CHP’den deprem raporu: Elazığ kenti fay hattına göre yeniden planlanmalı
Elazığ’da son bir yılda gerçekleşen depremlere ilişkin rapor hazırlayan CHP heyeti, kentin fay hattına göre yeniden planlanmasını istedi.
Fotoğraf: Evrensel
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 2020 ve 2021 yılında Elazığ’da yaşanan depremle ilgili 19 sayfalık bir rapor yayımlandı. CHP Doğa Hakları ve Çevreden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç tarafından hazırlanan rapora çok sayıda milletvekili, il ve ilçe örgütleri, dernekler destek verdi. Kentin birçok yerinde incelemelerde bulunuldu. Esnaf, akademisyen, kent muhtarları ve halk ile görüşmeler yapıldı. Raporda depremde meydana gelen can kayıpları ve hasar tespitlerine yer verildi.
41 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ
Raporda, 24 Ocak 2020 tarihinde meydana gelen Elazığ-Sivrice merkezli 6,8 büyüklüğündeki deprem nedeniyle Elazığ ve Malatya illerinde 41 kişinin hayatını kaybettiği belirtilerek “45 kişi enkaz altından sağ olarak çıkarılmıştır. AFAD verilerine göre depremde yaralanan kişi sayısı, 1 bin 631’dir. Deprem sonrası Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne bağlı birimlerce yapılan hasar tespit çalışmaları 8 Şubat 2020 tarihinde sona ermiş olup toplamda yıkık, acil yıkılacak, ağır hasarlı bina sayısı 8 bin 519, bağımsız bölüm sayısı ise 19 bin 821 olarak tespit edilmiş, daha sonraki tarihlerde meydana gelen artçı depremler sonrasında yapılan hasar tespit çalışmaları neticesinde ilçelerde dahil olmak üzere yıkık, acil yıkılacak, ağır hasarlı bina sayısı 15 bin 480 bağımsız bölüm sayısı ise 34 bin 091 olarak tespit edilmiştir” denildi.
Raporda, deprem sonrasında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un Elazığ’a gelip yaşanan sorun en kısa sürede çözüleceğine ilişkin açıklama yapmalarına rağmen rehabilitasyon ve normal yaşama dönme çalışmalarındaki aksaklıklar yaşandığı belirtildi.
BARINMA SORUNU ORTAYA ÇIKTI
Deprem sonrası barınma sorununun yaşandığı belirtilen raporda, “Yurttaşlar, deprem sonrasında yapılan, bir kısmı kentsel dönüşüm kapsamında olan yeni konutların halen yapımının devam etmektedir. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, 20 bin 417 deprem konutunun inşasına başlandığını ve yıl sonuna kadar tamamının hak sahiplerine teslim edeceğini açıklamıştır. Heyet olarak yapmış olduğumuz görüşmeler neticesinde, Elazığ’da şu anda inşası tamamlanan 8 bin adet bağımsız bölümün olduğu ve bunlardan 2 bin 500 adetinin teslim edildiği, 2021 yılı sonuna kadar ise 20 bin 114 bağımsız bölümün (konutun) inşaatlarının tamamlanmamıştır” denildi.
Raporun sonunda Elazığ depremi ile ilgili yapılan incelemeler değerlendirilirken, çözüm için öneriler sunuldu.
KENTEL DÖNÜŞÜM OLUMLU İLERLEMEDİ
Afet sonrası Elazığ kentinin kültürel varlığı, belleği, konjonktürel ihtiyaçları ile birlikte yeniden planlanması gerekirken hiçbir planlamanın yapılmadığı belirtilen raporda “Kentin kültürel belleğinde yer almayan bir anlayışla bir birinden ayrı tekil konut inşaatlarının yapıldığı, kentin tüm unsurlarının, dezavantajlı gruplarının dâhil edilmediği, katılımcı ve şeffaf olmayan bir anlayışla kentsel dönüşüm süreçleri yürütüldüğü, Elazığ’ın yerel önceliklerini ve öznel koşullarını önceleyen uygulamalar geliştirilmediği, bu konuda Elazığ’a muafiyetler ya da kolaylıklar getiren yasal düzenlemeler yapılmadığı, mevcut yasa gereğince sel, deprem, heyelan, yangın, çığ gibi benzeri afetlerde hala 1959 yılında yürürlüğe giren 7269 sayılı ‘Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirler Yapılacak Yardımlara Dair Kanun’ uygulanmakta olup, bu kanun günümüz koşullarına göre afet sonrası mağduriyetlerin giderilmesine yönelik yetersiz kalmaktadır” denildi.
