Binlerce çocuğun hayatı çalınıyor
Çıraklık okulları ve meslek liselerinde okuyan binlerce çocuk özel izinle, asgari ücretin yüzde 30’u kadar ücretle gün boyu sanayi sitelerinde çalıştırılıyor.
Fotoğraflar ve kolaj: Evrensel
Halil SANCAR
İstanbul
Ümraniye Organize Sanayi Bölgesinden (OSB) hemen sonra KADOSAN Sanayi Sitesi ve DES Sanayi Sitesi geliyor. Yüzlerce irili ufaklı, fabrika, işyeri, atölye ve dükkanın yer aldığı KADOSAN’da çalışan on binlerce işçisinin ezici çoğunluğu gençlerden oluşuyor, genç işçilerin önemli bir bölümü ise çıraklık okulu (İMES içinde bulunan mesleki eğitim merkezi), Çekmeköy, Ümraniye ve Sancaktepe ilçelerinde bulunan endüstri meslek liselerinden gelen gençlerden... Pandemi nedeniyle okullar kapatılarak online eğitime geçilmiş olsa bile binlerce çıraklık okulu öğrencisi her gün çalışmaya devam ediyor. Yaşları 14’ten başlayan bu çocuk işçilere ise yönetmeliğe göre asgari ücretin yüzde 30’undan az ücret veriliyor, üstü ise patronların insafına bırakılıyor. Yani daha doğrusu çıraklık adı altında çocuk işçiler asgari ücretin yüzde 30’u karşılığı çalıştırılıyor. Sigortaları ise sadece meslek hastalığı ve iş kazalarını kapsıyor.
‘MESLEK UĞRUNA HAYATIMIZ KAYIYOR BURADA’
KADOSAN A Blok’ta işyerleri önünde dolaşırken İMES çıraklık okulundan Otomotiv Bölümü Öğrencisi Y.T. ile karşılaşıyoruz. Y.T, pandemi süreci başladığından bu yana KADOSAN’da çalışmaya başlamış. Her sabah 06.00’da kalkıp annesinin hazırladığı kahvaltıda bir şeyler atıştırdıktan sonra otobüse binerek KADOSAN’a geliyor. Otobüsten indikten sonra da iki kilometre yürüdüğünü anlatıyor. Biz soru sordukça onun da çenesi açılıyor: “Haftalık 300 lira alıyorum. Aylık 1200 lira ediyor. Evde toplam 6 kişiyiz. Aldığım parayı eve veriyorum. Sabahtan akşama kadar yağ içindeyiz. Patronun arabasını da yıkıyoruz. Tuvaleti de biz temizliyoruz. Büyük kaldıraçlı krikolar var, onlar boyumuzdan büyük. Araçların altına koyarak kaldırıyoruz. Benim belim ağrıyor.”
Evde ne yediklerini soruyoruz Y.T’ye. “Her gün 10 ekmek. Annem çok çorba yapıyor, bir de makarna. Tavuk da oluyor ama çok az” diyor. Yaşamından, çalışmaktan memnun olup olmadığını sorduğumuzda ise şu yanıtı veriyor: “Çıraklık okulu iyi ama çok yoruluyoruz. Annemle babama da söylüyorum bunu, bazen tartışıyoruz ama sonra hak veriyorum, babamın kazandığı para yetmiyor.”
‘ÖZEL İZİN BELGESİYLE İŞE GELİYORUZ’
B Blok’ta Sancaktepe Endüstri Meslek Lisesinde okuyan Kalfa M.K. ile karşılaşıyoruz. Elinde motor aksanı parçaları ile başka bloka gidiyor. Haber yapacağımızdan bahsedince “Sen sor abi ben anlatayım” diyor ve başlıyor anlatmaya: “Patron ve ustabaşı ne derse onu yapıyoruz. Bu araba akşama kadar bitecek derler, eğer bitirmezsek küfür yeriz. Sabah geliyoruz, akşam 21.00’e kadar buradayız. Özel izin belgesiyle işe gelip gidiyoruz, hafta sonları da dahil. 1200 lira aylık alıyorum. Sigorta yatırılıyor mu açıkçası bilmiyorum. Ailem de bir mesleğim olsun diye yolladı beni buraya. Durumumuz iyi olsa yollamazlardı. Mecburum ben de çalışmaya.”
İşlerinin riskli olduğundan söz ediyor: “Tinerli oto boya kullanıyoruz. Kriko kayıyor, araç altında ezilmeler oluyor. Kullandığımız duş kabini, tuvalet çok kötü. Günlük bir maske veriyorlar. Nefessiz kalınca çıkarıp kirli ellerle tekrar takıyoruz. Aynı ellerle yemek yiyoruz, çay içiyoruz. Ablam ve annem beni akşamları görünce üzülüyorlar.”
Çalıştıkları işyerinde denetimin olup olmadığını soruyoruz. Çalıştığı 8 ay boyunca kimseyi görmediğini söylüyor.
‘BÜYÜMEDEN YAŞLANACAĞIZ’
A.E. de 1 yıldır oto kaporta tamir, cila ve boya işinde çalışıyor. Babası ve büyük ağabeyinin asgari ücretle çalıştığını, kendisinin ise haftalık 250 lira aldığını söylüyor. 1500 lira kira, 1000 lira da fatura ödediklerini anlatıyor. “İşyerinde patron ne derse onu yapıyorum” diyor: “Elimde malzeme oradan oraya gidiyorum. Araba yıka, araba yıkıyorum. Şurayı sil, burayı temizle, onu yapıyorum. Sabahtan akşama kadar çalışıyorum eve gidip duş alıp yemek yiyorum tekrar sabah işe geliyorum. Benim gibi arkadaşlarım var, aileleri patrona ‘Eti senin kemiği bizim’ diyor. Ama benim ailem öyle değil.”
Ekonomideki durum, asgari ücret gibi konular daha küçük olmalarına rağmen onların da gündeminde. A.E, “Bazen düşünüyorum, büyümeden yaşlanacağız diyorum” diyor.
D Blok’ta çalışan İ.Ö. ise daha 8 yaşında. Babasının böbrek hastası olduğunu ve düzensiz çalıştığını söylüyor. Okulların kapalı olması onun için bir “fırsat” şu an. Çünkü ayda 400 lira getiriyor eve. Kendini tanıtırken Ordulu olduğunu Emek Mahallesi’nde oturduğunu söylüyor. İ.Ö, “Usta bana diyor, şunu ver bunu ver, onları veriyorum. Bazen boya püskürtüyorum, yağ sürüyorum. Küçük cıvatalar oluyor, onları ben yerleştiriyorum” diyor.