09 Ocak 2021 05:26

Gazeteciler haber yapmaya devam edecek

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'ne kara bir tabloyla girildiğini belirten gazeteciler, her türlü baskı ve tutuklamaya rağmen habercilik yapmaya devam edeceklerini söyledi.  

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

Paylaş

Türkiye’de gazeteciler, baskı ve sansürün gölgesinde 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü karşılıyor. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) 2020 Yılı Gazetecilere Yönelik Hak İhlalleri Raporu'na göre ise 90 gazeteci cezaevlerinde bulunurken, yıl içinde gözaltına alınan 79 gazeteciden 24’ü tutuklandı. 231 dosyada 539 gazeteci yargılaması devam ederken, 43 gazeteciye 150 yıl 15 gün hapis ve 56 bin 310 TL para cezası kesildi, 19 gazeteci saldırıya uğradı, 17 gazeteci kötü muamele ve ajanlık dayatmasına maruz kaldı, 54 gazeteci hakkında soruşturma açıldı, 53 gazeteciye ise dava açıldı ve 6 gazetecinin de işine son verildi. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) verilerine göre 67 gazeteci ve medya çalışanı cezaevinde bulunuyor. Öte yandan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile kapatılan basın kurum ve kuruluşlarında binlerce gazeteci işsiz kaldı. 

Türkiye Basın Yayın Matbaa Çalışanları Sendikası (Basın-İŞ) Genel Başkanı Faruk Eren, 2 yıl cezaevinde kalan ETHA Muhabiri İsminaz Temel basına yönelik baskıları ve baskılara karşı gelişen direnişi anlattı. 

BASIN KARNESİ KÖTÜ

Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren, son 5 yıllık süreçte yüzlerce gazetecinin işlerini kaybettiğini dile getirerek, “Geçtiğimiz günlerde Olay TV kapandı ve oradaki 150 gazeteciye ne olacağı belli değil. Ama bizim için hem gazetecilere yönelik baskıları hem de gazeteciliğin sorunlarını dile getirmek için vesile olan bir gün. Türkiye’de basının durumu uluslararası kuruluşların her yıl yayınladıkları raporlarda belli oluyor. Türkiye'de basın ve ifade özgürlüğü açısından sürekli en alt seviyelere indiğini görüyoruz. Türkiye gazetecilik konusunda çok kötü. Bunun birkaç nedeni var: İlki iktidar baskısı.  İktidar neredeyse hoşlanmadığı her haber için dava açıyor ve ne yazık ki bu soruşturmalar tutuklanma ile sonuçlanabiliyor” dedi. 

İktidarın artık mahkemeleri de alet ederek kimlerin gazetecilik yapıp kimlerin yapamayacağını belirlemek istemesi durumuyla karşı karşıya olduklarını belirten Eren, “Van’da göz altına alınan iki köylünün helikopterden atılması ile ilgili haber yapan 4 meslektaşımız gözaltına alınıp tutuklandı. Hala iddianameleri hazır değil, ne ile suçlanacakları belli değil, gizlilik kararı var fakat hazırlık soruşturması sırasında toplumsal olayları 'devlet aleyhinde haber yapmak' diye bir suçlamayla karşı karşıya kaldılar. Bu anlayış gazeteciliği sadece devlet gazeteciliği olarak tanımlıyor, devletin aleyhine, devletin yaptığı hataların haber yapılmasını istemediğini ima ediyor” ifadelerini kullandı. 

"BASIN KARTINI SARAY VERİYOR"

İktidarın gazeteciliği kendi çıkarları doğrultusunda tanımlamaya girişerek, sarı basın kartları olanlar ve olmayanlar diye ayrım yaptığını ifade eden Eren,“Eskiden sarı basın kartları Basın Yayın Enformasyon Müdürlüğü tarafından veriliyordu ve içinde sendikaların, meslek örgütlerinin temsilcilerinin olduğu bir komisyon aracılığı ile belirli şartlarda gazetecilere veriliyordu. Geçmişte de kart alma sorunları vardı biz sendika olarak kartların devlet tarafından verilmesine karşı çıkıyorduk. Kartların basın meslek örgütleri tarafından verilmesi gerekiyor. Tüm ülkelerde olduğu gibi sadece özel alanlar için belki özel kartlar verilebilinir. Biz bunu savunurken bir tür başkanlık sistemine geçildi. Sarayın içinde, saraya bağlı Cumhurbaşkanlığı İletişim Dairesi Başkanlığı diye bir kurum kuruldu ve sarı basın kartlarını onlar vermeye başladı. Onlar da istediklerine veriyor istemediklerine vermiyor. Yüzlerce gazetecinin sarı basın kartları da iptal edildi. Yani devlet diyor ki gazetecinin kim olacağına ben karar veririm, ona göre de size gazetecilik yaptırırım veya yaptırmam diyor. Bu durum da yargılamalarda gazeteciyi gazeteci olarak görmeme gibi saçma durumlara yol açıyor” şeklinde konuştu.

