“Çay kaşığıyla verip kepçe kepçe alıyorlar”
“Türkiye vergilerle dönen bir ülke, işçi üzerinde devlet desteğinden çok devlet üzerinde işçi desteği var.”
Bilge AS
Kocaeli
Ekonomik krizin derinden sarstığı, okurken çalışarak kira, kredi kartı borçları ve faturalarla cebelleşen işçi gençler olarak asgari ücret zammı üzerine tartıştık. Ailesi ile yaşayandan öğrenci evinde kalan arkadaşlarımıza kadar herkesin derin bir ekonomik, bunun yanında ise psikolojik sıkıntıda olduğunu gördük. 2825 lira olarak belirlenen asgari ücret tutarına Ozan, “Şu an ki durum için hiç iç açıcı değil bu miktar. İnsanlarının temel ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde bile değil çünkü, temel ihtiyaçlar sadece hayatta kalmak değildir ki bunun için bile yeterli midir tartışılır. Ben yine ailemle yaşıyorum bu yüzden bir nebze de olsa rahatım diyebilirim.” Anne, baba ve çocuklardan oluşan bir çekirdek aile için asgari ücretin çok yetersiz olduğunu söyleyen Ozan, “Bunun yanında açlık sınırında olmamak da yeterli değil, bu konu gerçekten de içinden çıkılmaz bir hal almış durumda ne yazık ki” dedi.
REFAHIMIZ ARTMAYACAK
Ardından Emre sözü aldı ve asgari ücret kavramını doğru bulmayan Emre, “Türkiye’de çalışan insanların %40’ı asgari ücret alıyor diye biliyorum, bu rakam az ya da çok olabilir ama buna yakın. Yani asgari ücretle çalışan kesim neredeyse çalışanların yarısına tekabül ediyor. Bir şirket özelinde örnek verecek olursak. Bir giyim şirketi 30 bin çalışana sahip ve ocak ayından itibaren her personele 500 lira daha fazla maaş ödemesi yapacak. Bu da demek oluyor ki 15 milyon TL fazla para çıkacak kasasından geçen seneye nazaran. Şirkette kendince bu 15 milyon lirayı bir zarar olarak gördüğü için hem sattığı ürünlere zam yapacak hem de personel kadrosunu kısıtlayıp az insana çok iş düşecek. Yeni asgari ücret refah seviyemizin artmasında etkili olmayacak. Az önce verdiğim örnek dahilinde alım gücümüz berbat bir halde olacak” dedi. Ardından patronların artan asgari ücreti fazla görüp işsizliğin artacağını da belirtti.
Pandemi öncesinde öğrenci evinde kalan sonrasında ailesinin yanına geri dönen Eylül, ekonomik olarak rahatlamadığını belirterek “Hiç memnun değilim sonuçta asgari ücrete zam geldi ama köprü, otoyol, doğalgaz, elektrik hepsine de zam geldi. Markette 4 lira olan Türk kahvesi 7 lira oldu. Her şeye zam geliyor ve o yüzden en az net 4 bin lira olmalıydı, vatandaş gerçek anlamıyla aç” diye vurguladı. Yıllardır ailesiyle yaşadığı şehirde okuyan Nisa, “Dalga geçtiklerini düşünüyorum. Eskisiyle bir fark olmadı, çay kaşığıyla verip kepçe kepçe alıyorlar” dedi.
NE İŞ OLURSA YAPARIM
Gündemden konuşmaya devam ederken Ozan, İstanbul Ticaret Odası’nın “ucuz işgücü” vurgusuyla yabancı sermayeye yaptığı açıklamaya değindi. “Parayla saadet olmaz lafındaki para Türk lirası. Yani yabancı sermaye, adı üstünde Euro ve Dolar’ın TL üzerindeki ezici gücü.” dedi. İstihdamın sistemsel bir sıkıntı olduğuna değinen Ozan “Genç işsizlerin sayısı arttı bu da her geçen gün işverene nasıl olsa daha ucuza başkası yapar özgüveni verdi” dedi.
Konuya Emre’nin yorumu ise “Ucuz işçi maliyetinin en temel sebebi Türk lirasının değersiz olması. Yabancı sermayeye çağrı yapılıyor ki yatırımlarını burada yapsınlar ve ülkeye bu yoldan döviz girsin. Bir de yanında personel bolluğu var tabii” şeklinde oldu. Yaşananlara karşı çok tepkili olan Nisa ise “Türkiye vergilerle dönen bir ülke, verilen maaşın 1/3’i zaten vergiye gittiği için işçiye verilen maaşın bir anlamı kalmıyor. Yapılan sigortalar da zaten %100 karşılanmıyor. Yani işçi üzerinde devlet desteğinden çok devlet üzerinde işçi desteği var. Çalışma saatleri ve saatlik ücret dengeli değil diğer ülkelerle kıyaslandığında onların saatlik ücreti bizimkinin birkaç katı belki de bu yüzden yabancı sermaye için bayağı leziz bir ekonomimiz var.” diyerek açıklamaya olan yorumunu paylaştı. Açıklamayı okuduktan sonra iyice sinirlenen Eylül ise “Dediğim gibi insanlar iş bulamadığı ve aynı zamanda geçinmek zorunda oldukları için hak ettiklerinden çok çok düşük maaşla çalışmayı kabul ediyor, bazıları yemek ve yol parasına bile tamam diyor. 12 saat çalışıp yemek almayanlar bile var. Ayrıca insanlar emekli olduktan sonra dahi çalışıyorlar. Geçenlerde 65 yaşındaki bir amca çalışırken vefat etmişti, kurye olarak çalıştığı yerde. Neden? 65 yaşında emekliliğinin keyfini sürmesi gerekirken adam hayatta kalmak için çalışmak zorunda” diyerek tepkisini dile getirdi.
Asgari ücret üzerinden maaşlarını alan arkadaşlarımız yapılan zamla dahi ihtiyaçlarını gideremeyeceklerini, artık bununla ihtiyaçlarını karşılayıp karşılayamadıklarının tartışılmasını dahi gülünç bulduklarında görüş birliği içerisindelerdi. Yılbaşı ile zamların artacağını beklerken bir yandan da gelecek kaygısı ile Eylül “İnsanlar işe muhtaç olduğu için artık üniversite mezunları dahil çoğu insan her işi yaparım her maaşla çalışırım diyor çünkü mesleğimizi yapamıyoruz yapsak da asgariye bile muhtacız” diyerek gençliğin durumunu özetledi.
Evrensel'i Takip Et