarafından kararın Nazi suç örgütlerine karşı emsal olarak görülmesi gerektiği dile getirilmişti.

İşte Bakan Soylu’nun politikalarına kılıf ayarlamaya çalışırken verdiği Altın Şafak örneği kısaca budur.

Evrensel'i Takip Et