DURUM ÇOK VAHİM

İktidarın gerçeklerin açığa çıkmasını istemediği için gazeteciler üzerinde hem yasalarla hem fiziki olarak baskı oluşturduğuna işaret eden Eren, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye'de durum gazetecilik açısından çok vahim ancak gazeteciler inatla haber yapmaya devam ediyor. Yayın organları kapatıldıkça yenileri açılıyor. Birçok yayın organı site linkine 1,2,3 diye ekleyerek açıyor. Çeşitli yöntemler deneniyor. Bu da gazeteciliğin direnişi olduğunu gösteriyor. Onurlu bir direniş var aynı zamanda. Her türlü baskı ve tutuklamalara rağmen gazeteciler haber yapmaya devam ediyor.” 

ÖZGÜR BASIN SALDIRI ALTINDA

Gazetecilik faaliyetlerinden dolayı 2 yıl cezaevinde kalan Etkin Haber Ajansı (ETHA) muhabiri İsminaz Temel, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dendiği zaman aklına tutuklu olan gazetecilerin ve çalışamayan gazetecilerin geldiğini ifade etti. Özgür basın geleneğine yönelik baskılara işaret eden Temel, “Sosyalist bir gazeteci olduğum ve bu çizgide yayın yapan bir ajansta çalıştığım için hedef alınıyorum. Ortaya koyduğumuz gazetecilik mesleğinden dolayı hedef alınıyoruz. Bunu sıklıkla yaşadık ve yaşadıklarımızla da göstermiş olduk. Muhalif çizgide gazetecilik yaptığım için 2 yıl tutuklu kaldım. Bu tam da yaşadığımız sorunun kendisi. Özgür basın emekçisi olarak sahada zorluklar yaşıyoruz. Haber takip etmemiz engelleniyor,  toplumun tüm kesimlerine yönelik baskılar sürdüğü için haber kaynaklarına ulaşmak zor oluyor, kaynaklarınıza ulaşmanız engelleniyor. Haber takibi sırasında polis şiddetine maruz kalıyorsunuz, hedef gösteriliyorsunuz ya da çalıştırılmıyorsunuz. Haber kaynaklarınız gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. Sen o haberi yaptığın için zaten tutuklanabiliyorsun. Van'da helikopterden atılanların haberini yapan gazetecilerin tutuklanması gibi. Kadın gazeteci olarak tacize, şiddete, cinsiyetçi söylem ve davranışlara maruz kalabiliyorsun” dedi.  

GAZETECİLER CEZAEVİNDE DE ÜRETİYOR

Tutuklu gazetecilere dikkat çeken Temel, “Gazeteciler cezaevlerinde de üretmeye devam ediyorlar. En yakın örneği yine Van'da helikopterden atılanların haberi yaptıkları için tutuklanan Nazan ve Şehriban'ın hapishaneden yaptıkları haberler çok önemli. Gazetecilik mesleğine bağlığı, gerçeğe ve geleceğe olan inancı göstermesi bakımından da çok önemli ve değerli bir şey” ifadelerini kullandı.Baskılara karşı direndikleri ve susmadıklarını belirten Temel, “Hiç bir koşulda gerçeklerin karanlıkta kalmasına izin vermedik, bizden öncekilerden devraldığımız geleneği sürdürdük, bundan sonra da böyle olacak” diye konuştu. (MA)

ÖNCEKİ HABER

İstanbul Valisi Yerlikaya, Kovid-19 vakalarının en çok düştüğü ilçeleri açıkladı

SONRAKİ HABER

Gastroenteroloji uzmanı doktor, koronavirüse yenik düştü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa