Derdi veren DEVA’sını verir mi?
AKP'nin eski Ekonomi Bakanı Ali Babacan’ın başında bulunduğu DEVA Partisi, ilk olağan kongresini gerçekleştirdi. Tek adayın olduğu kongrede Babacan konuşmasını ekonomi üzerine kurdu.
Fotoğraf: Evrensel
Birkan BULUT
Ankara
AKP’nin eski Ekonomi Bakanı Ali Babacan’ın başında bulunduğu Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA), seçimlere girme yeterliliğini kazanmak için 43 ilde yapılan kongreleri tamamlayarak ilk olağan kongresini Atatürk Spor Salonu’nda gerçekleştirdi. Sadece delegeler ve parti yöneticilerinin katılımıyla gerçekleşen kongrenin sloganı “Türkiye’nin DEVA’sı hazır” oldu. Genel Başkan Ali Babacan’ın tek aday olduğu kongrede, 600 delege, 50 kişilik Genel Merkez Yönetim Kurulu (GMYK) ve Genel Merkez Disiplin Kurulu üyelerini belirleyecek.
Salona eşi Zeynep Babacan ile giren DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, salonu selamladı. Ali Babacan konuşmasına başladığında kızkardeşi ile ilgili sözleri sırasında gözleri doldu. Kızkardeşinin başörtüsü nedeniyle ODTÜ'de 3 defa uzaklaştırma cezası aldığını anlatırken gözleri dolan Babacan, partililer tarafından ayakta alkışladı. Babacan, siyasete girmesini bütün bunlara isyan olarak nitelendirdi.
Beklendiği gibi Babacan konuşmasını ekonomi üzerine kurdu. Bakan olarak görev aldığı yıllarda Türkiye’nin başarılı bir süreç yaşadığını savunan Babacan, o dönem kasayı dövizle doldurduklarını, Türkiye’ye yatırım yapıldığını ve başörtüsü sorununu ortadan kaldırdıklarını söyledi. Ancak kötü yönetimin ülkeyi fakirleştirdiğini ifade eden Babacan, Merkez Bankası’nda döviz kalmadığını, esnafın günlerce siftah yapamaz hale geldiğini, Hazine'nin borcunun son iki yılda ikiye katlandığını, ülkenin kurumlarına olan güvenin yerle bir olduğunu söyledi. Babacan ekonomideki en büyük sorunu “güven ve kredibilite” sorunu olarak nitelendirdi.
Demokrasi konusunda ise Babacan, medyanın her gün daha fazla susturulduğunu, Olay TV örneğinde olduğu gibi 3 haftada baskı karşısında kapandığını dile getirdi. Derneklere kayyum atanmasının önünü açacak teklifi eleştiren Babacan, “Belediyelere tek tek kayyum atıyorlar, derneklere de kayyum atamanın önünü açıyorlar. Utanmasalar siyasi partilere de kayyum atamaya kalkacaklar” dedi.
Ülkenin en önemli demokrasi sorunlarından biri olan Kürt sorununda ise Babacan, konunun etrafından dolandı. Farklı etnik ve dini kimliklerin ülkenin zenginliği olduğunu söyleyen Babacan, Diyarbakır’da bir gencin kendisine hakim olmak istediğini ama kimliğinde Diyarbakır yazdığı için olamayacağını anlattığını aktardı.
Gençlere hitap etmek için rap şarkı gibi çeşitli simgeler kullanan Babacan, “Gençlik geleceğimiz değil bugünümüz” dedi. Babacan’ın eski bir ekonomi bakanı olarak geçmişe ilişkin söyledikleri ise sadece ekonominin kendi döneminde iyi olduğu ile sınırlı kaldı. Oysa bugünün ekonomisindeki sorunların temelleri olan AKP’den önce başlayan Kemal Derviş’in IMF programını sürdürmesi, Telekom, Tüpraş, Petkim, Tekel gibi birçok özelleştirme, özel istihdam büroları, taşeron istihdam biçiminin yaygınlaştırılması gibi Babacan’ın kaptan köşkünde olduğu neoliberal ekonomi politikaları konusunda herhangi bir söz konuşmasında yer almadı. Babacan’ın geçmişe çok dokunmadan geleceğe yönelik vaatleri, “Derdi veren devasını verir mi?” diye sordurdu.