Online eğitim sürecinin Sıhhiye’si
Öğrenci evdeyken tek sorumluluğu derslermiş gibi davranan akademisyenler, öğrencinin sırtındaki yükü arttırıyor.
Fotoğraf: Pixabay
Gizem BULUT
Hacettepe Üniversitesi
“Uzaktan eğitim sürecinin yeniden başlamasıyla birlikte, Sıhhiye Kampüsü öğrencileri olarak bizlere neler getirdi?” diye soracak olursak genel olarak öğrencilerin geri dönütleriyle şöyle bir tablo ortaya çıkıyor.
BÖYLESİ BİR YÜK HAFİF OLUR MU HİÇ?
Bahar dönemine kıyasla sistemde yapılan yenilikler umut verici olsa da eğitim kalitesinde ciddi sorunlar mevcut. İlk olarak içinde bulunduğumuz pandemi süreci öğrencilerde aidiyet hissinin oluşmaması, öğrenme isteğinin azalması, yalnızlık, sosyalleşme sorunu, motivasyon sorunu, derse odaklanamama, uzun süredir evde kalmaya bağlı oluşan gerçeklik algısının zayıflaması ve psikolojik olarak boşluğa düşme, ilgisizlik gibi duygusal ve ruhsal yönü ağır basan durumlar oluşturdu. Keza aile bireylerinden herhangi birini Kovid-19 dolayısıyla kaybetme korkusu, evde olmanın vermiş olduğu belli sorumluluklar, cinsiyet rolleri gibi faktörler de bu sürecin getirmiş olduğu sorunların bazıları. Özellikle büyük bir çoğunluğunu kadın öğrencilerin oluşturduğu kampüsümüzde bu sorunları daha net bir biçimde görüyoruz. Toplumda yerleşmiş olan ataerkil yapı nedeniyle kadınların üzerine düşen görev de üniversitelerin kapanması ve kadınların eve dönüşü ile arttı. Bu süreçte çoğu kadın hem online derslere giriyor, hem de evde; temizlik, yemek, ütü, bulaşık, varsa bakmakla yükümlü olunan aile büyüklerinin ihtiyaçlarının karşılanması gibi birçok işi de beraberinde yerine getirmek zorunda kalıyor. Bu da haliyle online eğitimden alınan verimi bir hayli düşürüyor ve verilen görevlerin yerine getirilmesini zorlaştırıyor. Birçok arkadaşımızdan duyduğumuz “Hem ev işi yap hem derslere gir, bıktım artık olmuyor. Yetişemiyorum hiçbir şeye.” Cümlesi aslında bu durumu kanıtlar nitelikle.
Ancak saymış olduğum sorunların, bazı eğitmenler ve okul yönetimi tarafından gerekçe kabul edilmemesi, anlayışlı davranılmaması bu süreci daha da zorlaştırmakta. Bazı eğitmenler yaşanılan bu sıkıntıları göz ardı edip öğrencilerin bütün gün evde hiçbir şey yapmadan oturduklarını iddia ederek gereğinden fazla yüklenmekte ve kendi dersleri dışındaki dersleri önemsiz görmekte. Oysa öğrencilerin evde olması hiçbir şey yapmadıkları anlamına gelmezken, aksine üzerlerinde daha fazla sorumluluk bulunuyor. Başka bir arkadaşımız bu konuyla ilgili olarak, “Online eğitimdeki ödevler yüzünden aynı evin içinde ailemi göremez oldum. Resmen odamdan dışarı çıkamıyorum” diyor.
SÜRECE DAHİL OLMAK İSTİYORUZ
Öte yandan dersler için bazı eğitmenler sadece not paylaşımı yaparak, bazıları sadece ödev vererek işin içinden sıyrılıp eğitim verdiklerini düşünüyor.
Öğrencilere göre eğitmenlerin Kovid-19’un ortaya çıkmasının sorumlularının öğrenciler olarak görülüyormuş gibi bir tavır sergilemeleri ve en ufak bir hataya bile tahammülerinin olmadığı yönünde. Eğitmenlerin bu suçlayıcı tavırları da eğitimin niteliğini pekala düşürüyor. Bunun sonucunda online eğitimin bizlere katkısı ekran başında uzun süre kalmaktan kaynaklanan kızarmış gözler, sürekli oturmaktan dolayı oluşan sırt ağrıları ve eğitmenlerin bitmeyen memnuniyetsizlikleri. Kaldı ki online eğitim almak zorunda olan her öğrencinin ne bilgisayarı bulunuyor ne de evinde internet erişimi. Zor şartlar altında çocuklarını üniversiteye gönderen ailelerin omzuna bir de bilgisayar ve internet masrafları yüklenmeye çalışılıyor. Herkesin eşit şartlarda eğitim görmesi için öğrencilere ücretsiz internet erişiminin sağlanması ve maddi imkanlarından dolayı bilgisayarı olmayan öğrencilere ücretsiz bilgisayar desteğinin sağlanması, özellikle kadın öğrencilerin evdeki sıkışmışlıklarının giderilmesi üzerimizdeki yüklerin hafifletilmesi için okul tarafından psikolojik destek sağlanmasını, bizi ilgilendiren öznesi olduğumuz konuların kararlarının alınma sürecine dâhil olmak istiyoruz.