01 Ocak 2021 22:56

Mektup: Basın özgürlüğü diye bir şey var ama...

Kocaeli Üniversitesi Gazetecilik Bölümünde okuyan bir öğrenci, Evrensel'e gönderdiği mektubunda Türkiye'deki basın özgürlüğüne dair gözlemlerini aktardı.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Kocaeli Üniversitesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi

Merhaba Evrensel gazetesi okurları. Basının AKP döneminde geldiği nokta ve Olay TV'nin kapanmasından sonra bir gazetecilik öğrencisi olarak görüşlerimi Evrensel aracılığıyla sizlerle paylaşmak istedim.

Ben Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesinde okuyan, geleceğin gazetecisi veya basın mensubu bir öğrenciyim. Öncelikle Türkiye'de ifade özgürlüğü kavramının geldiği noktadan bahsetmek isterim. Türkiye'de ne basında ne sosyal medyada ne de herhangi bir platformda ifade özgürlüğü olduğunu düşünmüyorum. İnsanlar siyasilerden bahsederken “başıma bir şey gelir”, “tutuklanırım” korkusu ile en ufak eleştiri bile sunamaz hale geldi. Çünkü karşıt olanların ceza aldığını görüyoruz, özetleyecek olursak ifade özgürlüğü konusunda sözde özgür bir ülkeyiz lakin dilimize zincir vurulmuş.

KUYRUĞA BASMADIĞIN SÜRECE…

İfade özgürlüğü ile basın özgürlüğü birbirinden bağımsız başlıklar değil, her iki de birbiriyle iç içe geçmiş durumda. Biraz da basın özgürlüğü noktasına değinelim. En ufak eleştiri sunan, karşı cepheden bakanın siyasal iktidar tarafından cezalandırıldığı bir ülkede basının özgür olması da mümkün olmaz elbette. Halkın haber alma özgürlüğünü savunan, olaylara iktidarın perspektifinden bakmayan gazetecilerin cezaevlerine gönderildiği, nasıl ötekileştirildiğini gördükçe bir gazeteci adayı olarak “Bu işi gerçekten yapabilir miyim?​” diye kendimi sorguluyorum. Basın özgürlüğü diye bir şey var evet ama birilerinin kuyruğuna basmadığın sürece...

Son olarak Yol TV muhabirinin Sağlık Bakanı'na soru sormasına izin verilmemesi, bulunduğu WhatsApptan grubundan çıkartılması dahi dediklerimi doğrular nitelikte. İzlediğimiz, okuduğumuz haberlerin çoğu siyasal iktidarın istekleri doğrultusunda yazılıyor. Kendi istekleri dışında bir şey yazacağını bildikleri için Yol TV muhabirinin soru sorması engellenmiş. Bize gerek kalmadan kendileri somut olarak basın özgürlüğünün geldiği noktayı gösteriyor...

GAZETECİLER HALKTAN YANA TAVIR ALACAKTIR

Olay TV’nin kapanması ise yazının toplamındaki ifade ve basın özgürlüğü kavramlarının iktidar tarafından tahammül edilemeyecek bir olgu olarak karşımızda durduğunu bütün çıplaklığıyla gözler önüne sermiştir. Baskı gördüğü için kapandığını söylemişti kanal sahibi, aslında bu bile basının en ufak darbeye bile direnemeyecek kadar zayıfladığını gösteriyor bana. Yayın hayatına başlayalı 26 gün olmuşken kapanan bu kanal aynı zamanda Türkiye basının ve demokrasinin geldiği noktayı da tescilliyor.

Basın ve medya padişahlardan beri susturulmaya çalışılsa da hep kendine bir çıkış yolu bulmuştur ve gerçekleri yazmaya devam etmiştir. Bugün de tarihsel misyonunu yerine getirip baskılara ve tehditlere rağmen doğrudan, gerçeklikten ve halktan yana tavır alacaktır.

DEMOKLES’İN KIILICI GİBİ…

Siyasal iktidarın havuz medyasına dahil olmayan kanallara karşı RTÜK'ün uyguladığı baskı yöntemi ise bir "Demokles kılıcı" gibi basının üzerinde sallanmakta. Türkiye’nin en büyük üçüncü partisinin grup toplantısını canlı olarak göstermek bence bardağı taşıran son olay oldu. İktidar kendi politikası dışında var olmaya çalışan basın ve yayını hem siyasi olarak hem ekonomik olarak bir kuşatmaya almış durumda. Bunun sonucu olarak Türkiye basın özgürlüğü konusunda 180 ülke arasında 154. sırada bulunuyor. Olay TV'nin kapatılması ile basın özgürlüğü noktasında daha da geri gideceğiz, iktidar şu an ki sıralamamızı yeterince demokratik görüyor demek ki.

ÖNCEKİ HABER

Gelecek Partisi Adana İl Başkanı ve 2 kardeşi gasp iddiasıyla tutuklandı

SONRAKİ HABER

TFF Başkanı Nihat Özdemir: Marttan sonra seyircili maçlara geçebiliriz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa