Bakırköy Belediyesinde işçinin sorunu çok: İmzalanmayan TİS ve ücretsiz izin tehdidi
İstanbul Bakırköy Belediyesinde çalışan yaklaşık 1200 işçi toplu sözleşme imzalayamıyor. İşçiler belediye yönetiminin şubeyi tanımayan tavrıyla ve ücretsiz izin dayatmasıyla karşı karşıya.
Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel
Murat UYSAL
İstanbul
KHK ile belediye şirketlerine geçirilen ve Yüksek Hakem Kurulu tarafından bağıtlanan sözleşmeyle 2 yıl yüzde 4’lük zamma mahkum edilen İstanbul Bakırköy Belediyesinde çalışan yaklaşık 1200 işçi toplu sözleşme imzalayamıyor. 2018’den bu yana belediye şirketlerinin değişmesi ve belediye yönetiminin açtığı yetki itiraz davalarıyla sürecin uzadığını belirten Genel-İş üyesi işçiler şimdi de belediye yönetiminin şubeyi tanımayan tavrıyla ve ücretsiz izin dayatmasıyla karşı karşıya olduklarını ifade ediyor.
Kadrolu işçilerle aynı işi yapmalarına rağmen düşük ücret aldıklarını ve ücretlerinin sürekli eridiğini ifade eden bir işçi, “Belediyedeki taşeron işçiler, belediyelere değil, belediye şirketlerine alındı. Yani hâlâ kamu işçisi sayılmıyordu. Asgari ücret farkı yansıtılmadığı için ücretleri her yıl eridikçe eridi. Son iki yılda kayıp yüzde 30 oldu” diye konuştu. Belediye işçisi Genel-İş Avrupa Yakası 2 No’lu Şube’de örgütlenen taşeron işçilerin durumuna dikkat çekti: “Tam sendikalar arası yetki kavgası bitti, işçi hakkını alacak derken; belediye şirketi BYUAŞ sahneye çıktı. İşçilerin kamu işçisi değil şirket işçisi olduğunu söyleyerek yetki itiraz davası açtı. Bu boşluktan faydalanan belediye yönetimi de çıkarını kovaladı. Başladı ücretsiz izin, kısa çalışma, yatmayan sigortalar...”
“BİR MUTABAKATA VARDILAR AMA...”
28 Ağustos 2020’de Bakırköy Belediyesi bünyesinde çalışan Tüm Bel-Sen üyesi emekçilerin başlattığı TİS eyleminden kısa bir süre sonra belediye şirketi BYUAŞ iki belediye işçisini “Mesai saatlerinde eylemlere katıldıkları, iş arkadaşlarının sağlığını riske attıkları” gerekçesiyle işten attı. Genel-İş üyesi işçiler bunun üzerine işten atılan işçilerin geri alınması talebiyle Bakırköy’de eylemlere başladı. Ancak sonrasında eylemler devam etmedi. Eylem sürecini ve sonrasındaki gelişmeleri anlatan Bakırköy Belediyesi işçisi, “Genel merkez yöneticileri sürece müdahale etti. Şube yöneticilerini bile dahil etmeden Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu ile görüşmelere başladılar. Bir mutabakata vardılar ama varılan mutabakatta, ne atılan işçilerin geri alınacağına ne de toplu sözleşmeye dair net bir söz alınmadı” dedi.
“BELEDİYE KARIŞIKLIĞI FIRSATA ÇEVİRDİ”
Tüm bunlar yaşanırken Bakırköy Belediyesi bünyesinde çalışan sözleşmeli işçilerin sorunları katlanarak devam etti. Haksızlıkların en yoğun yaşandığı pandemi sürecinde, kadrolu işçiler çalışmadığı günlerde idari izinli sayılırken sözleşmeli işçiler ücretsiz izne gönderildi. Bu sebeple işçilerin SGK primleri ödenmedi. Yine bu dönemde sözleşmeli işçiler kısa çalışma ödeneği ile geçinmek zorunda kaldı. Bakırköy Belediyesi bünyesinde çalışan başka bir işçi de “Kadrolu işçi idari izinli sayılırken sözleşmeli işçi ücretsiz izne gönderiliyor. Belediye yönetimi birikmiş borçlarını işçileri ücretsiz izne çıkararak ödemeye çalışıyor. Patronlara ihale adı altında milyonlarca lira aktaran belediyenin iş işçisine gelince topu belediye şirketine atması işçinin aklıyla alay etmek demektir. Sendika çekişmelerini işçiler arasındaki iç karışıklığı fırsat bilen belediye yönetimi her gün sömürünün yeni bir boyutuyla karşımıza çıkıyor” diye konuştu.
