Aşının dağıtımı adil yapılmalıdır
Normal hayatımıza dönebileceğimiz yolu hazırlayan aşının dağıtımı adil, eşit ve yeterli olarak yapılmalıdır.
Kaynak: Pixabay
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi
İzmir
Mart ayında DSÖ’nün pandemi ilanının ardından yaklaşık dokuz ay sonra acil kullanım onayını alan Almanya-ABD ortak şirketinin geliştirdiği BNT162b2(Comirnaty) isimli aşı oldu. Pfizer-BionTech şirketlerinin aşısı teknik olarak ülkemizde uygulanacak olan SinoVac şirketinin aşısından farklı çalışıyor. SinoVac’ın geliştirdiği aşı CoronaVac eski yöntemlerle üretilirken, Comirnaty aşısının yöntemi tarihte ilk kez uygulanan bir yöntem. Comirnaty Virüsün spike(başak) proteinlerine ait genetik bilgiyi mRNA(mesajcı RNA) aracılığıyla insan vücudunda virüse karşı nötralize edici antikor üretilmesini sağlıyor. SinoVac aşısı ise “vero cell” denilen hücrelerine bulaştırılan coronavirus’ların etkisiz hale getirilmesiyle üretiliyor. Üretimi daha uzun süren ancak daha güvenli ve eski bir yöntem. CoronaVac, Comirnaty’ye göre daha yüksek sıcaklıklarda depolanabiliyor. Türkiye için de CoronaVac en önemli avantaj olarak kolay depolama ve lojistik imkanları sunuyor.
Pfizer-BionTech’in kullandığı yeni yöntem sayesinde gelecekte herhangi bir virüsün kendisiyle değil genetik bilgisiyle ona karşı aşı geliştirebileceğiz. Böylece gelecekte bir salgın döneminde bu aşı baz alınarak yeni aşılar güvenli ve hızlı bir biçimde üretilebilecek.
Uğur Şahin’in Türk kökenli olması röportajlarında da özellikle Türkiye’ye aşı sağlayacağını söylemesi Comirnaty aşısının ülkede uygulanacak baskın aşı olacağı yönünde yorumlara neden oluyordu. Şahin’in 3 milyon doz Türkiye için ayırdıklarını söylemesinden birkaç gün sonra Sağlık Bakanı anlaşmaya varılamama sebebinin şirketin hukuki yükümlülük almak istememesi olduğunu açıkladı. Birkaç gün sonra ise Comirnaty aşısının yapılacak kişiden “yazılı onam” alınarak vatandaşa yapılacağı anlaşma maddelerine eklendi. Böylelikle Şahin’in şirketi Türkiye’de uygulanan aşılarda herhangi bir yükümlülük altına girmeyeceğini garanti altına almış oldu.
SALGININ DURDURULMASINDA AŞILAR ÖNEMLİ
Bütün bu olaylar yaşanırken kendi ürettiği üç farklı aşıyı onaylayan Çin, Pfizer’dan 100 milyon doz aşı alacağını duyurdu. Onaylanan aşılardan biri askeri alanda kullanılmak amaçlı üretildi. Sinopharm’ın geliştirdiği aşı birkaç gün önce onay aldı. SinoVac aşısının ise temmuz ayından bu yana acil kullanım onayı Çin’de mevcut ve yetkililer şimdiye kadar 4.5 milyon kişiye uyguladıklarını söylüyorlar.
Salgınlarla daha hızlı mücadele etkin bir aşının gelmesiyle olur. Aşının etkililiği kadar aşılama hızı da önemli bir faktördür. Birçok insanın düşüncesi bu salgının tamamen aşı satma tezgâhı olduğu yönünde. Hatalı açıklamalar hatalı yorumları getirir. Şöyle ki bu hızla giderse eşi görülmemiş bir ölüm mevsimi yaşayacağız, aşılar bu mevsimde bizim şemsiyemiz olacak. Teknoloji ise gelecek salgınlarda daha iyi reaksiyon almamızı sağlayacak. O yüzden bu aşılara daha önce hiç olmadığımız kadar ihtiyacımız var. Çiçek hastalığının ortadan kalkmasını(eradikasyon) aşı sağlamıştı, ama bu hızda da üretilmemişti.
Her şey bilimin ışığı altında süratle ilerlerken aslında yine gözden kaçırdığımız birçok nokta var. Coronavirüs aşılanma tartışmasının politik olduğu açık. Bakan Koca aralık ayında 10 milyon kişinin aşılanmış olacağını söylemişti. Birçok defa bürokratik engele takıldı. Ancak aralık ayı sonunda ancak 3 milyon doz aşı elimize ulaştı.
ADİL, EŞİT VE YETERLİ AŞILANMA!
Aşılar birbirlerinden yapı ve üretim açısından farklılık gösterse de insanlara zarar veren bir aşının yaygın olarak uygulanması çok zordur. Talebimiz aşının adil dağıtılması olmalıdır. Aşıların halkta hangi kesimlere uygulanacağı henüz netlik kazanmış değil. Pfizer aşısının da kimlere uygulanacağı bu sebeple belli değil. Pfizer ile Sinovac aşısı arasında koruyuculuk anlamında ciddi bir fark olmadığı da açıktır. Normal hayatımıza dönebileceğimiz yolu hazırlayan aşının dağıtımı adil, eşit ve yeterli olarak yapılmalıdır.