02 Ocak 2021 23:10

VAR’la adalet neden gelmedi?

Mithat Fabian Sözmen; endüstriyel futbol bağlamında VAR sistemini ve hakem kararlarını Evrensel Pazar'da değerlendirdi.

Fotoğraf: Carlos Figueroa/Wikimeda Commons (CC BY-4.0)

Paylaş

Futbol endüstrisi her geçen yıl ticari hacmini, etki alanını güçlendiriyor. Futbol tarihinin ilk gününden itibaren “büyük takımlar” (tekeller) üreten bu denklemin iki basit sonucu var: Eşitsizlik ve adaletsizlik. Bu dengesizlik, futbola az çok adalet hissi veren öngörülemezliğin de mümkün olduğunca önüne geçmeyi hedeflediği için tekeller büyüdükçe etkisini daha fazla hissettiriyor.

FUTBOLUN ADALET KRİZİ

VAR, futbolda kaybolan adalet hissini canlandırma bir başka deyişle adalet illüzyonu yaratma yönünde endüstrinin son dönemdeki en iddialı hamlesi oldu. Bu hamlenin teknolojik determinist bir hüsnükuruntuyla futbolun içindeki şaibeleri ortadan kaldıracağı, hataları en aza indireceği, hakemlerin işini kolaylaştıracağı, saha içine saha dışından sızan itirazları zayıflatacağı söylendi. Aradan geçen iki buçuk yılda vaziyetin pek de öyle olmadığı görülüyor.

Aralık ayı başında Liverpool Teknik Direktörü Jürgen Klopp, VAR hakkındaki görüşünün değiştiğini, sistemin futbola katkı sağladığı konusunda şüpheli olduğunu söyledi. Ülkemizde ise hakem, siyaset, federasyon, şaibe, şike vs. tartışmalarının azalmak bir yana arttığına tanıklık ediyoruz. Üstelik itiraz biçimleri de bu teknolojik olanağa paralel çeşitlendi, geçen hafta bir futbolcu tribünden kendisine ulaştırılan telefonla hakemin üzerine yürürken kırmızı kart gördü!

İki yıl önce Yeni e dergisine yazdığım yazının başlığı “VAR futbolda adalet talebini karşılar mı?​” idi ve yanıt olumsuzdu. Yazı nihayetinde “…Kazanmak için her yol -halen- mübahsa o yol ya bulunur ya da yapılır!”, “…Spor ne kadar ticarileşirse ‘rekabet’ adı altında hilenin (şike, doping vs.), düşmanlığın (kulüpçülük, milliyetçilik, cinsiyetçilik vs.) ve mızıkçılığın her türlüsünün yaygınlaşarak yoluna devam edeceği kesindir,” çıkarımlarına varıyordu.

TALEBİMİZ ADALET Mİ AYRICALIK MI?

İki yılın ardından ülkemiz için öncelikle “futbolda adalet talebi” olup olmadığını sorgulamak gerek. Aradığımız şey adalet mi yoksa neticesinde tuttuğumuz takımın kazandığı bir rekabet mi? Her maç akşamı kulüplerin, amigo gazetecilerin ve taraftarların sosyal medya performanslarından gördüğüm kadarıyla ikincisi.

VAR’ın önüne geçemediği, hatta absürtleştirdiği hakem hataları/takdirleri (Örneğin kağıt üstünde doğru, saha içinin gerçeklerine göreyse yanlış olan uyduruk penaltılar) her akşam başka bir camianın malzemesi olabiliyor. Her akşam belli şer güçler o camiaya karşı birleşebiliyor. Birkaç hafta önce Kayserispor Basın Sözcüsü Mustafa Tokgöz’den öğrendiğimize göre birileri bir yerde “Kayserispor’un düşürülmesi” kararı almıştı!

Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor aleyhine ya da lehine bir hakem / VAR hatası yaşandığında, Twitter TT’sine “derin” bir komplo senaryosu düşmesi sadece birkaç dakika sürüyor.

İşin diğer boyutu ise evrensel. “Futbolda adalet” tuhaf şey, ne sadece kurallara uygunlukla ilgili ne de iyi oyunla. Bazen elle atılmış bir Maradona golü, bazen “ender gelişen Osasuna atakları”ndan çıkarılan hasbelkader bir gol hakkaniyet duygumuzu “meşru bir gol”den daha fazla tatmin edebilir. Hiçbir şart eşit değilken adalet de kağıt üzerinde belirlenmiş prensiplerin ötesinde bir şeylerle sağlanabilir çünkü. “En iyi”yi belirleyen büyük oranda ekonomik güçse senaryoyu değiştirecek öngörülemezliklere ihtiyaç duyarız. O yolun taşları “Tanrı’nın eli”yle, Macer’in topuğuyla ya da “Çanakkale geçilmez”le döşenmiş olabilir. Kaybeden takımın futbolcusunun ağzından çıkan “Futbolun adaleti yok” serzenişi -o futbolcunun iddiasının aksine- pratikte değil ama teoride her zaman haklıdır ve bunu video asistan hakemlerin kralı gelse değiştiremez.

ÖNCEKİ HABER

Adaletin bu mu futbol?

SONRAKİ HABER

Futbolda adalet eski bir yalan, Havva ile Adem’den kalan...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa