Dosya: 2020'de neler oldu? -2 | Madalyonun bir yüzü saldırılar, diğer yüzü mücadele
Farklı ülkelerdeki 2020 deneyimlerini ve 2021’ye kalanları gençler, işçiler, siyasetçiler ve gazeteciler Evrensel için yazdı… Bugün Danimarka, Tunus, Bolivya, Yunanistan ve Pakistan...

Fotoğraf: Evrensel
İLGİLİ HABERLER

Dosya: 2020'de neler oldu? -1 | En karanlık yıl sona ererken...
Hazırlayan: Evrensel Dış Haberler Servisi
Dorte, sosyal demokrat sınıf iş birliği ve sözde refah devleti politikalarının ülkesi Danimarka’da bir gecede hakların yok edildiğine ve kapitalist gerçeklik konusundan bugün daha ileriden bir farkındalık oluştuğuna vurgu yaparken, Tunus’tan Mortadha, 2020’yi hükümet krizleriyle geçiren ülkedeki birçok kesimin hakları için sokağa çıkmaya devam edeceğine ve sürecin diktatör bin Ali’yi deviren 2010-2011 sürecine benzerliğine dikkat çekiyor. Bolivya’dan Simon, geleneksel burjuvazi ve gericiliğin darbesine hayır diyen Bolivya halkının yeni sınıf uzlaşısı sürecine sokulmak istendiğine, Yunanistan’dan Giannis de ülkede otoriterliğin ve savaş politikalarının derinleştiğine işaret ediyor ve 2021’de Ege’nin iki yakasındaki savaş karşıtlarına büyük görevler düşeceğini hatırlatıyor. Pakistan’tan Parma ise pandemi sürecinin ne için mücadelenin çok önemli olduğunu gösterdiğini belirtiyor: Eşitlik…
DANİMARKA: HAKLAR BİR GECEDE YOK EDİLDİ
Dorte Grenaa | Fotoğraf: Evrensel
Dorte GRENAA*
2020 birçok açıdan hatırlayacağımız farklı bir yıl oldu. Danimarka’da da kovid-19 salgını çeşitli seviyelerde hep ana gündemdi. Sosyal ilişkiler bir anda, sınırlayacağımız ve çekineceğimiz şeyler haline geldi. İnsanların torunlarıyla teması dijital snapchat ile yer değiştirdi. Bu süreçte hükümet ve yöneticiler enfeksiyonun yayılmasının durdurulması sorumluluğunu bireylere yüklemek için çabalarken özellikle gençler ve göçmen işçiler salgının yayılmasının suçluları olarak gösterildi. Bunun yapılmasındaki amaç hükümetin aslında Danimarka sermayesi ve şirketlerinin krizden en iyi biçimde çıkarmakla ilgilendiği gerçeğinin gizlenmek istemesiydi. Eş zamanlı olarak da toplumsal direnişten ve derinleşen siyasi krizden sıyrılmak için emekçi sınıfların ve sıradan halkın bedel ödemesinin amaçlandığı bir kriz politikası ortaya konuldu.
Sosyal demokrat sınıf iş birliği ve sözde “refah” politikalarıyla yetiştiğimiz Danimarka’da, toplumun bu dönemde bir şok terapisine tabi tutulduğunu söyleyebiliriz. Demokratik haklar, yasal güvenceler ve emekçilerin hakları bir gecede yok edilirken alınan kararların hızı nedeniyle birçokları bunun gerçek olduğuna inanmadı. Ancak gerçekti. Bunu “yeni normal” olarak adlandırdılar ve bu slogan altında işverenlerin henüz gizli tuttukları nice saldırılar mevcut. 2021’e girerken bunların tümü de bizimle gelecek.
Neyse ki madalyonun bizleri gelecekle ilgili güçlü ve iyimser kılan bir diğer yüzü de var. Kovid-19 gibi ciddi bir durumun emekçi karşıtı politikaların aracı olarak benimsenmesine yönelik tepkiler ortada. Kapitalizmin sunabileceği ile bizim istediğimiz yaşam ve gelecek arasındaki soğuk ve gülünç çelişki -artık çok daha fazla kişi ve genç insan için- açık seçik ortada durmaktadır. Ve krizin pençelerini kadınların hayatlarının hassas noktalarına uzattığı günümüzde kadınlar arasında bir hareketliliğe de şahitlik ediyoruz.
