12 Ocak 2021 00:03

ABD Kongre baskını: Şok hali geçiyor, kaygılar artıyor

Irkçı çetelerin Kongre baskınının şoku atlatılırken, baskının "normalleşmesi" kaygısından bizzat katılan polislere, istihbaratın sağcı körlüğünden Trump'ın azline kadar bir dizi tartışma sürüyor.

Fotoğraf: AA

Paylaş

Ekim KILIÇ
New York

ABD’nin başkenti Washington DC’de geçtiğimiz hafta çarşamba günü Kongre binası önünde Trump’ın konuşma yaptığı “Seçimi çaldırmayacağız” mitingi sonrası, yeni seçilen Joe Biden’ın başkanlığının onanacağı oylama sırasında Kongrenin ırkçı çeteler tarafından basılmasının şoku atlatılıyor. Ancak ortaya çıkan tartışmalar kaygı verici. Baskının “çatışmalı” olmaması ve “Ölenlerin hepsinin ırkçı çetelerden” olması gibi gerekçelerle normalleştirilmeye başlaması, olayın büyük bir infial yaratmamasına yol açtı. Saldırı gününden itibaren çeşitli kent merkezlerinde kitlesel eylemler olmasına, ya da Proud Boys gibi ırkçı çetelerin yürüyüş yapacakları iddialarına karşılık antifaşist, anarşist ve sosyalist gençlik kesimleri de hemen sokaklara çıkmasına rağmen, genel olarak halkta karmaşık bir duygu iklimi hakim görünüyor. Olayı “Beklenilen oldu” diye yorumlayanlar da var, “güvenlik zaafı” olarak eleştirenler de, ve tabii güvenlik birimlerinde ortaya çıkan durumun aslında bir zaaf olmadığını işaret edenler de...

FAŞİST ÇEVRELERİ GÜÇLENDİREN SÜREÇ

Alt-Right’dan (Alternatif Sağ Hareket) başlayarak KKK (Ku Klux Klan) ve benzeri “geleneksel” Amerikan faşist örgütlenmelerini tekrar uyandıran süreç, ayrıca, geniş ağlar, gruplaşmalar oluşturan yeni ırkçı platformlar yarattı: Turning Point of USA (ABD’nin Dönüm Noktası), Proud Boys, Atomwaffen, Geleneksel İşçi Partisi, Identity Europa ve daha birçoğu; 2017’de Charlottesville kentinde yapılan “Sağı Birleştir” eylemine karşı koyan kitleden Heather Heyer (32) adlı bir kadının öldürülmesi üzerine kendilerinden söz ettirmişti. Mevcut ABD Başkanı Donald Trump da hiçbir zaman bu çeteleri kınamamış, bu yüzden aksine oldukça cesaretlendirmişti. Hatta ırkçıları ve antifaşistleri aynı kefeye koyarak “İyi insanlar, iki tarafta da” sözlerini sarf etmişti. Böylece Başkan Trump, meşalelerle yürüyerek “Yahudiler bizi yerimizden edemeyecek” sloganları atan bir güruhu ulusal televizyon yayınında “iyi insanlar” olarak adlandırmıştı. 2020 başkanlık seçimlerinin TV tartışmaları sırasında da Moderatör Chris Wallace’ın Proud Boys’u ve beyaz üstünlükçülüğü kınayıp kınamadığını sorması üzerine Trump, geri adım atmayıp “Proud Boys, geri çekil ve bekle” diyerek duyanları dehşete düşürmüştü.

GÜVENLİK ZAFİYETİ Mİ, DESTEK Mİ?

Adalet için Brennan Merkezi adlı düşünce kuruluşunda çalışan ve “terörle mücadele uzmanlığı” yapmış Eski FBI (Federal Soruşturma Bürosu) Ajanı Mike German, araştırmacı sol bir medya yayın organı olan the Intercept’e verdiği röportajda, Kongre baskınındaki “güvenlik zafiyeti” tartışmasına değindi. German, “Bu kendiliğinden bir toplantı değil gibiydi. Bu haftalarca planlanmış bir olaydı ve sosyal medya faaliyetlerinde ve kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda ne yapmak istedikleri oldukça açıktı” dedi. German “istihbarat zaaflarına ve taktiksel dökümlere” yönelik ciddi bir soruşturma yürütülmesi gerektiğini belirtti.

Başkent Washington’daki Latin Amerika Bürosunda, Savunma Gözetim Programı Direktörü Adam Isacson ise olayları Trump yönetiminde kolluk kuvvetlerinin siyasallaştırılmasına bağladı: “Kolluk kuvvetleri ve onun komutası görüşlerinizi paylaşmıyorsa, saatlerce Kongre binasının altını üstüne getirip sonra sakince çıkamazsınız. Gördüğümüz şey, isyancıların zımni olarak onaylanmasıydı. Nokta” diye yazdı.

1990’larda aşırı sağcı gruplar içerisinde gizli ajan olarak çalışan Mike German, aşırı sağa yönelik “istihbarat ilgisizliği”nin ölümcül sonuçları olduğunun altını çizdi. ABD Başsavcısı William Barr, Başkan Trump’ın sola yönelik politikasına uyarak FBI’ın terörle mücadele birleşik görev gücünü polis şiddeti karşıtı protestolardaki “ajitatörlere” karşı kullanarak, şiddetli bir hukuki kampanya yürütmüştü.

BASKINA KATILAN POLİSLER ARANIYOR

Yine de Kongre baskını sonrası yaşanan istifalar, gözaltılar ve genel olarak baskınla ilişkisi olan kesimlerin çeşitliliği önümüzdeki günlerin hareketli geçeceğini gösteriyor. ABD’nin dört bir yanındaki polis departmanları, kendi üyelerinin Kongre baskınına katılıp katılmadığını araştırıyor. Washington Post gazetesinin bir haberine göre, bu soruşturmalarda en az bir polis şefinin tespit edildiği belirtiliyor. Kaliforniya, Washington ve Teksas polis departmanları, soruşturma yürütülen yerlerden sadece birkaçı. Öte yandan geçtiğimiz yaz protestolara konu olan birçok katil polisin kefalet paralarının toplanmasına sağcı ve doğrudan ırkçı örgütlenmeler öncülük etmişti. Güvenlik güçleri içindeki Trump kadrolaşması geçtiğimiz ekim ayında New York’un Afro-Karayiplilerin yaşadığı bir mahallesinde, bir polis aracından “Trump 2020” anonsu geçilmesiyle de tartışılmıştı. 

‘BEYAZ İŞÇİ SINIFI’ İDDİASI GERÇEK DEĞİL

Liberal orta sınıf kamuoyundaki genel “Biz bu değiliz” söylemi ise birçok kesim tarafından “Hayır, Amerika tam anlamıyla bunun üzerine kuruldu” denilerek reddediliyor. Yine aynı liberal ve bazı sol kesimler, Kongre binasını basanları, 2016 seçimlerinden alışageldik söylemle, ekonomik kaygılarla ortaya çıkan beyaz işçi sınıfı erkekleri olarak niteliyor. Fakat gerçek farklı. Baskına katıldığı tespit edilenlerin arasında iş sahipleri, avukatlar, CEO’lar, görevde olmayan polisler ve askerler var. Aralarından birisi Brooklyn Yüksek Mahkemesi hakimlerinden birinin oğlu da tespit edildi örneğin. Yetkililer, “Proud Boys” Irkçı Örgütlenmesinin Lideri Enrique Tarrio’nun, geçen ay düzenlenen bir gösteri sırasında siyahlara ait tarihi bir kiliseden alınan “Siyah Yaşamlar Önemlidir” pankartını yakmak suçlamasıyla, Kongre baskınının gerçekleştirildiği pazartesi günü tutuklandığını söyledi. Tarrio, çeşitli işletmelere sahip Floridalı Afro-Kübalı bir iş adamı.

TRUMP’A NE OLACAK?

ABD’de soruşturmalar ve ABD Başkanı Trump’ın görevden azledilip edilmeyeceği tartışılırken yeni seçilen Başkan Joe Biden’ın yemin töreni olan 20 Ocak da yaklaşıyor. Biden’ın başkanlığına az bir süre kalmasından dolayı siyasette Donald Trump’ın azline vakit yetmeyeceği gerekçesi konuşuluyor. Ancak 20 Ocak’tan sonra Trump’a karşı Adalet Bakanlığının da onay vermesi durumunda dava açılabilir. Bu durumda eyaletlerdeki federal mahkemelerin Trump’a karşı kamu davası açma yetkisi olacak.

Bu arada Biden’ın yemin törenine katılmayacağını duyuran Trump, halefinin törenine katılmayan yakın tarihteki ilk başkan olacak. Trump’tan önceki örnek olan Andrew Johnson, 1869’da Ulysses S. Grant’in yemin törenine katılmayı reddetmişti. 1921’de ise Woodrow Wilson halefi Warren G. Harding’in törenine katılamamıştı ancak reddettiği için değil “Felç geçirdiği” için…

ÖNCEKİ HABER

Gözaltına alınıp serbest bırakılan Cargill işçilerine sokağa çıkma yasağı cezası

SONRAKİ HABER

Sağlıkçıların taleplerini bu kez maskeler anlatacak: Maskeler konuşuyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa