05 Ocak 2021 23:00

Kürt edebiyatında kadın imgesi

Kadın portresini; ezilen ve kurban olarak kadın, eş ve dost olarak kadın ve bir özgürlük savaşçısı olarak emekçi kadın şeklinde genel olarak üçe ayırmak mümkündür.

Fotoğraf:pixabay

Paylaş

Süleyman ATALAY

Diyarbakır

Kürt edebiyat tarihi araştırmacılarına göre az gelişmiş toplumların edebi üretimlerinde kadın imgesi çok belirgin değildir, fakat dili ve edebiyatı sınırlarla bölünmüş Kürtlerde durum bundan biraz farklıdır. Kürt edebiyatı incelendiğinde kadın karakteri belirgin ve hemen hemen her anlatıda yerini alır. 

Kürt kültüründe, kadın karakterinin kimi aşiret ve akrabalık ilişkilerinden kaynaklanan kısıtlı haklarından ötürü özgür olabilmek için verdiği mücadeleye yaslanıyor. Kürt edebiyatı tarihi içinde kadın imgesini iki farklı dönemde toparlayabiliriz. İlki klasik dönem olarak tarif edebileceğimiz ve daha çok şiir biçimiyle kendini gösteren; ikincisi ise 1898 yılında çıkan ilk Kürtçe gazete olan Kürdistan’da deneyimlenme imkânı bulan düz yazı, hikâye ve romanlarla günümüze kadar gelen dönemdir.

İKİ DÖNEM, FARKLI İMGELER    

Kürt edebiyatının klasik döneminde kadın karakteri eş, dost ya da törenin ağır baskılarına maruz kalan bir karakter olarak karşımıza çıkar. Ya büyük bir aşkın tutkusunun anlatıldığı kişidir ya da sevdiğine ulaşamamış ve başkasıyla evlenmek zorunda kalmış bir durumdadır. Kürt yazar Ahmed Xanê’ye göre mutluluğu evlendiği zaman biten karakterdir kadın. Eserlerde görülen aşk ve sevgi temaları yaşanılan bir durum olmaktan ziyade kadının yaşamak için mücadele ettiği bir durumdadır. Tüm bunlarla, kadının toplumsal hayatta geleneksel olarak edindiği konumdan kaynaklanan sıkıntıların da işlendiği örnekler mevcuttur.

İkinci dönem olarak tarif ettiğimiz süreç ise Kürt edebiyatında dergi ve gazetelerin günlük hayatta yavaş yavaş yer etmeye başladığı, sürecin politik olarak da ulusal kurtuluş mücadelelerine sahne olduğu dönemdir. Geçmişten gelen konular nesir alanında yeniden üretilirken kadın karakterine mücadeleci ve özgürlük savaşçısı olarak da denk geliyoruz. Emekçi tonu yüksek imgelerle aktarılan kadınlar modern edebiyattaki yerini alır.

KÜRT HİKAYE VE ROMANINDA “MÜCADELECİ KADIN” PORTRESİ

Kürt öykü ya da romanında kadın karakterinin belirginlik kazandığı dönem ise daha çok 1940’lı yılların sonrasına denk düşer. Kadın portresini; ezilen ve kurban olarak kadın, eş ve dost olarak kadın ve bir özgürlük savaşçısı olarak emekçi kadın şeklinde genel olarak üçe ayırmak mümkündür. Kadın artık sadece feodal bir düzen içinde ya da aşk hikayesinde konumlanan bir karakter değil, bu düzenin sorgulandığı ya da sorgulayıcısı olarak karşımızdadır. Hikayelerde en çok denk geldiğimiz geleneksel kadın figürü ezilen kadın olmasına rağmen yer yer ezen zalim kadın figürüne de rastlanır. Tahmin edileceği üzere bu karakter genelde kaynana olarak kurgulanır ve gelinine eziyet etmesi üzerinden gelişir olay. Kürt halkının kurtuluş mücadelesinin dört bir yandan sesini duyurduğu dönemin en çok karşılaşılan kadın karakteri de erkeklerle birlikte mücadele eden emekçi kadındır. Eylemlere katılan, bildiriler dağıtan ve insanları mücadeleye çağıran partizan biridir.

Son olarak verilecek örnek Mezopotamya’nın özgün yapısında dolayı dinler arası farklılıklar ve bunun kadın erkek ilişkilerine, duygusal yaşamlara etkisidir. Fariq Hasan’ın Haç adlı öyküsünde Müslüman bir erkeğin Hristiyan bir kadına olan aşkı anlatılır. İmkansız görülen bu aşk için Şerwan karakterinin bu aşkı ve toplumsal boyutunu sorgularken kullandığı ifade aynı zamanda Ortadoğu’da diğer toplumlarda yaşayan kadınların karşılaştığı benzer sorunların nedenini ve çözümünü aynı anda dile getiriyor:

“Bu akşam onu anlamak için, onunla buluşmak zorundayım. İnsanların bizlere çizdiği sınırlar umurumda değil. Bu yapay sınırları çizenler insanlardır. En nihayetinde yine bu sınırları kaldıracak olanlar da onlardır.”

ÖNCEKİ HABER

Bakan Koca: 3 inaktif aşı adayımız insan deneylerine başlayabilecek safhaya geldi

SONRAKİ HABER

Batılılaşma ve Tanzimat

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa