EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz: Medya, mültecilerden taraf habercilik yapmalı
Egemen medyada mültecilere karşı kullanılan dili "hükümetin yansıması" olarak değerlendiren EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, bu bakış açısının ırkçılığı körüklediğini söyledi.

Fotoğraf: Özcan Yaman/Evrensel
İLGİLİ HABERLER

EMEP: Yerli, göçmen ayrımı yapmadan tüm işçileri ortak mücadeleye çağırıyoruz

EMEP Başkanı Ercüment Akdeniz: Kurtuluş, sermaye programından ayrılan bir programda

EMEP’in Arapça bildirisini alan Suriyeli işçinin sevinci kamerada
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) Aralık 2020’de yayınladığı rapora göre, Türkiye’de yaklaşık 3,6 milyon Suriyeli mülteci bulunuyor. Afganistan başta olmak üzere farklı ülkelerden gelen de 330 bin mültecinin olduğu kaydedildi. İktidar tarafından Avrupa’ya karşı koz olarak kullanılan mülteciler, zorlu hayat şartlarıyla karşı karşıyalar. Medyanın mültecilere karşı kullandığı nefret dile ise şartları iyice zorlaştırıyor. Mezopotamya Ajansı, medyanın mültecilere karşı kullandığı nefret dilini Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı ve Gazeteci Ercüment Akdeniz’le konuştu.
"MÜLTECİLER KAFALARINI KALDIRIP İTİRAZ EDERSE GERİ GÖNDERİRİZ" DİLİ
Medyanın mülteci haberleri konusunda üçe ayrıldığını belirten Akdeniz, birinci bakış açısının iktidarın yandaşı olan "havuz medyası"nda yer alan haberler olduğunu belirtti. Bu kesimin mültecilere "onlar bizim din kardeşimizdir, onlara acıyalım, koruyalım" mantığıyla yaklaştığını vurgulayan Akdeniz, "Bunlar mültecileri haklarını vermek için bir çaba sarf etmezler. Hatta mültecilerin bir şey yiyip yemediklerini dahi düşünmezler. 'Mülteciler kafalarını kaldırıp itiraz ederlerse geri göndeririz' gibi bir dil kullanıyorlar" dedi.
AYRIŞTIRICI VE HEDEF GÖSTERİCİ DİL
İkinci kategoride ise "milliyetçi basın"ın yer aldığına dikkati çeken Akdeniz, "Bunların ana yaklaşımı ‘Türkler varken neden yardım edelim, geri dönsünler’, ‘Türk işçisi dururken mültecileri biz mi savunacağız’ diyen ayrıştırıcı, hedef gösterici bir dil kullanırlar. Hatta bunun üzerinden oy hesabı yapan siyasi partiler bile var. Bu medyanın kullandığı dil nedeniyle birçok kez ırkçı saldırılar da yaşanmıştır" diye belirtti.
ORTAK HAK MÜCADELESİ İÇİN HABER YAPANLAR
Son kategoride ise özgür basının yaklaşımına işaret eden Akdeniz, "Bunlar her şeyin başına mülteci haklarını koyuyor. Buradan hareketle ortak hak mücadelesi, yurttaş-yurttaş olmayan ayrımı yapmadan herkesin aynı haklara sahip olabilmesi için haber yapıyorlar” diye konuştu.
EGEMEN MEDYA "DEVLET BUNLARA MÜLTECİ DEMİYOR, BİZ DE DEMEYELİM" DİYOR
Mülteci statüsünün 1951 Cenevre sözleşmesinde tanımlanan bir hak olduğunun hatırlatan Akdeniz, Türkiye’nin coğrafi çekincelerden dolayı imzacısı olduğu sözleşmeyi uygulamadığını ve özellikle Suriye’den gelenleri mülteci olarak kabul etmediğini vurguladı. Akdeniz, egemen medyanın da iktidarla aynı doğrultuda yayın yaptığı için “Madem devlet, hükümet bunlara mülteci demiyor o zaman biz de demeyelim” düşüncesiyle haber yaptıklarını sözlerine ekledi.
KORONADAN ÖLMEK İLE AÇLIKTAN ÖLMEK ARASINA SIKIŞMIŞ BİR TOPLULUK
Medyanın iktidara göre değil, temel insan haklarından yola çıkarak habercilik yapması gerektiğini sözlerine ekleyen Akdeniz, şunları söyledi:
“Uluslararası bir hak olan iltica hakkı herhangi bir devlet tarafından yerine getirilmiyorsa medya bunu eleştirmelidir. Medya, mültecilerden taraf bir habercilik yapmalıdır. Türkiye'de 10 yıldır yaşayan 4 milyon mültecinin hakkı gasbedilmiştir. Özellikle pandemi döneminde yaşamlarını idame etmede büyük zorluklar geçirdiler. Pandemiyle beraber onların ölümleri de görünmez oldu. Öldü mü, ne oldu kimse bilmiyor, kaydı yok. Koronadan ölmekle açlıktan ölmek arasına sıkışmış bir topluluk.” (İstanbul/MA)

Evrensel'i Takip Et