Prof. Akdeniz: Sadece adı geçiyor diye Cumhurbaşkanı bu söyleşiyi engelletebilir
Sahte diploma, eroinle yakalanma, kebapların belediyeye yazdırılması... Hiçbirini okuyamıyorsunuz çünkü hepsi erişime engellendi. Profesör Yaman Akdeniz'le 2020 yılını ve erişim engellerini konuştuk.

Prof. Dr. Yaman Akdeniz
İLGİLİ HABERLER

Hamza Yerlikaya'nın diplomasının sahte olduğuna dair haberlere erişim engeli


AKP'li Cahit Özkan, sahte diplomalı Hamza Yerlikaya'yı savundu: Gurur duyuyoruz

Avrupalı Müslümanlar Girişimi Sözcüsü Veysel Filiz 100 kilo eroinle yakalandı
Meltem AKYOL
İstanbul
Gazetecilere dönük baskılar, tutuklamalar, sosyal medya platformlarına cezalar… Kısacası Türkiye basın ve ifade özgürlüğü üzerinde baskıların arttığı bir yılı daha geride bırakıyor. Bu yılın yükselen değeri ise erişim engelleri. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Hamza Yerlikaya'nın "sahte lise diploması”, Kalyon İnşaata “9.5 milyarı vergi muafiyeti”, Avrupalı Müslümanlar Girişimi Sözcüsü Veysel Filiz “100 kilo eroinle yakalanması”, ‘Kuru ekmek yiyorsalar aç değiller’ diyen AKP’li Şahin Tin‘in, yediği kebapları belediyeye yazdırması’ AKP’li belediyelerdeki yolsuzluk haberleri ve daha niceleri… Hiçbirini okuyamıyorsunuz çünkü hepsi erişime engellendi. Son aylarda sayıları gittikçe artan erişim engelleme kararlarına ilişkin konuşan Prof. Dr. Yaman Akdeniz Türkiye’de erişim engelleri üzerine bir yapının varlığına dikkat çekip ekliyor. Mahkemelerin erişimin engellenme kararlarını çabucak verdiğini, itirazların ise aynı hızla reddedildiğini söyleyen Akdeniz, “Sadece ismi geçtiği için Cumhurbaşkanı bu yazının engelletilmesini talep edebilir. Ve böyle bir talebi reddedebilecek sulh ceza hakimi yok” diyor.
AĞUSTOS’TAN BERİ ERİŞİM ENGELLEME KARARLARINDA ARTIŞ VAR
Türkiye Gazeteciler Sendikasının verilerine göre Türkiye’de bugün itibariyle 70 gazeteci ve medya çalışanı cezaevinde. Gün geçmiyor ki gazeteciler mahkeme salonlarında yazdıkları yazılar ve haberleri nedeniyle hakim karşısına çıkmasın. Sosyal medya platformları, çıkarılan yeni yasa ile kıskaçta. Uzun zamandır televizyonda neredeyse sadece hükümetin kontrolündeki medya izleniyor. Erişim engelleri ise hız kesmeden devam ediyor. Tablo pek iç açıcı değil. Peki nereye gidiyoruz… Bilişim Hukuku Uzmanı ve İfade Özgürlüğü Derneği (İFÖD) kurucularından Prof. Dr. Yaman Akdeniz Evrensel’e değerlendirdi.
Son olarak Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı, Vakıfbank Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve eski AKP Milletvekili Hamza Yerlikaya’nın diplomasını n sahte olduğuna ilişkin mahkeme kararı haberlerine gelen engelleme ile tartışma yarattı erişim engelleme kararları. Yolsuzluk haberleri, yediği kebapları belediyeye fatura edenler ve daha niceleri de engellendi… Son dönemde artarak devam eden bu kararlara ilişkin verileriniz neler, ne söylüyor 2020 bu açıdan?