Devrimci güçlerin ve partilerimizin tüm bu hareketi bir araya getirip kapitalizmin tabutuna son çiviyi çakabilecek gücü kazanmasını dilerim. 2021’de bunu hep birlikte gerçekleştirmek için mücadele vereceğiz. Son olarak geçmişte Türkiye’de tanıma şansı bulduğum tüm dostları ve yoldaşları en iyi dileklerimle selamlarım. Yaşasın enternasyonal dayanışma…
*APK-Danimarka Komünist İşçi Partisi
TUNUS: 2020 ZORLUKLARIN, 2021 UMUTLARIN YILI
Mortadha Labidi | Fotoğraf: Evrensel
Mortadha LABİDİ*
Tunuslular için 2020 her düzeyde tüm zorluklarıyla bir yıldı. Nitekim, 2019 yılının eylül ve ekim aylarında yapılan genel seçimler (milletvekili ve cumhurbaşkanlığı) hükümet kurulması için gerekli çoğunluk sağlanamadığı için birkaç yıldır devam eden krize çözüm getirmemişti.
En baştan bir hükümetin kurulması için beş ay beklemek gerekti, bu da egemen sınıfın parçalanmışlığını göstermektedir. Ancak acil gündemlerle ilgilenmeye başlamadan önce, hükümet koronavirüs pandemisi sürpriziyle karşılaştı ve yeni zorluklar ortaya çıktı.
Pandeminin ekonomik ve sosyal etkileri çoktu: Fabrikaların kapanması, kitlesel işten çıkarmalar, artan işsizlik, artan yoksulluk ve aşırı yoksulluk, kadına yönelik şiddet… Eski meclis tarafından oylanan 2020 bütçesi, nüfusun yeni ihtiyaçlarına yanıt vermedi. Sağlık krizini yönetim biçimi, mevcut sosyal ve bölgesel eşitsizlikleri daha da derinleştirerek yeni zorluklara yol açtı.
2021’de pandemi yönetimiyle bağlantılı yolsuzluk vakaları halkın öfkesini artıracaktır. Pek çok sosyal kesim, özellikle de korunacak araçları olmadan kurdun ağzına atılan sağlıkçılar, tüm bunları protesto etmek için karantina önlemlerine de meydan okuyarak sokaklara çıkıyor.
Protestolar, ayrıca, sosyal yardımların dağıtımına eşlik eden yolsuzluğa, karantina döneminde artan kadına yönelik şiddete, hükümetin pandemi sürecindeki yarım tedbirlerine, şirketleri ve dolayısıyla istihdamı kurtarmak bahanesiyle kapitalistleri kurtaran bu önlemlerin sınıfsal niteliğine, sadece kârlarını düşünen ve hastalık bulaşma riski içindeki işçileri çalıştıran kapitalistlerin açgözlülüğüne, on yıllardır uygulanan ve ülkeyi iflasa sürükleyen ekonomik modelin emperyalizme olan bağımlılığına karşı yapılıyor; dış borcu ödemenin durdurulması ve bu meblağın virüse karşı mücadele ile halkın korunmasına harcanması; büyük servet sahiplerinin vergilendirilerek bunun pardemiyle mücadeleye harcanması isteniyor.
Pek çok kolektif çalışma biçimi gün yüzüne çıktı; ilerici ve devrimci partileri, sendikaları ve sosyal örgütleri, sivil dernekleri -sadece sağlık kriziyle yüzleşmek için değil, içinde bulunulan bu derin krize ve bununla da kalmayarak 2011’den beri ülkede hüküm süren hükümetler tarafından benimsenen halk karşıtı ve antisosyal politikalara karşı- yeniden bir araya getirdi.
Bu nedenle, kış çok sıcak geçecek gözüküyor ve şimdiden kapsayıcılığı ve derinliğiyle 2010-2011 kışını hatırlatan bir mücadelenin taşıyıcısı oldu.Nitekim, son aylarda protestolar istikrarlı bir şekilde ve hiçbir bölgeyi, hiçbir kesimi, hatta bu tür hareketlere karşı bağışıklığı olduğuna inanılan -örneğin bir aydır grevde olan greve devam eden hakimler ve adliye çalışanları gibi- kesimleri dahi dışında bırakmadan büyüyor. Doktorlar birden fazla grev gerçekleştirdiler, bu tür mücadelelere alışkın olan üretim bölgelerindeki işçilerden bahsetmiyoruz bile… Merkezi işçi sendikasının grev planlanması 2021 yılında grev taleplerinin radikalleşeceği ve krizin yükünü işçi sınıfına ve diğer emekçilere yüklemenin mutlak bir reddi içinde mücadele biçimlerinin gelişeceğini ilan ediyor; krizin geçici olmadığı, bunun herhangi bir hükümetin değil ama ortadan kaldırılması gerekli bütün bir sistemin krizi olduğu konusunda keskin bir farkındalık var.
*Tunus Emekçileri Partisi Merkez Yöneticisi
YUNANİSTAN: İKİ YAKANIN SAVAŞ KARŞITLARI İÇİN SORUMLULUK YILI
Giannis Siamantas | Fotoğraf: Evrensel
Giannis SIAMANTAS*
2020, insanlığın her ülkede farklı dışa vurumlara yol açan aynı olay tarafından eş zamanlı olarak sarsıldığı yıllardan biri oldu. Büyük savaşların ve ekonomik çöküntülerin yaşandığı dönemler doğal olarak benzerlikler gösterir. Günümüzde ve çağımızda bunların her ikisi birden insanlığın karşısında duruyor. Bir tarafta virüse karşı verilen asimetrik bir savaş diğer yanda ise şoka giren dünya ekonomisi.
Burjuvazinin emekçi halklara yönelik ortak bir saldırı hayata geçirmek amacıyla fırsat bildiği bir durum söz konusu. Yunanistan’da da Yeni Demokrasi Partisi ve destekçilerinin aşırı sağ hükümetinin yönetim modeli tüm ülkelerdekine benzer biçimde gizli ya da açık diğer burjuva partileriyle benzer amaçları gütmektedir. Metodları basit: Kapitalistlerin korunması için para sağlanması halkın baskı altında tutulması ve ulusal sağlık sistemine aldırış edilmemesi. Yunanistan’da yaşanan süreçte hava yolu şirketi Aegean gibi büyük şirketlere aktarılan yüz milyonlarca avro haricinde yandaş kazanma amacıyla medyaya da milyonlar akıtıldı, hükümete yakın duran figürler parayla ödüllendirilirken devletin dev miktarlarda para harcayacak bir gerekçe bulduğu her durumda olduğu gibi Amerikan ve Fransız “dostlarımıza” Akdeniz halklarının daha fazla kanını dökecek silah siparişleri verildi; emeğin ve halkın çıkarları için mücadele edenlerin kanının dökülmesi için polis fonlandı. Aslında öteki ülkelerden çok farklı olmayan bu uygulama aynı zamanda diktatörlük benzeri pratiklerin bir örneğidir.
İşçi sınıfına yönelik diğer spesifik saldırı örnekleri ise yasal değişikliklerle 8 saatlik iş gününün maaş artışı olmaksızın geçersiz hale getirilmesi, işten çıkarma uygulamaları ile grev ve sendikalaşma hakkına yönelik gasplardır. Bir başka yasayla da halkın temel konut hakkının elinden alınabilmesinin yolunu açılmakta, kovid-19’a karşı ulusal birlik aldatmacasıyla parlamenter totalitarizm daha da derinleştirilmektedir. Kamusal tüm toplantılar ve birçok eylem yasaklanırken yeni ölümcül kolluk güçleri oluşturulmakta sınırsız yetkiyle donatılmakta ve yine bir yasayla protesto hakkı yasaklanırken eylemcilere karşı devlet komploloları tertip edilmektedir. 2020 yılında devlet terörü ve baskı yeni bir şekle bürünmüştür.
Her komşuluğun kendi tarihi vardır, bizlerinki gibi. Yunan ve Türk hükümetlerinin Doğu Ege’de jeopolitik pozisyonları ve hidrokarbonların paylaşımı için giriştikleri kıyasıya mücadele askeri çatışmaların provalarının yaşanmasına ve bölgede milliyetçi histeri ikliminin oluşmasına neden olmuştur. Mülteciler her iki hükümet tarafından araç haline getirilmiş Evros’da gerginliğe, Lesvos (Midilli) mülteci kampı cehenneminde ise yangına neden olmuştur. 2021 yılında Ege Denizi’nin her iki yakasındaki savaş karşıtlarının, bölgede askeri çatışmaya neden olabilecek her türlü düşünceye karşı mücadele etme ve halklarımız, uluslarımız arasında dayanışmayı yüreklendirme yükümlülüğü bulunmaktadır.