BİLİMSEL RAPORLAR HAZIRLANMALI
Fay hatlarına göre, kentin yeniden planlanması gerekmekte olduğunu belirtilen raporda, “Bunun için bilimsel ve objektif raporlar hazırlanmalıdır. Maalesef, Elazığ’da Afet sonrasındaki süreç bu duyarlılıkla yürütülmemiştir. Görüşülen bütün yurttaş kesimleri değer tespitleri, kura, kültürel mimariden uzak konut inşaatlarından söz etmekte, kentsel dönüşümü “rantsal dönüşüm” olarak nitelendirmektedirler. Yurttaşlara göre, kentsel dönüşüm uygulamalarıyla taşınmazları gasp edilmiş, riskli alan olarak belirlenen yerlerde rantsal değeri olan arazi parçalarında konut yapılmamış, yapılan konutların görece daha yüksek bir değere sahip olabilecek (örneğin ana caddeye bakan, daha iyi güneş alan, daha tercih edilebilir katta olan) daireler kura dışında tutularak stoklanmaktadır. Muhtarlarla yapılan toplantıda, 70 dönümlük arazide inşaat yapıldığı, bunun 50 dönümlük kısmının satıldığı iddia edilmiştir” denildi.
FAY KANUNU TEKLİFİ KABUL EDİLSİN
Raporda öneriler şöyle sıralandı:
- Deprem Türkiye’nin bir gerçeğidir bu nedenle deprem öncesi ve sonrasına dair süreç devlet politikası haline getirilmeli, Afet İşleri ve Deprem Bakanlığı kurulmalıdır. Afet kriz yönetimine doğrudan ya da dolaylı olarak katkı sağlayacak olan kuruluşlar arasında koordinasyon sağlanmalı, İl ve Bölge müdürlükleri oluşturulmalıdır.
- Fay Kanunu Teklifi bir an önce kanunlaştırılmalıdır.
- 7269 sayılı yasaya istinaden hak sahiplerini borçlandırmak suretiyle yapılacak konutlar için yasanın ek 4’üncü maddesi hükmünde yer alan Cumhurbaşkanı tarafından verilecek olan maliyet ve borçlanma bedellerine ilişkin indirim oranı ve indirim yetkisi ortadan kaldırılmalı, deprem konutlarında anahtar teslim inşaat maliyetinin yüzde 50 oranı AFAD Başkanlığınca karşılanmalıdır.
- Deprem bölgesinde hak sahiplerinin konut ihtiyaçlarını giderebilmek için yapılması planlanan konutların maliyetlerini düşürebilmek amacıyla, yapılacak ve/veya inşaa edilecek her türlü mal ve hizmet girdileri KDV, ÖTV ve diğer vergilerden muaf tutulmalıdır.
- Giresun’da yaşanan sel ve İzmir’de yaşanan deprem felaketi sonrası esnafa verilen 50 bin Türk Lirası değerindeki hibe, Elazığ esnafına kredi olarak verilmiştir, bu kredinin geri ödemesi 1 süre ertelenmelidir.
- Deprem bölgelerinde mikro planlamalar yapılarak zemin etüd sonuçlarına göre imar planları revize edilmelidir.
- Alt yapı, ulaşım, iaşe, barınma ve sağlık sorunlarının çözümüne yönelik master planlar yapılmalıdır.
- Kamuoyunda İmar Barışı ya da İmar Affı olarak bilinen kaçak yapılaşmayı teşvik eden düzenlemeden vazgeçilmelidir. Almanya’da İmar Yasası 1945 yılından bugüne sadece 2 defa değişmiş olup Türkiye’de 11 yılda 164 kez değişmiş 7 defa İmar Affı çıkmıştır. Tarım alanları ve ormanlar hiçbir şekilde imara açılmamalıdır.
- Deprem öncesi ve deprem sonrası kullanılmak üzere genel bütçeden toplanan Deprem Vergisinin iptal edilerek, bunun yerine Kültür Varlıklarının Korunmasına yönelik Emlak Katkı Payı olarak kesilen bütçeye benzer olarak, Emlak Vergilerinden %15 kesilerek bu kesintiler büyükşehirlerde yatırım iskân koordinasyon müdürlüğü bütçesinde, illerde özel idare hesaplarında toplanarak ilin valisi ve belediyece kullanılmalı ve başka hiçbir amaç için kullanılmamalıdır.
- Orta hasarlı raporu verilen binaların artçı depremler sonrası malzeme yorgunluğunun olması ve binaların eski yapı olması nedeniyle, binaların güçlendirilmesinin sağlıklı sonuçlar veremeyeceğinden orta hasarlı bina tanımının kaldırılması gerekmektedir. Depremde yıkılan binalara bakılacak olursa birçoğu güçlendirme yapılmış binalardır.
- Deprem konutlarının inşaat maliyetleri birim fiyatlarına göre değil güncel maliyete yüzde %15 yüklenici karı olarak hesaplanmalıdır. Bunun üzerinden hak sahibi borçlandırılmalıdır.
- Devlet tarafından açılacak konut kredisi ve yaptırılacak binalar için deprem tarihi öncesinde “Zorunlu Deprem Sigortası” sahibi olma şartı aranmamalı, yardım almak için kanunda aranan zorunlu şartlar kaldırılmalıdır. Hak sahiplerinin kesin iskânlarının sağlanması için yeni yerleşim alanlarında yapılacak kalıcı konutların, alan içi ve alan dışı alt yapı tesislerini oluşturacak karayolu, su, elektrik, doğalgaz ve kanalizasyon tesisleri için gerekli olan alanlar kamulaştırılmalı, irtifak hakkı tesisi yapılmalı ve bedeli Hazinece karşılanmalıdır.
