Asgari ücret ve sonuçları
"Vergi diliminde bir düzenleme yapılmazsa asgari ücret, 6 ayda bir üst vergi dilimine girecek. Ücret dışında bir geliri olmazsa bile 6. aydan itibaren asgari ücret 152 lira düşerek 2673 lira olacak."
Fotoğraf: Evrensel
Aydın TAN
Halil İMREK
Asgari ücret 2021 yılı için brüt 3 bin 577 lira 50 kuruş, net 2 bin 825 lira 90 kuruş olarak belirlendi. Bu rakama Asgari Ücret Tespit Komisyonuna işçi kesimini temsilen katılan Türk-İş şerh koyarken, patronlar gizli memnuniyetini açıkladı. Zira Çalışma Bakanı asgari ücreti açıklarken, patronlara verdikleri eski desteklere ek olarak, 75 lira daha asgari ücret desteği açıkladı.
Sonuçta 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı sekiz bin lira iken işçilere reva görülen yoksulluğun bile yaklaşık üçte biri oranında bir yaşamdır.
Diğer yandan ise hükümet işçilere bir eliyle verdiğini diğer eliyle fazlasıyla geri alıyor ve patronlara yeni destekler olarak dağıtıyor. En başta vergi diliminde uygun bir düzenleme yapılmazsa asgari ücret, 6-7 ayda bir üst vergi dilimine girecek. Ücret dışında bir geliri olmazsa bile 6. aydan itibaren asgari ücret 152 lira düşerek 2673 lira olacak. Bunu altıyla çarptığımızda bir yılda 912 lira daha fazla vergi ödeyecek. Kısacası 2010 yılından itibaren vergi dilimi düzeltmelerini düşük tutarak asgari ücretliyi ikinci vergi dilimine bağladı.
İkinci olarak toplu sözleşmeler ve bireysel sözleşmeler genellikle eylül ayında yapılıyor. Hükümetin grev yasaklamalarıyla toplu sözleşmeler yüksek hakem kuruluna kalmakta ve yüzde 10-15 ile bağıtlanmakta. Asgari ücretin bundan sonra belirlenmesi ücretleri geri çekmekte ve asgari ücreti ortalama ücret haline getirmektedir. Geçen sene 2800 lira alan bir işçi yüzde 10 zamla 3080 lira maaş alacak. Oysa normalde maaşını korumak için bile maaşının 3301 lira olması gerekir. Buna yüzde 10 zam eklendiğinde 3581 liraya yükselmesi gerekir. Kısacası asgari ücretlinin sayısı artacak. Bu basit hesap nispi olarak asgari ücretin üstünde olan bütün ücretliler için geçerlidir. İşverenlerin yıllar önce asgari ücret görüşmelerini 6. aydan 12. aya niçin aldıkları şimdi daha iyi anlaşılmıyor mu?
Bakan, “Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmedik” diyor. Bunun anlamı işçilerin emeğiyle büyüyen pastadan işçiye zırnık verilmemesidir. Ama bir an için bunları unutalım. TÜİK’in enflasyon oranını da doğru kabul edelim. Şu an hesaplamalar kasım ayı verilerine göre yapıldı. Oysa rakam Ocak 2021’de geçerli olacak. Yani baştan iki aylık enflasyon hesap dışı kalmış. Ayrıca karşılanan geçen yılın enflasyonu. Yani 11 ay ücret azalıyor, sonra bir ay düzenleme yapılıyor ve yeniden geriye sayım başlıyor. Oysa TÜİK verilerine en azından hedeflenen enflasyon da eklenmeliydi.
Bir de bağımlılık oranı var ki karşı taraf bunu hiç ağzına almıyor. İşsizlik rakamları neyi gösterir? Her ücretlinin ne kadar işsizi geçindirdiğini gösterir. Bunun da bir veri olarak asgari ücrete eklenmesi zorunludur. Sonuçta bu işsizler, bir işçi ailesinde ve bunlar iş bulamasalar da en azından iş aramak için evden dolmuş parası almak zorundalar. İşsiz olmanın şartı bir hafta içinde işe başlayacak durumda olmaksa, iş bulduklarında çalışabilmeleri için ekmek de yemek zorundalar.
Bu görüşme sonuçları açıklanırken kalıplaşmış bir söz söyleniyor: “Ücret ile istihdam dengesini korumaya çalıştık.” Yani şunu demek istiyorlar. Patron babasının hayrına üçünüzü beşinizi besliyor. Ücret artarsa bu sayı düşebilir. Bu, dünyayı omuzlarında taşıyan işçi sınıfına en büyük hakarettir. Ayrıca patronlar öyle yoğunlaştırılmış bir emek sistem kurmuşlar ki bir işçi çıksa onun yerine bir işçi alınıncaya kadar üretimde aksama yaşanır.
Çözüm ise işçilerin sınıf olma bilinciyle patronların karşısına çıkmasıdır. Bu süreç işçilerde bir ortak kader bilinci oluşturduysa işçilerin kazanımı o olacaktır.