2020 yılındaki önemli bir olgu da Yunan Neonazi partisi Altın Şafak’ın mahkum edilmesi ve birçok üyesinin cezaevine konulmasıydı. Bu mahkeme kararı Yunanistan’da son yıllardaki antifaşist mücadelelerin bir sonucu olarak gelmiştir.
Bu yıl siyasi hareketimiz otuzuncu yaşına basacak. İşçi sınıfı mücadelesine, devrimci teorinin gelişimine ve sadece Yunanistan’da değil uluslararası planda komünist kurtuluş mücadelesini önüne koyan komünist güçlerin yeniden örgütlenmesine katkı sunmaya devam etme niyetindeyiz.
2021 yılında kovid-19 dönemi üzerinde yükselecek mali kriz dünya çapında bir kez daha işçi sınıfını vuracaktır. Önümüzdeki zorluklar hiçbir türden gevşemeye izin vermemektedir. Görevimiz saldırıları mücadeleci, antikapitalist biçimde devrimci ve komünist yönde geri çevirmektir.
*Yeni Sol Akım (NAR)
BOLİVYA: DARBE SONRASI YENİ SINIF UZLAŞISI
Simón ARANCIBIA*
Kasım 2019’daki faşist darbeden sonra Bolivya’da kurulan fiili rejim, halk mücadelelerini şiddetli bir şekilde bastırmanın yanı sıra açık bir neoliberal gündem yürüttü. İktidarda oldukları aylarda oligarşi, dış borcu derinleştirdi, kamu girişimlerini sabote etti ve açıkça bankalara ve toprak sahiplerine fayda sağladı.
Kovid-19 salgını, ülkenin askeri kontrolünü artırmak ve siyasi aktivistlere zulmetmek için bir bahane oldu. Hükümet okulları kapattı ve özel okullar sanal sınıflarla devam ederken 3 milyondan fazla çocuğun bu temel insan hakkına kamu sisteminden erişimini engelledi, bu da ücretsiz halk eğitiminin savunulduğu ulusal çapta önemli bir protestoya neden oldu.
Salgın kisvesi altında rejim, ulusal seçimleri de iki kez erteledi, ağustos ayındaki ikinci erteleme Bolivya İşçi Merkezi (Central Obrera Boliviana) ve Köylü Örgütlerinin Birlik Paktı liderliğinde ülkenin her yerinde yollara barikat kurulması, yürüyüşler ve eylemlerle büyük bir ulusal protestoya yol açtı. Ağustos ayındaki protestolar sendika bürokrasilerinin sınırlarını ve seçim taleplerini aştı ve Añez rejiminin istifası çağrısına dönüştü.
Bürokratlar ve MAS (İstifa ettirilen Evo Morales’in partisi) milletvekilleri rejimle bir kez daha müzakere yolunu seçerken, harekete geçen kitleler bağımsız pozisyonlar almaya başladı. Eylemler süresince rejim, protestolara saldırmak ve şiddeti kışkırtmak için paramiliter gruplar göndermişti. Nihayet ekim ayında yapılan seçimlerde ise rejim Arjantin, Şili ve diğer ülkelerdeki binlerce Bolivyalı göçmeni oy kullanma haklarından mahrum etti, “hızlı sayım” sistemini askıya aldı, seçim malzemelerinin taşınmasını polis ve asker kontrolüne geçirdi. Bu girişimlere rağmen Bolivya halkının büyük çoğunluğu, seçimleri, oligark neoliberal projeyi ve darbeyi reddetmenin bir yolu olarak kullandı.
MAS’ın devlet başkanı adayı olan Luis Arce Catacora’ya verilen yüzde 55’ten fazla oyun büyük çoğunluğu, adaya güven oyu veya Evo Morales’e destek değil, son 14 yılda sağlanan asgari koşulları savunmak için, gerici ilerleyişe ve açıkça emperyalizm yanlısı adaylara karşı oy olarak verildi.
