28 Aralık 2020 04:24

Asgari ücret mektubu

“Kot pantolonlarındaki bu küçük cepler, 1800’lerde kullanılan zincirli cep saatlerini koymak için tasarlanmış. Ama bu küçük ceplerimiz, aldığımız asgari ücret karşısında fazla bile.”

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Tuzla'dan bir tekstil işçisi kadın

Bembeyaz kumaşların ve ışıkların altında sıra sıra dizili makineler. Ve her bir sıranın başından sonuna seri halde ilerleyen işler. Saat de 12’ye yaklaşıyor. Karnımız açla tok arası. Sayaçlar da işleyen sayılar bir yana dursun, yarım günlük yorgunluğun yansıması maskenin altındaki yüzlerde gizliydi. Ama eller bedenimizin aynasıydı. Hem hızı hem de kurumuş, tiftiklenmiş görüntüsüyle...

Bir yandan yedek yememek için didinirken, diğer taraftan bantların arasından bir ses yükselsin diye bekliyorduk.

Ve makine seslerini bastıran o ses yükseldi aniden yanıbaşımızda.

Usta: Yunus abi tam 12’de çıkıyorsunuz yemeğe tamam mı?
Yunus abi: Tam 12’de mi?
Usta: Evet abi tam 12’de.

Usta ile Yunus abi arasında bu dialog geçerken ustanın sesi yemek saatini tekrarlayarak bant hızıyla ilerliyordu.

Yunus abi birlikte çalıştığı Sevinç’e bakarak 11:59 olsa olmuyor mu ya? dedi.

Sevinç ise “ 11:59 olmaz ama 12:01 olur Yunus abi” dedi.

Ve gülüştüler.

~~~

Saat tam 12. “Mola” diye seslendi usta. Bant hızıyla yarışır bizim yemek sırasına koşma hızımız. Mola süremiz kısa malum. Yemek mi yiyeceğiz, çay sigara ‘keyfi’ mi yapacağız? İki el 101 mi atıp yoksa iki lafın belini mi kıracağız bu kısacık zaman diliminde?

Tepsilere aldığımız yemekleri hızla yerken, bir yandan tabakta pilav olunca ekmeklerimizi ve mandalinalarımızı yemeyip atıyoruz çantalara. Çocuğu olanlara meyveleri, borcu gırtlağı en çok geçen arkadaşlarımıza ekmeklerimizi uzatıyoruz elden ele.

Ve gerçekliğimizle gülümseyen yüzler dolusu yemekhaneden çıkıp, çaylarımızı alarak oturuyoruz son model paletlerin üzerine.

~~~

Cemil ile Uğur 101 masasına oturdular bile. Yunus abi haberlere bakıyor adımıza bugün ne ferman yazdılar diye. Feride abla eşiyle olan sıkıntısını anlatırken, hepimizi bir gün bu hayattan kurtaracağına olan inancıyla iddaa kuponu hazırlıyordu Burak her zaman ki gibi.

Son zamanlarda ortak tek gündemimiz ise asgari ücret görüşmeleri. Ve yapılacak en düşük zam gerçeğiyle bile yapıyoruz 3’ün 5’in hesabını. Hesap yapa yapa yandı beyinler zaten her gün. O yüzden alışkınız, alıştırdılar bizi böyle küçük hesaplara.

~~~

Cemil abi’nin bir kızı var. Kevser, dünya güzeli, minicik kalbiyle hastalığa karşı mücadele veriyor aylardır. Cemil abi ise ev, iş, hastane üçgeninde mekik dokuyor. Matematikle arası en iyi olmak zorunda bırakılanlardan Cemil abi. Ev kira, kızı hasta, eşi işsiz ve eve giren bir asgari ücret...

“Pandemi koşullarında bağışıklığınızı yüksek tutun diyorlar. Diyorlar da nasıl olacak o iş? Bir asgari ücretle ben kiramı mı vereyim, faturalarımı mı ödeyeyim, çocuğumun ilaçlarını mı alayım yoksa karnımızı mı doyuralım? He bir de bağışıklığımızı yüksek tutmak zorundayız.

Kızım mandalinayı çok sever bağışıklığımız yükselsin diye alabildiğimiz tek şey 2 kilo mandalina. O da ikinci güne kalmadan biter. Peki diğer günler? Ne yapayım çocuğa kızım bugün de yeme mi diyeyim?​”

Elektrik şirketlerinin masraflarının bizlerin sırtına yükleneceğinin haberini okuyor Yunus abi.

Ve bunun üzerine devam ediyor Cemil abi hüzünlenen sesi ve öfkelenen bakışları ile.

“Dün gittim faturalarımı yatırmaya. Hepsi birikmiş. Yatırdım dediysem de birer tane. Artık eskisi gibi değil, hemen kesiyorlar.”

“Evde bir şey bozulacak diye ödüm kopuyor” diyor Feride abla, derdinin üzerine başka bir dert ekleyerek.

Cemil abi diyor, “ bırak Feride evde bir şey bozulmasını, benim korkum haciz gelecek de sonra ne yapacağız artık.”

 ~~~

Uğur günün sözünü araya iliştiriyor gene.

“Fakire şükretmeyi öğreteceksin ki, zenginin düzeni bozulmasın.”

Uğur da fabrikamızın genç, yağız delikanlılarından. Geçtiğimiz ay baba oldu. Cebinden geçen ayın bordrosunu çıkardı, telefonundan da oyunu bitirip bu ay yatan maaşa baktı. Tamı tamına 2572 lira 40 kuruş. “Ye ye bitmez Cemil abi” dedi.

Ağlanacak halimize güldük hep birlikte. Bu çıkışlarıyla genel olarak güldürür bizi Uğur zaten sağolsun.

İlginç bilgiler Uğur’da mevcuttur. Bordrosunu çıkardığı pantolonunun cebine bakarak gene aydınlatıyor bizi adeta içerinin bembeyaz görüntüsü gibi.

“Kot pantolonlarındaki bu küçük cepler, 1800’lerde kullanılan zincirli cep saatlerini koymak için tasarlanmış. Ama bu küçük ceplerimiz, aldığımız asgari ücret karşısında fazla bile.”

Molanın bitmesine son 1 dakika. Uğur, Yunus abinin haberleri sunmasına flaş haberini eklemesini istiyor.

“ 3. görüşmedir toplanan asgari ücret komisyonu altlarında 10 milyon liralık arabalarla geziyorlar.  Sonra da bizim şu yarım saate sığdırdığımız ama hayatlarımıza sığmayan sıkıntılarımıza çözüm olacaklar öyle mi? Valla arkadaşlar çile çeken biz, biz de bülbül gibi şakımadıkça daha çok yakarız kuru ekmek için beyinleri, daha çok yaparız bu 3’ün 5’in hesabını.”

Ve gene koşar adımlarla ne 1 dakika geç, ne de 1 dakika erken geçtik makinelerimizin başına.

Paydos sesini bizim haykırdığımız günlere...

ÖNCEKİ HABER

Üreticiye tarım desteği vermeyen Erdoğan başka ülkelerden arazi kiralamakla övündü

SONRAKİ HABER

Kocaeli'de su kesintisinde "kısmi" geri adım

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa