Yüksek Çevre Mühendisi Sait Ağdacı: Yakında içecek su bulamayacağız
"Yıllardır yapılan yanlışları ‘Yapmayın!’ diyerek haykırmamıza rağmen ‘bencilce’ ve ‘Ben yaparım’ zihniyeti ile yapılmaya devam edildi" diyen Sait Ağdacı ile Kocaeli’de kuraklık meselesini konuştuk.
Fotoğraf: Mehmet Çınar/DHA
Hasret Gültekin KOZAN
Kocaeli
“Türkiye son 50 yılda 70’e yakın gölünü kuruma neticesinde kaybetti. Sırada; Eğirdir, İznik ve diğerleri var. Buna karşın tedbirsizlik, vurdumduymazlık ve önlem almama devam ediyor” diyen Yüksek Çevre Mühendisi ve Oşinograf Sait Ağdacı ile Kocaeli’de kuraklık meselesini konuştuk.
Yer altı suları, dereler ve ormanların yok edildiği sürece susuzluğa mahkum olunduğunu belirten Ağdacı, “Kocaeli için konuşacak olursak; kentin su kaynakları hepimizin malumu olduğu üzere Yuvacık ve Sapanca Gölü ve bir parça da Namazgah Barajı’dır. Bu barajlara su sağlayan yer altı suları, dereler ve temelde ormanlardır. Yani bu kaynaklar yok edilirse susuz kalmak kaçınılmazdır. Yıllardır yapılan yanlışları ‘Yapmayın!’ diyerek haykırmamıza rağmen ‘bencilce’ ve ‘Ben yaparım’ zihniyeti ile yapılmaya devam edildi. Bu kentte on binlerce ağaç kesildi, Sapanca’da ormanlık alanlar kanunsuzca 2B kapsamına alınarak kesildi ve imara, ranta açıldı. Bunun neticesinde de Sapanca’da dönümü 100 bin lira olan alanlar ‘misafirlerimize’ milyon dolarlara malikane olarak satıldı” dedi.
"SAPANCA GÖLÜ VAHŞİ SULAMA VE ENDÜSTRİ İÇİN KULLANILIYOR"
Sapanca Gölü çevresinde yaşananlara dikkat çeken Ağdacı, “Sapanca’nın 10-15 yıl öncesi ile şimdiki haline bakın... Yetmedi yine Sapanca Hasanpaşa’ya teleferik yapılmak suretiyle 35 bin ağaç kesilmek istendi. Sapanca’nın bütün dereleri su şişeleme tesisleriyle kesilmiş ve göle su akışı durmuştur. Sakarya ve çevresinde Sapanca Gölü’nden vahşi sulama yapılmakta, endüstride de yine gölün suyu kullanılmaktadır. Ayrıca Sapanca’da bahsettiğim o milyon dolarlık sitelerin atık suları göle direkt deşarj edilmektedir. Eşme’de bulunan belediyenin vahşi çöp alanındaki sızıntı suları da Eşme Deresi ve Maden Deresi vasıtasıyla yine göle karışmaktadır” ifadelerini kullandı. Vahşi tarım sulaması ve endüstriyel su kullanımı sonucu Sapanca Gölü’nün kodunun düştüğünü ifade eden Ağdacı, “Bütün bunların yanı sıra atık su deşarjı ve çöp suyunun karışması ile de göl ötrafike olmak üzeredir. Kaldı ki kodun iyice düşmesi ile kalan dip suyu dediğimiz kısım zaten bünyesindeki pahlar, pestisitler ve diğer kok şey nedeniyle kullanılamaz” dedi.
"İSTANBUL’DA SU KAÇAKLARI ÖNLENSE, MELEN’E GEREK KALMAZDI"
Taş ocağının yer altı sularının su havzasını kirlettiğini vurgulayan Ağdacı, “Geçtiğimiz yıl Yuvacık su havzasına RES yapılmaya kalkışıldı, Kuzey Marmara Otoyolu için on binlerce ağaç kesildi. Maden yasasındaki boşluk ve değişiklikten istifade ile yer altı suları ve su havzalarına, ormanlık alanlara, hatta Kandıra’da olduğu gibi sit alanı yakınına dahi taş ocağı ruhsatı verildi. Bu kentte şu anda 170 adet ruhsatlı taş ocağı var.’ Taş ocağı varsa ne olacak’ diyenler için söyleyeyim: Taş ocağı yer altı sularının su havzalarının kirlenmesine sebep olur” diye konuştu. Ayrıca ‘görünmeyen’ etkenlerden de bahseden Ağdacı, çarpıcı bir yorumda bulundu: “Görünmeyen etkenlerden birisi içme suyu şebekelerindeki su kaçakları... İstanbul’daki su kaçakları önlense ne Melen’e ne de Sungurlu’ya gerek kalır!”
"BUNLARI NE ZAMAN YAPMAYI DÜŞÜNÜYORSUNUZ?"
Yetkililere de seslenen Ağdacı, “Şimdi şu soruları sormak lazım:
- "Kocaeli’nin içme suyu şebekelerinde su kaçağı ne kadardır?
- Tarımsal sulama ve endüstriyel su kullanımında tüm dünyanın yaptığı gibi içme suyunu kullanmayı bırakıp arıtma suyu kullanmayı düşünüyor musunuz, düşünüyorsanız ne zaman?
- Derelerin önündeki su şişeleme istasyonlarını kaldırmayı düşünüyor musunuz?
- Bütün kentte vahşi depolamayı yasaklayıp, düzenli depolamaya ne zaman geçmeyi düşünüyorsunuz?
Tüm bu soruların yanıtları olumlu olmadıkça yakında içecek su bulamayacağız” dedi.
{{423479}