- Arama kurtarma çalışmalarında Jandarma Arama Kurtarma (JAK) ekipleri aktif hale getirilmeli, sivil toplum kuruluşları, belediyeler, itfaiye ekipleri AFAD ve Kızılay ağırlıklı olarak koordinasyonunda iaşe ve barınma ihtiyaçlarının giderilmesine yönelik çalışmalar yürütmelidir.
- 7269 sayılı yasa çerçevesinde belirtilen tek bir bağımsız bölge için uygulanan uygulama, deprem sonrası hasar gören her bağımsız bölüm (daire) için ayrı ayrı olmak üzere uygulanmalıdır. Mülkiyet hakkı sorunu olarak karşımıza çıkan bu sorun depremde birden fazla mülkü hasar görenler her mülkü için ayrı ayrı kanundan yararlanmalıdır.
- Şehir merkezinde bulunan ve yıkım kararı verilen binaların sahiplerine ödenen eşya parasının 3/2 si, köy ve kırsalda bulunan ve yıkım kararı verilen binaların sahiplerine de ödenmesi sağlanmalıdır.
- Afetin genel hayata etkin olduğu ilan edilen yerlerdeki il, ilçe ve belde belediyelerin borçlarının belirli bir süre ertelenmesi sağlanmalıdır.
- Depremde can kaybı yaşamış afetzedelerin birinci derece yakını olan 1 kişiye kamu istihdamı sağlanmalıdır.
- Depremde yaralanarak engelli kalan kişiler engelli kadrosundan kamuda istihdam edilmelidir.
- Bölgede bu zor şartlarda çalışan tüm kamu personeline ve muhtarlara, bütçe kanunlarında yer alan fazla çalışma ücretinin iki katını geçmemek üzere fazla çalışma ücreti ödenmelidir.
- İş yerlerinde bulunan demirbaşların ve ticari kayıplar tespit edilerek zararları karşılanmalıdır.
- SGK primleri afet bölgesinde 6 ay süreyle devlet tarafından ödenmelidir.
- Deprem tarihi itibarıyla depremzedelerin temel ihtiyaçları kapsamında elektrik, doğalgaz giderlerinin 6 ay süreyle devlet tarafından karşılanmalıdır.
- Bölgede faaliyette bulunan esnaf ve sanatkârlar, serbest meslek mensupları ile sanayici ve ticaret erbabına Ziraat Bankası ve Halk Bankasınca iki yıl ödemesiz ve cari faiz oranının yüzde ellisinden fazla olmamak koşuluyla kredi verilmelidir. Bu kredilerin kullandırılmasından doğacak banka kaybı, banka karının hazine hissesine düşen kısmından mahsup edilmelidir.
- Afet kapsamına alınmış bölge için özel ya da kamu kuruluşları ve kişiler tarafından toplanan bağış ve yardımların her ne ad adında toplanırsa toplansın Afet Fonuna ve Kızılay’a aktarılan nakdi ve ayni yardımların Afet bölgesi dışında kullanılmamalıdır.
- Doğal afet konusu milli eğitim müfredatında ayrıntılı olarak yer almalıdır.
- Uzaktan eğitim uygulamasının da etkisiyle eğitime erişim zorluğu yaşayan yurttaşlara yönelik internet, tablet, bilgisayar sınıfı gibi imkanlar sağlanarak eğitimde fırsat eşitliği tesis edilmelidir.
- Büyükşehirlerde nüfus yoğunluğunun azalması için Anadolu şehirlerine ve köylere dönüş teşvik edilmelidir.
- Köylerde yapılacak evlerin TOKİ tarafından yapılması ev bedellerinin maliyetlerini yükseltmektedir ve evler köylünün yaşam tarzına uygun değildir. Köylerde evler vatandaşın kendisi tarafından “TİP Proje” olarak Çevre Şehircilik Müdürlüğü’nün kontrolünde yapılmalıdır. Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü ve İl Özel İdare teknik personeli kontrolünde EYY (Evini Yapana Yardım) ile evlerin yapımının sağlanması,
- Sivrice’de alınan kentsel dönüşüm kararı ile yapılacak yeni evler kamulaştırırken gerçekçi değer üzerinden değer tespitinin yapılması ve Sivrice mimarisi yerleşim planının turizm beldesi olarak planlanmasının sağlanması,
- Maden ilçemiz Camiikebir Mahallesi’nin heyelan riskinden kaynaklı boşaltılması kararı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Yöre halkının mağduriyetinin giderilmesi için boşaltılan bölgedeki hak sahiplerinin konut ve işyerleri Maden İlçe sınırları içerisinde yapılması ya da bu bölge başka bir alana taşınacaksa Maden ilçesinin tümünün taşınmasının sağlanması, (Camiikebir Mahallesi Maden İlçesinin merkezi olup, tüm ticaret ve sosyal yaşamın kalbidir.)
(HABER MERKEZİ)