01 Ocak 2021 23:06

Berk Esen: Hükümet iç siyasete paralel olarak Libya’da gerilimli politika izleyecek

Libya'daki gelişmeleri değerlendiren Siyaset Bilimci Dr. Berk Esen, hükümetin iç siyasetteki gelişmelere paralel olarak dış politikada da gerilim siyaseti izleyeceğini söyledi.

Trablus şehri | Fotoğraf: Ziad Fhema/Flickr (CC BY 2.0)

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul

Libya, bu yıl da gündemin önemli konuları arasında yer alacak. Taraflar arasında kalıcı ateşkes sağlanırken, Libya’da görev yapan Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı askerlerin görev süreleri uzatıldı. Tezkerenin kabul edilmesinin Libya’da gerilimi artırdığını belirten Siyaset Bilimci Dr. Berk Esen, hükümetin iç siyasetteki gelişmelere paralel olarak dış politikada da gerilim siyaseti izlediğini ifade etti. Esen, “Türkiye, askeri güçlerini farklı ülkelerde konuşlandırma politikasını devam ettirecektir” ifadelerini kullandı. Libya’daki ateşkes anlaşmasına rağmen hükümetin askeri gücü ilk etapta sahada tutarak masada pazarlık şansını devam ettirmek istediğini söyleyen Esen, aynı zamanda ABD ve AB’ye de mesaj verilmek istendiğini ifade etti.

"TEZKERE LİBYA’DA GERİLİMİ TEKRAR ARTIRDI"

Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Berk Esen, Libya’daki savaşı ve Türkiye’nin bu savaştaki pozisyonunu Evrensel'e değerlendirdi.

Geçen yıl 23 Ekim’de taraflar arasında Cenevre'de ateşkes anlaşmasının imzalandığını hatırlan Esen, şunları söyledi:

"Bu anlaşma kapsamında 23 Ocak’ta, yani anlaşmadan üç ay sonra, Libya’daki bütün yabancı güçlerin ülkeyi terk edeceği öngörüldü. Bu kapsamda iç savaşın bir tarafına destek vermek için orada askeri güç bulunduran Türkiye’nin de güçlerini bölgeden çekmesi gerekiyor. Fakat tabii bir süre önce Meclisin 18 ay süreliğine Türkiye’nin Libya’da asker bulundurmasını öngören bir tezkereyi geçirmiş olması, Libya’da gerilimi tekrar artırdı. Çünkü Türkiye sonuçta bu ateşkese destek verdiğini açıklamıştı. Dolayısıyla ateşkesin öngördüğü geri çekilme politikasını desteklediği varsayılıyordu. Fakat Meclisten geçen son tezkere Türk askerin bölgede 18 ay daha görev yapmasını öngörüyor. Bu gelişme açıkçası bölgedeki tansiyonu biraz daha yükseltti. Zaten birkaç gün önce Hafter, Türkiye’ye yönelik çok sert açıklamalar yaptı. Buna Mili ve Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın aynı sertlikte cevap veren açıklaması geldi. Dolayısıyla biraz o bölgede Türkiye, kendisini sıcak sularda bulmuş durumda. 23 Ocak tarihi geldiği zaman, Türkiye’nin bölgede nasıl bir politika izleyeceği merak konusu oldu. Eğer çatışmanın diğer tarafları da özellikle Türkiye gibi çatışmaya dışarından destek vermiş ülkeler askerlerini çeker ve Türkiye bölgedeki tek yabancı güç olarak kalırsa bu Türkiye’ye çok ciddi bir diplomatik krizin içine sokacaktır. Diğer ülkeler çekilmezse büyük bir ihtimalle böyle bir sorun yaşanmayacak. Bu seferde ateşkes çökecek."

"ABD VE AB’YE MESAJ VERMEK İSTİYOR"

Türkiye’nin pozisyonu iki şekilde yorumlayan Esen, şunları söyledi:

“Türkiye uzun süredir, iç siyasetteki gelişmelere paralel olarak dış politikada da biraz kriz siyaseti güdüyor. Ve gerilimi azaltmaktan ziyade gerilimi yükseltecek bir şekilde, Türkiye’nin askeri güçlerini farklı ülkelerde konuşlanma politikasını devam ettirecektir. Libya’da ateşkesi destek verse de Türkiye hükümeti, oradan asker çekmeyi ilk etapta çok istemeyecektir. Çünkü Suriye’de de şimdi Dağlık Karabağ’da da bizim gördüğümüz ateşkes olduktan sonra Türkiye sahada kazandığı ya da kazandığını düşündüğünü bazı avantajları kaybediyor. Dolayısıyla bir şekilde masada pazarlık şansını devam ettirmek için bölgede asker tutmak istiyor. Özellikle ABD’ye aynı zamanda Avrupa Birliğine mesaj vermek. Joe Biden, ocak ayının sonunda ABD Başkanı olacak. Biden yönetiminin dış politika takımının Erdoğan yönetimine çok sıcak bakmadığı biliniyor. Birçok konuda çok sıkı ve sert müzakerelerin geçeceğini bekliyorum ABD ile Türkiye arasında. O müzakereler içinde büyük ihtimalle elinde koz olarak tutabileceği bir Libya kartını bulundurmak istiyor. Bu aynı zamanda Avrupa Birliği'ne olan ilişkileri de etkileyecek bir konu. Dolasıyla Erdoğan kartlarını hemen masaya koymak istemiyor. Bu gelişmeler sonunda birkaç gün önce Türk ve Rusya dışişleri bakanları bir toplantı bir araya geldi. Büyük ihtimalle Libya’da konuşuldu. Türkiye’nin bu kriz siyasetini bölgede çokta da devam ettiremeyeceğini düşünüyorum. Özellikle Rusya’dan baskı gelirse, büyük ihtimalle, en azından bir miktar askeri gücü bölgeden ayrılacaktır.”

NE OLMUŞTU?

Hafter'e bağlı birlikler ve Trablus'taki Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) geçen yıl 23 Ekim'de Cenevre'de Birleşmiş Milletler gözetiminde yürütülen müzakereler sonucunda kalıcı ateşkeste uzlaştı. Ateşkesin ardından taraflar, 9-13 Kasım tarihleri arasında Tunus'ta bir araya geldi. Seçimin 24 Aralık 2021'de yapılması kararlaştırılırken, seçime ülkeyi götürecek geçiş hükümeti ya da seçim komitesi üzerinde anlaşma sağlanamadı.

Muammer Kaddafi'nin 2011’de devrilmesinin ardından kaosa sürüklenen Libya’da iç savaş yaşandı. Libya'da çatışmalar nedeniyle sayısı tam olarak bilinmese binlerce insan hayatını kaybederken, iç savaşla birlikte başlayan çatışmalar nedeniyle on binlerce insan yerlerinden göç etmek zorunda kaldı.

Libya, 2014 seçimlerinin ardından Halife Hafter'e bağlı birlikler ve Trablus'taki Ulusal Mutabakat Hükümeti ordusu arasında ikiye bölündü.

ÖNCEKİ HABER

“I sold my wedding ring so we wouldn’t go hungry”

SONRAKİ HABER

Kamu Denetçiliği Kurumuna 7 yılda 80 bin, 10 ayda 87 bin şikayet var!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa