İngiliz mahkemesi, ABD'nin Julian Assange’ın iadesi talebini reddetti
İngiliz mahkemesi, WikiLeaks'in kurucusu Julian Assange'ın ABD'ye iadesi talebini reddetti.
Fotoğraf: David G Silvers/Ekvador Başbakanlığı
İngiltere'nin başkenti Londra'da 7 yıldır yaşadığı Ekvador Büyükelçiliğinde geçen sene nisan ayında gözaltına alınıp tutuklanan WikiLeaks'in kurucusu Julian Assange'ın iadesine ilişkin davada karar duruşması görüldü. İngiliz mahkemesi, WikiLeaks'in kurucusu Julian Assange'ın ABD'ye iadesi talebini reddetti.
Old Bailey Mahkemesinde görülen duruşmada Hakim Vanessa Baraitser, Assange'ın intihar riskinin yüksek olduğunu ve ABD hapishanesinde özel idari önlemlere tabi tutulacağını kaydettti. Hakim, özellikle de istihbarat topluluğunun kendisine düşman olması nedeniyle, "gerçek bir risk altında" olduğunu belirtti.
Öte yandan ABD tarafının tarif ettiği prosedürlerin Assange'ın süper güvenlikli bir Amerikan hapishanesinde intihar etmenin bir yolunu bulmasını engellemeyeceğini vurgulayan Baraitser, Assange'ın akıl sağlığı nedeniyle iadesinin yanlış olacağını vurgulayarak, ABD'nin talebini reddettiğini duyurdu. Kararın duyulmasının ardından mahkeme önündeki Assange'ın destekçileri sevinç gösterisinde bulundu.
Yeni ABD yönetiminin Washington'ın aleyhine çıkan karara itiraz etmesi bekleniyor. Avukatlarının ise Assange'ın kefaletle serbest bırakılması için başvuru yapacağı açıklandı.
Washington'ın "ABD tarihindeki en büyük gizli bilgi sızdırmalarından birinde rol almak" ve "casusluk"la suçladığı WikiLeaks kurucusunun iade edilmesi durumunda 175 yıla kadar hapis cezası alabileceği belirtiliyordu.
AF ÖRGÜTÜ: MEMNUNİYET VERİCİ
Davayı ilk günden beri takip eden Uluslararası Af Örgütü adına Avrupa Bölgesel Direktörü Nils Muižnieks bir açıklama yayımladı. Açıklamada karardan duyulan memnuniyet dile getirilirken, “Bu süreç, ABD’nin sorumlu, Birleşik Krallık’ın ise suç ortağı olduğu vahim bir emsal oluşturmuştur” ifadeleri kullanıldı. Muižnieks, “Julian Assange’ın ABD’ye gönderilmeyecek olmasından ve Assange’ın sağlık sorunları nedeniyle ABD’nin cezaevi sisteminde kötü muameleye maruz kalabileceği gerçeğinin mahkemece kabul edilmiş olmasından memnuniyet duyuyoruz. Ancak Assange, en başından suçlanmamalıydı. Suçlamalar siyasi güdümlüydü ve Birleşik Krallık hükümeti, ABD’nin amansızca Assange’ın peşine düşmesine bu denli istekli biçimde yardım etmemeliydi” dedi
Muižnieks, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Doğru olan ve Assange’ı iade edilmekten kurtaran bu karar, Birleşik Krallık’ın ABD’nin isteğiyle siyasi güdümlü bir süreci yürütmüş ve basın özgürlüğü ile ifade özgürlüğünü yargılamış olmasını telafi etmiyor. Bu süreç, ABD’nin sorumlu, Birleşik Krallık’ın ise suç ortağı olduğu vahim bir emsal oluşturmuştur.”
DAVA SÜRECİ
Avustralya vatandaşı Gazeteci Julian Assange’nin başını çektiği Wikileaks, 2009 yılında ABD’nin istihbarat kaynaklarına ait olduğu belirtilen 1,2 milyon gizli belgeyi yayınlamaya başladığında dünya genelinde büyük bir yankı yarattı. Birçok ülkede sayılı medya organlarında aynı anda yayınlanan belgelerin etkisi sarsıcı oldu. Belgeler arasında ABD’nin Irak ve Afganistan işgalleri sırasında işlediği insanlığa karşı suçları dikkat çekti.
Hakkında İsveç ve ABD mahkemelerinde açılan davalardan ötürü dönemin Ekvador Devlet Başkanı Rafael Correra tarafından Assange’ye iltica hakkı tanındı. Bunun üzerine Ekvador’un İngiltere’deki büyükelçiliğine sığınan Assange, yedi yıl boyunca elçilik binasındaki bir odada yaşamak zorunda kaldı. Ancak Ekvador’da yapılan seçimlerde Correra’nın yerine Lenin Moreno’nun devlet başkanlığına seçilmesiyle politika değişikliğine gidildi. ABD ile yapılan pazarlıkların ardından 11 Nisan 2019’da elçilikten çıkarılarak İngiltere polisine teslim edilen Assange, ABD’nin suçlamaları ve iade talebi nedeniyle Londra’daki bir cezaevinde tutuluyor. (DIŞ HABERLER)