Hatırlatmak gerekirse 2019 yılı sonu itibariyle Türkiye’den 408 bin 494 web sitesi, 130 bin URL adresi (haber ve içerik), 7 bin Twitter hesabı, 40 bin tweet, 10 bin YouTube videosu ve 6 bin 200 Facebook içeriği erişim engellenmişti. Bu rakamlar 2020 yılında artmaya devam etti. 2020 EngelliWeb raporumuzda da bu seneki vahim tabloyu ortaya koyacağız. Bu hazırlığımız devam ederken, biz İfade Özgürlüğü Derneği’nin EngelliWeb Twitter hesabından gündelik olarak erişime engellenen veya içeriğin yayından çıkartılması ile ilgili karar ve uygulamaları kamuoyu ile paylaşıyoruz. Hatta bu paylaşımlarımızdan bir tanesi ile ilgili web sitemizi oluşturduktan 6 gün sonra bir içerik çıkartma kararı ile karşı karşıya kaldık. 2019’dan farklı olarak 2020 Ağustos başı itibarı ile “içerik çıkartma” kararlarında artış gözlemliyoruz. Yasada da zaten bunun için değişiklik yapıldı. Eğer bu söyleşimiz ile ilgili bir içerik çıkartma kararı verilirse Evrensel bu söyleşiyi web sitesinden çıkartmak zorunda kalacak. Dolayısıyla, Kalyon İnşaata 9.5 milyar TL vergi muafiyeti eleştirileri ile ilgili haberler veya “100 kilo eroinle yakalandı, sakın duyulmasın” haberlerinin eski Brüksel Büyükelçiliği Basın Müşaviri tarafından erişime engelletildiğinden bahsedersem bu olasılık artıyor. Yeni dönemde biz dolayısıyla daha etkili bir sansür yaptırımı göreceğiz.
YAPI ENGELLEMEK VE ÇIKARMAK ÜZERİNE KURULMUŞ
Çok hızlı çıkmıyor mu bu kararlar… Engelleme süreci nasıl işliyor?
Engellemeler genellikle sulh ceza hakimlikleri tarafında yapılıyor. Fakat renkli mevzuatımızda 20’den fazla kuruma erişimin engellenmesi yetkisi verilmiş. Sulh ceza hakimliklerinin erişimin engellenmesi veya içeriğin yayından çıkartılması kararlarına karşı yapılan itirazlar ise kapı komşusu sulh ceza hakimlikleri tarafından değerlendiriliyor ve genellikle de reddediliyor. İtirazlar reddedilince kararlar kesinleşmiş oluyor ve bireysel başvuru yolu ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurmak zorunda kalıyorsunuz. Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuruların ise ortalama 5-6 yıl boyunca karara bağlanmadığını görüyoruz. Dolayısıyla, “hukuk yolu” ile etkili bir mücadelenin söz konusu olmadığını söylemek güç değil. Tüm bu yapı ve sistem engellemek ve çıkartmak üzerine kurulmuş. İtirazların ise etkili olması mevcut yapı ve siyasi ortamda mümkün değil.
‘5 DAKİKADA BEŞİKTAŞ’ YAKLAŞIMI…
Bu büyük bir risk demek değil mi aynı zamanda. Yani her haber kaldırılabilir bu mantıkla…
Bu söyleşiyi beğenmediği veya sadece ismi geçtiği için Cumhurbaşkanı Erdoğan bu yazının engelletilmesini veya çıkartılmasını talep edebilir. Türkiye’de böyle bir talebi reddedebilecek bir tane sulh ceza hakimi yok veya verilen erişimin engellenmesi veya içerik çıkartma kararına karşı yapılacak itirazı haklı görüp, kabul edecek bir sulh ceza hakimi de yok. Kaldı ki bu sürece istinaden yapılacak olan bireysel başvuruyu da hızlıca karara bağlayacak bir Anayasa Mahkemesi yok. Temmuz ayında sosyal medyayı düzenleyen “5 dakikada Beşiktaş” yaklaşımı, geçtiğimiz hafta sonu sivil toplum ve dernekleri düzenledi. Dolayısıyla, gittiğimiz nokta iyi bir nokta değildir.
MAYIS 2021’DE SOSYAL MEDYA PLATFORMLARINA ERİŞİM BALTALANMIŞ OLABİLİR
Gelelim 1 Ekim 2020 itibariyle yürürlüğe giren sosyal medya düzenlemesinde yaşanan gelişmelere… Facebook, Twitter, YouTube, TikTok ve Instagram’a 10’ar ve 30’ar milyon olmak üzere iki cezanın kesildiğini biliyoruz. Şimdi ne aşamadayız?
Süreç Temmuz ayında alelacele TBMM’den geçirilen ve İnternet Kanunumuzda değişiklik yapma süreci ile başladı. Güncellenen 5651 sayılı Kanun kapsamındaki yaptırımlara erişimin engellenmesi yaptırımın yanı sıra içeriğin tamamen yayından çıkartılması ve arama motorları ile kişilik hakkı ihlali olduğu belirtilen haber ve içeriklerin ilişkisinin tamamen kesilmesi eklendi. Sosyal medya platformları açısından ise Türkiye yasal temsilci bulundurma zorunluluğu getirildi. Bununla amaçlanan ise sosyal medya platformlarının tüm yargı kararlarına uymasının sağlanması, vatandaşlardan gelen tüm talepleri cevaplandırmaları ve Türkiye’de bulunan kullanıcılarına ait tüm verileri paylaşmaları talep ediliyor. Eğer Türkiye’nin taleplerini yerine getirmezler ise, o zaman bu platformları ciddi cezalar bekliyor ve Mayıs 2021’e geldiğimizde tüm bu sosyal medya platformlarına erişim ciddi bir şekilde baltalanmış olabilir.
YOUTUBE GİBİ KARARINI DEĞİŞTİREN PLATFORMLAR DA OLABİLİR
YouTube ikinci cezadan sonra Türkiye'de ofis açacağını duyurdu, temsilcinin de Türkiye vatandaşı olacağı belirtiliyor. Bundan sonra süreç nasıl işleyecek?
Türkiye’deki temsilcilerini belirlemek için süre Ekim başında doldu. Facebook, bu şartlar altında temsilci bulundurmayacağını açıkladı. Kasım ve Aralık aylarında idari para cezaları kesildi. Aralık ayı içinde ise YouTube Türkiye’de temsilci bulundurma kararı aldığını açıkladı. Article 19, İnsan Hakları İzleme Örgütü ve İfade Özgürlüğü Derneği yaptıkları ortak açıklamada YouTube’un kararının ifade özgürlüğünü tehdit ettiğini ve YouTube tarafından Türkiye’deki sorunların anlaşılmadığını veya göz ardı edildiğini açıkladılar.
Açıkçası ben de adil yargılanma ve bağımsız bir yargının bulunmadığı, Anayasa Mahkemesi de dahil olmak üzere işleyen demokratik kurumların olmadığı bir ortamda devletin bir uzantısı haline dönüşecek olan YouTube veya herhangi bir sosyal medya platformunun Türkiye’deki kullanıcıların haklarını korumasının imkânsız olacağını değerlendiriyorum.
Bundan sonraki süreçte ise Ocak ayında reklam cezası, Nisan ve Mayıs aylarında ise bant aralığının daraltılması cezaları gündeme gelecek. Süreç dolayısıyla devam ediyor ve bu süreçte Türkiye’ye gelmeme kararlarını değiştiren sosyal medya platformları ortaya çıkabilir. Anayasa Mahkemesi’ne yapılmış olan iptal başvurusunu da unutmamak gerekir.
Peki kullanıcılar, nasıl bir YouTube ile karşı karşıya kalacaklar, kalacağız?
Bu konu hemen netleşmeyecek ve YouTube temsilcisini belirledikten sonra içerik kaldırma ve erişim engelleme talepleri ile birlikte kullanıcı bilgilerini paylaşma baskısı altında kalacak. Şu ana kadar taleplerin büyük bir kısmını yerine getirmezken, bu ortamda nasıl hareket edecek veya hareket etme alanı bulacak mı, tüm bunları hep birlikte göreceğiz.
DAHA FAZLA HESAP KAPATILACAK HABER VE BİLGİ EDİNME ZORLAŞACAK
Bugün medyanın yüzde 95 oranında iktidar denetiminde. Ve ciddi sorunlar barındırmakla birlikte sosyal medya platformları önemli haber alma mekanizmalarına dönüşmüş durumunda. Bu platformlar temsilci atarlarsa burada ne yaşanabilir? Ve, ya atamazlarsa…
Kısaca, atama yaparlarsa ve bu yapıya boyun eğerlerse o zaman çok sayıda sosyal medya hesabının kapatılacağını, sosyal medya içeriğinin kaldırılacağını, bu platformlarda anonim kalmanın çok zorlaşacağını, daha da fazla kişi hakkında soruşturma ve yargılama yapılacağını ve dolayısıyla tüm bunların dondurucu bir etkisi ile karşılaşacağımızı, haber ve bilgi edinmenin zorlaşacağını, kullanıcıların kendilerini ifade etmekten çekinebileceklerini düşünüyorum. Eğer temsilci atamazlar ise o zaman bant trafiğinin daraltılmasına kadar giden bir süreç ile karşılaşacağız ve Mayıs 2021 itibarı ile bu platformları Türkiye’den kullanmak inanılmaz seviyede zorlaşacak. Bunun ne kadar sürdürülebilir bir hükümet politikası olup olmadığını ise ancak 2021 içinde göreceğiz.
TAMAMEN YASAKLANMASA DA KULLANILAMAZ HALE GELECEK
Bugünkü ortamda bu platformların tamamen yasaklanması fiziki olarak mümkün mü?
Tamamen yasaklanmasalar da kullanılmaz hale geleceklerdir. Geçtiğimiz 10 sene içinde YouTube’un 2 defa, Twitter ve Wikipedia platformlarının erişime engellendiğini gördük. Benim de parçası olduğum başvurularla gerek Anayasa Mahkemesi’nden gerekse AİHM’den ağır ihlal kararları çıktı. Bu tip başvurular tekrar yapılacak ve hükümetin sansür politikaları tekrarda yüksek mahkemelere taşınacaktır. Kaldı ki sosyal medya platformlarını sadece belli bir kesim veya muhalif görüşlü kişiler kullanmıyor. Dolayısıyla, yasaklama veya kısıtlamadan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve bu yasa değişikliklerini savunan tüm hükümet organları ve temsilcileri dahil herkes etkilenecek.
HÜKÜMETİN SON SAVAŞ ALANI: SOSYAL MEDYA
Dünyada basının baskı altına alındığı, muhaliflerin büyük saldırılara maruz kaldığı çok sayıda otoriter rejim var. Bunların içinde neden Türkiye en fazla sansür ve engellemeye başvuran ülke?
Türkiye sosyal medyayı, dernekleri istediği şekilde düzenleyebiliyor ve mevcut kontrol mekanizmalarını sıklaştırabiliyor. Anayasa Mahkemesi kararlarını da AİHM kararlarını da uygulamayabiliyor. Dolayısıyla, Türkiye, yapabileceği her şeyi yapıyor. Yazılı basının ve radyo ve televizyonların büyük bir kısmının kontrolü elinde olan Hükümet için sosyal medya son savaş alanı olmuştur hep. 2007’den beri de git gide artan yaptırımlar ve kısıtlayıcı uygulamalar Hükümetin İnternet ve sosyal medyadan ne kadar rahatsız olduğunu gösteriyor.
2020’DEN 2021’E BAKMAK: DEMOKRASİ İŞLEMEZSE SANSÜR VE ENGELLEME ARTACAK
Bütün bu denklemde 2021’de bizi pek parlak bir fotoğraf beklemiyor sanırım. Bundan çıkış yolu yok mudur? Ne yapılması gerekiyor?
Tüm bunları birlikte değerlendirdiğimizde 2021’in 2020’den daha kötü bir yıl olacağını öngörüyorum. İnternet sansürleri, muhalif ve Kürt haber sitelerine topyekün erişim engelleme uygulamaları, haber sitelerine erişimin engellenmesi ve içerik çıkartma uygulamaları devam edecek ve artacak. Sosyal medya platformlarının da 2021 içinde kullanılmaz hale gelme ihtimali yüksek gözüküyor. İfade ve basın özgürlüğü ağır baskı altında kalmaya devam edecek. Çözüm büyük resimde saklıdır ve ancak demokratikleşme ile sağlanacaktır. Aksi düşünülemez.
Evrensel'i Takip Et