Mülkiye öğrencileri: Yan yana gelirsek bu baskıları durdurabiliriz
Melih Bulu'nun Boğaziçi Üniversitesine rektör olarak atanmasıyla sokaklara taşan tepkileri Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencileriyle konuştuk.
Fotoğraf: Ankara Üniversitesi
Hümeyra HANNARİCİ
Dilan ORTAKÇI
Ankara
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencileri ile Boğaziçi Üniversitesine Melih Bulu’nun rektör olarak atanmasıyla sokaklara taşan tepkileri konuştuk. OHAL’in ardından çok sayıda akademisyenin ihraç edildiği Cebeci kampüsünün öğrencileri, bu baskıların sadece Boğaziçi Üniversitesine değil tüm üniversitelere yönelik olduğunu vurgulayarak "Bu baskılar ancak üniversitenin gerçek özneleri yan yana gelirse durdurulabilir" diyor.
Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi öğrencisi İzzet Çandır, Boğaziçi Üniversitesinde yaşanan rektör atamasının sadece Boğaziçi Üniversitesini ilgilendiren bir durum olmadığını söyledi. Bunun ülkenin her alanında çeşitli şekillerde gerçekleştirilen dayatmacı kayyum zihniyetinin bir yansıması olduğunu ifade eden Çandır, "Biz bunun yabancısı değiliz. 2016 yılında hocalarımızın cübbesi çiğnenirken de HDP’li belediyelere teker teker kayyum atanırken de aynı senaryoyu izledik, şimdi farklı bir zamanda, farklı bir alanda yine izliyoruz. Buradan çıkarmamız gereken en önemli sonuç, bunların tekil ve özgün olaylar olmayıp hepsinin ardında aynı zihniyetin olduğunun farkına vararak, en temelde bu zihniyete karşı cephelenmemiz gerektiğidir” diye konuştu.
"ÜNİVERSİTELER GERİCİLİĞE TESLİM EDİLMEYECEK"
Deniz Can Yılmazbaş da “Kısa süre önce atanan Rektör Necdet Ünüvar da tıpkı Melih Bulu gibi hem üniversite dışından atandı hem de tartışmaya yer bırakmayacak bir AKP'liydi. Boğaziçi öğrencileri dışarıdan ve seçimsiz şekilde atanan rektöre karşı haklı tepkilerini gösteriyorlar. Üniversitelerin partili rektörler eliyle özgür düşünceden uzaklaştırılıp iktidara eleman yetiştirme kurumları haline gelmesi kabul edilemez” dedi.
İktidar kendisine karşı yükselen her türlü sesi teröristlikle suçlamasıyla bastırmaya çalıştığını belirten Yılmazbaş, “Boğaziçili arkadaşların iktidarın ithamlarına karşı mücadelelerine omuz veren arkadaşlarına sahip çıkacağını biliyorum. Arkadaşlarımızı şafak baskınları ve gözaltılar ile yıldırmaya çalışanların başarısız olacağına dair ise en ufak şüphem yok. Üniversiteler gericiliğe teslim edilmedi edilmeyecektir. Ne atanmış rektörler ne polis ne de saldırılar gençliğin öfkesini ve inancını dizginleyemeyecek. Özgür düşünce kampüslerden yükselmeye devam edecektir” diye konuştu.
Politika ve Ekonomi Hazırlık sınıfından bir öğrenci ise şunları söyledi:
“Önce rektörlük seçimleri kaldırıldı, atamalar başlatıldı. Şöyle dönüp baksak atanmış rektörlere, birçoğu iktidarla sıkı ilişki içerindeki bireyler. Elbette aralarında akademik yetkinlikleri sorgulanamayacak olanlar var fakat bugün geldiğimiz nokta ülkenin dört bir yanında tek tipleştirilmeye çalışılan üniversitelerdir. Bizler üniversiteliler olarak, okullarımıza iktidar düşkünü değil bilim, araştırma ve ilerleme derdi güden insanların bulunması istiyoruz.”
"YAŞANANLARDAN DERS ÇIKARMALIYIZ"
Antidemokratik uygulamaların gün geçtikçe arttığını belirten Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetiminden bir öğrenci de uzun zamandır Siyasal’da akademik bir kıyım yaşandığını söyledi.
İhraçlar, yandaş atamalar derken üniversitenin asıl sahibi olanların akademiden uzaklaştırıldığını dile getiren öğrenci, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu baskılar ancak üniversitenin gerçek özneleri yan yana gelirse durdurulabilir. Boğaziçi’nde yaşananlardan mücadelemiz için çıkarmamız gereken pek çok sonuç var.”
Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi 2. sınıf öğrencisi ise “Boğaziçi öğrencileri baskının arttığı bu dönemde cesurca bir hamlede bulundu. Onlardan çok şey öğreneceğiz, hareketin birikimini arttırmak üzere SBF öğrencilerine de büyük görevler düşüyor” dedi.
