Pilger ile Assange davası üzerine: Ana akım dışı gazetecilere karşı savaş yürütülüyor
Evrensel’e konuşan Gazeteci John Pilger, “Gözüpek ve ana akımın içinde yer almayan gazeteciliğe yönelik adeta bir savaş yürütülüyor” diyerek Assange’ın kamuoyuna emsalsiz bir hizmet verdiğini söyledi.
Gazeteci John Pilger ve Julian Assange | Fotoğraf: Arif Bektaş/Evrensel
Arif BEKTAŞ
Londra
İngiltere’nin başkenti Londra’da 7 yıldır yaşadığı Ekvador Büyükelçiliğinde geçen sene nisan ayında gözaltına alınıp tutuklanan WikiLeaks’in Kurucusu Julian Assange’ın ABD’ye iadesi pazar günü reddedildi. Ekvador Büyükelçiliğine sığındığı günden itibaren Assange’a destek veren ve serbest kalması için kampanya yürüten tanınmış Gazeteci ve Televizyoncu John Pilger, gazetemizin sorularını yanıtladı. “Gözüpek ve ana akımın içinde yer almayan gazeteciliğe yönelik adeta bir savaş yürütülüyor” diyen Pilger, Assange’ın kamuoyuna emsalsiz bir hizmet verdiğini söyledi.
Bu hafta Birleşik Krallık’tan bir yargıcın Julian Assange’ın ABD’ye iadesini engellediğine tanık olduk. Yargı sistemimizle teselli mi bulmalıyız yoksa basın özgürlüğünü savunmak için yapabileceğimiz başka şeyler var mı?
Yargıç İngiliz devleti adına Britanya’nın zevahirini kurtarmaya çalıştı. ABD hükümetinin Julian Assange’a karşı -bariz yalanlar ve çarpıtmalar da dahil olmak üzere- yönelttiği hukuksuz suçlamaların tümünü kabul etti ve şayet Amerika’ya iade edilirse intihar edebileceği şeklinde zorlama bir gerekçeyle iadesinin önünü kesen bir karar verdi. Bu dava ile tartışma konusu haline gelen çok muazzam meseleler, bilhassa da sorumsuz mercilerden hesap sorabilme özgürlüğü, yok sayıldı. Hukuki usuller bağlamında duruşmalar bir felaketti; demokratik bir toplumda buna benzer bir şeye bugüne değin hiç şahit olmadım.
Julian Assange vakası hem basın özgürlüğü bağlamında hem de politik olarak çağımızın en önemli olaylarından birisi. Ancak yine de ana akım medya tarafından sistematik olarak görmezden gelindi. Neden sizce?
Basın özgürlüğü derken kimin özgürlüğünü kastediyorsunuz? Rubert Murdoch’un imparatorluğu gibi yağmacı güçlerin sesini mi? BBC gibi devletin yankısından başka bir şey olmayanları mı? Wikileaks’i eşsiz kılan, herhangi bir otoriteye bağlı olmamayı, çıkar hesabı gütmemeyi temsil etmesidir; korku ya da beklenti olmaksızın yayın yapar. Ana akım denen sözde medya nasıl bağımsız, tarafsız ve nesnel oldukları konusunda palavra sıkmayı pek sever. Wikileaks’in varlığı ve en büyük başarısı bu hikayeleri ifşa etmesi ve bir açıdan da pekçoğu müesses nizam çevreleriyle dolaylı ilişkileri sayesinde itibar kazanmış olan ana akım gazetecileri rezil etmiş olmasıdır. Julian Assange onların ekiplerinin bir üyesi olmayı reddetti, bu ağırlarına gitti ve düşman oldular, hasetlerini onu karalayarak ortaya koydular.
Bu davayı emsal haline getirmeye çalışan ve kırmızı çizgilerini aşanlara korku salmak konusunda kararlı olan egemen güçlerin, giderek artan bir korku duyduklarını söylemek mümkün mü?
Assange etkisi dünya çapında tesirini gösterdi, gözüpek ve ana akımın içinde yer almayan gazeteciliğe yönelik adeta bir savaş yürütülüyor. Türkiye bize bunun pekçok örneğini sunuyor. Kısa süre önce Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’a casusluktan, gıyabında 27 yıl ceza verildi; bu Amerikalıların Assange için icat ettikleri suçlamanın aynısı. Avustralya’da gazetecilerin kaynaklarını korumasını engelleyen yeni yasalar var. Avustralya federal polisi ulusal yayın yapan ABC’nin stüdyolarını bastı. Pekçok ülkede gazetecilerin kelimenin tam manasıyla arkasını kollaması gerekiyor.
Sizce dünya Assange’ı, hakikatleri ortaya sermek uğruna özgürlüğünü feda eden, çağımızın bir kahramanı olarak mı ilan edecek yoksa tutsaklığı bazı gerçekleri ifşa etmenin büyük bedeli olduğuna dair bir emsal mi teşkil edecek?
İnsanlar medyadan da siyasetçilerden de farklıdır. Julian Assange büyük ölçüde kamuya emsalsiz bir hizmet sunmuş bir kişi olarak tanınıyor. Özgürlük için savaşıyor, evet o bir kahraman.
ASSANGE NİYE TUTUKLU?
Kurucusu olduğu WikiLeaks, Küba'daki Amerikan üssü Guantanamo'da esirlere yapılan muameleye dair kurallar, Kenya'daki yargısız infazlar, Afganistan ve Irak Savaşı'ndaki sivil ölümlerine dair belgeler yayınladı. 2010'da büyük yankı uyandıran belgelerin ardından İsveç'teki savcılık 18 Kasım 2010'da "cinsel taciz" suçlaması nedeniyle Assange için uluslararası yakalama kararı çıkardı. 2012'de Assange İngiltere'de Ekvador Büyükelçiliğine sığındı. Taciz suçlamaları 2017 yılında düşürüldü. ABD'de ise "casusluk" soruşturması başlattı. 2019'da Ekvador sığınma hakkını kaldırınca İngiltere tarafından tutuklanarak cezaevine konuldu.