Zafer ilan edildikten sonra, askeri kışlaların önünde protestolar örgütleyen gericilik,
yeni hükümetten kaçınmak için askeri müdahale talep etti, bu da silahlı kuvvetlerin ülkenin siyasi arenasında yeniden güç ve nüfuz kazandığına işaret ediyor. İç çelişkilerle dolu yeni hükümet; örgütlü emekçi halkın gücüne dayanmak yerine oligarşinin temsilcileriyle müzakerelere başladı, tıpkı Morales’in yaptığı gibi, sömürücülerle ve sömürülenlerin çıkarlarını dengelemeye çalışıyor. Uzlaşmadan bahsediyorlar, bu, 2019’da Sacaba ve Senkata kentlerinde (Darbe karşıtı protestolara asker-polis saldırısıyla meydana gelen) katliamlarda ölenlere, yüzlerce siyasi tutukluya, binlerce yaralıya veya pandemi sırasında işsiz kalan birçok işçiye adalet sağlamıyor.
Önümüzdeki yıl derin bir ekonomik krizin, faşist tepkinin gizlendiği ve bir uzlaşma hükümeti yürütüldüğü süreçte yeni mücadeleler getirecek. Bolivya’nın emekçi halkları için bağımsız, devrimci bir alternatif oluşturmaya devam etme çağrısında bulunuyoruz, emperyalizmi ve onların uşaklarını yenmenin tek yolu budur.
*Devrimci Komünist Parti (PCR)
PAKİSTAN: PANDEMİ EŞİTLİĞİN ÖNEMİNİ GÖSTERDİ
Parma Abbas | Fotoğraf: Evrensel
Parma ABBAS*
Karaçi, Pakistan’dan 20 yaşında bir lisans öğrencisiyim. Bir “üçüncü dünya ülkesi” olarak Pakistan, mücadele ettiğimiz pandemi nedeniyle çok acı çekti. Pakistan için 2020 yılını tek kelimeyle özetleyecek olursak, bu “yıkım” olurdu. Şu anda Pakistan ikinci dalgayla uğraşıyor ya da baş etmeye çalışıyor.
Şimdiye kadar yaklaşık 426 bin kayıtlı koronavirüs vakası görüldü, 8 bin 500 kişi hayatını kaybetti, yüzlercesi koronavirüs salgınının yan etkileri nedeniyle yaşamını yitirdi. Bu yan etkiler arasında kapanma nedeniyle yaşanan işsizlik; ürün talebinin veya kârı maksimize eden ve hissedarları memnun eden davranışların eksikliği nedeniyle maaş kesintileri veya durgunlaşmaya devam eden bir ekonomide ayakta kalamamak sayılabilir.
Bunun yanı sıra Pakistan’ın bazı önemli şehirlerinde büyük bir sel felaketi yaşandı ve Sindh eyaletinin büyük çoğunluğu şiddetli yağmurlar nedeniyle zarar gördü. Sel suları, içinde yaşayanlarla birlikte bütün evleri aldı götürdü.
2021, benzer şekilde, daha iyi bir geleceğe dair hiçbir emare göstermiyor. Bunun iki ana nedeni var. Birincisi, dünyanın hemen hemen tüm bölgelerinde ölümcül olduğu kanıtlanan ve Pakistan’da yeni başlayan virüsün ikinci dalgası. Bu dalga aynı zamanda, yaklaşan ekonomik kriz nedeniyle, günlük yevmiye ile çalışanların daha fazla zarar görmesine neden olacak bir kapanmayı de beraberinde getirdi.
İkinci neden ekonomik gerilemedir. Küresel ekonomi ve Pakistan ekonomisi benzer şekilde bir çöküşle karşı karşıya, bu da kazanmanın zorlaştığı anlamına gelir ve tahminler geri dönmenin uzun zaman alacağını göstermektedir.
Bunu aklımızda tutarak, 2021’i kendimiz ve çevremizdekiler için daha iyi bir yıl haline getirmenin tek yolu olarak, toplumumuzu daha eşitlikçi ve herkesin korunduğu bir yer haline getirmeye çalışmalıyız. Bu, daha büyük iyilik için bir araya gelmeyi ve herkesin eşit kabul edildiği daha güvenli ve sağlıklı bir toplum için çalışmayı gerektirir. Çünkü bu pandeminin bize öğrettiği bir şey varsa, talihsizlikler ve hastalıklar söz konusu olduğunda eşitsek, zenginlik ve servet söz konusu olduğunda da eşit olmamız gerektiğidir.
Her şeye rağmen herkese mutlu yıllar diliyorum!
*Öğrenci
Evrensel'i Takip Et