ARZUMUZ SORUNLARIN BİR AN ÖNCE ÇÖZÜLMESİ
DİSK Genel-İş Avrupa Yakası 2 No’lu Şube Başkanı Adil Çiftçi ise taşeron işçilerin belediye şirketlerine geçirildiği gün yetki tespiti başvurusu yaptıklarını ifade etti. Çiftçi o dönem Aile Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığından yetkiyi aldıklarını ancak belediye yönetimi ve Belediye-İş Sendikasının yetki itiraz davası açtığını aktardı. Çiftçi, “Belediye bu dönem birkaç kez şirket değiştirdi. Her defasında çoğunluğumuz vardı ve yetki başvurusu yaptık. Belediye-İş son yetki başvurusuna itiraz etmedi ama önceden açtığı davalar devam etti. Burada asıl olan işçilere oldu, onların hak kayıpları oldu. O gün bugündür süreç hâlâ devam ediyor” dedi. Bakırköy’deki eylemlerin sonlanmasına ilişkin ise “Bizim üst yöneticilerimiz tarafından her hafta belediye başkanıyla bir görüşme yapılıyor. Her şeyin masa başında bir an önce çözülmesini temenni ediyoruz” dedi.
Pandemi sürecinde 400’e yakın işçinin ücretsiz izne gönderildiğini ifade eden Adil Çiftçi, “Bu alın terine işçilerin emeğine vurulmuş bir darbedir. Biz konfederasyon olarak bulunduğumuz her alanda kısa çalışma ödeneğine ve ücretsiz izin uygulamasına karşı olduğumuzu söyledik ama Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile her defasında bu uygulama uzatıldı. Belediyeler de işveren de bunu fırsat bilip işçiyi sömürmeye devam etti” diye konuştu. İşçilerin hayat pahalılığından, varsa kenarda olan birikimini de tükettiğini söyleyen Çiftçi, “Belediye şimdi de kadrolu işçiler için ücretsiz izin başvurusu yapmış. Bunun yersiz olduğunu düşünüyor, İŞKUR’dan da döneceğini umuyoruz” dedi.
KADROLU İŞÇİYE DE ÜCRETSİZ İZİN TEHDİDİ
400’e yakın sözleşmeli işçinin ücretsiz izin uygulamasıyla mağdur edildiği Bakırköy Belediyesinde kadrolu işçiler için de aynı tehdit söz konusu. Bakırköy Belediyesi bünyesinde çalışan kadrolu işçilerin üyesi olduğu Belediye-İş 2 No’lu Şube Başkanı Erol Özdemir, “Başka hiçbir yerde örneğini görmediğimiz bir şey. Belediyeler alınan vergilerle hizmet üreten kurumlardır, hizmeti üreten işçilerin haklarına, emeğinin karşılığına göz dikilmemelidir” diye konuştu. Sözleşmeli işçiler gibi kadrolu işçilerin de toplu sözleşme yapamadığını belirten Erol Özdemir, “Genel-İş Sendikası çoğunluğumuza itiraz etmiş durumda, bu yüzden mahkeme hâlâ devam ediyor. Mahkeme sonuçlanmadan sözleşme yapamıyoruz” dedi. Sendikalar arası çekişmenin işçilere etkisini sorduğumuz Erol Özdemir, “İşveren mahkeme süreçlerinden, çekişmelerden faydalanıyor, baskıları arttırıyor. Kadrolu işçiye ücretsiz izin gibi tekliflerle gelebiliyor. Sendikaların bugün en basit tabiriyle işçiler evlerine bir lokma daha ekmek götürebilmesi için mücadele etmesi gerekiyor. İşçinin A sendikasından B sendikasından olduğuna bakmamak lazım. Bugün işveren hepsini aynı ağır koşullarda çalıştırmak istiyor” diye konuştu.