14 Ocak 2021 16:00

HDP Grup Başkanvekili Oluç: Devlet Bahçeli açıklamalarıyla anayasal suç işliyor

HDP'nin kapatılması tartışmaları ile ilgili konuşan HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, "MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaptığı açıklamalarla anayasal suç işlemektedir" dedi.

Fotoğraf: MA

Paylaş

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında partilerinin kapatılmasına ilişkin yürütülen tartışmalara ve güncel gelişmelere dair değerlendirmelerde bulundu. Oluç, Anayasa'nın 138'nci maddesinde "Hiçbir makam merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılması konusunda emri ve talimat veremez genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz" denildiğini hatırlatarak, HDP’nin kapatılması yönünde açıklama yapan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin anayasal suç işlediğini belirtti. Oluç, AİHM'nin Selahattin Demirtaş kararını da hatırlatarak "AİHM, ‘Türkiye’nin imzacısı olduğu AİHS’nin 46’ıncı maddesine uyumlu davranın ve bu kararın gereklerini yerine getirin’ dedi. Peki yapıldı mı? Yapılmadı. Siyasi iktidar bunun üstünü HDP’yi kapatma meselesiyle örtmek istiyor" dedi.

Oluç'un açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"BAHÇELİ ANAYASAYI İHLAL EDİYOR"

"(HDP’nin kapatılması tartışmaları) Gerek görsel gerek yazılı medyada HDP’den temsilciler olmaksızın, kapatma davası tartışılıyor. HDP’nin görüşleri alınmaksızın kapatma davası konuşuluyor"

“AKP ve MHP Cumhur İttifakını oluşturmaktadır. Şimdi bu iktidarın bir parçası ya da iktidarın tamamı iktidarın gücünü kullanarak, iktidarın yargı üzerindeki baskısını pekiştirerek ve tahakkümünü artırarak bir siyasi partinin kapatılması doğrultusunda çabalar içine girmişse, Anayasa 138’inci maddesini açıkça ihlal ediyor demektir. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaptığı açıklamalarla anayasal suç işlemektedir. Anayasa 138, ‘hiçbir makam merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılması konusunda emri ve talimat veremez genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz’ diyor. İktidar, yargı üzerinde baskı oluşturmakta, tehdit etmektedir. ‘Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bir an evvel gerekeni yapmazsa biz başvuracağız' demektedir. Yani biran evvel gerekeni yapın demektedir. Bu çok açık bir talimattır.”

"6-8 EKİM İDDİANAMESİ MHP GÜDÜMLÜ BİR SİYASİ KUMPAS İDDİANAMESİDİR"

"(6-8 Ekim davası iddianamesi) Daha bu davanın ilk duruşması bile yapılmamıştır. Yılın son gününde bir iddianame ortaya çıkmıştır. Mahkeme 2 günlük inceleme sırasında 3 bin 500 sayfalık iddianame, 300 klasörlük dosyayı kabul etmiştir. Nasıl inceledilerse bu kadar hızlı şekilde. Bunu inceledikten sonra 26 Nisan’a duruşma için gün vermiştir. Ama Devlet Bahçeli demiştir ki bu iddianame kapatma için yeterlidir. Yani daha duruşması bile görülmemiş ama Bahçeli o mahkemeyi baskı altına almaktadır. Dolayısıyla bir suç daha işlemektedir TCK’ye göre. Belli ki bu 6 - 8 Ekim iddianamesi MHP güdümlü bir siyasi kumpas iddianamesidir. Ama bu konuya çok fazla girmeyeceğim.”

"5 PARTİ KAPATILDI SORUN ÇÖZÜLDÜ MÜ?"

"AKP iktidarı döneminde 5 parti kapandı sonuç ne oldu? Toplumsal ve siyasi sorunlar çözülmüş müdür? Kürt sorunu demokratik ve barışçıl bir çözüme ulaşmış mıdır? Akan kan durmuş mudur? Toplumsal barış sağlanmış mıdır? Hayır. Peki ne olmuştur? Her seferinde mücadele edenler, barış, eşitlik insanca yaşam toplumsal barış ve uzlaşma isteyenler daha güçlü bir şekilde buluşmuşlardır. Umudu büyütmüşlerdir. Kenetlenmişlerdir. Her seferinde daha güçlü bir şekilde siyaset sahnesinde yerlerini almışlardır."

"(AKP hakkında açılan kapatılma davası) O gün AKP’yi kapatmak için bir araya gelmiş olan odaklar bugün HDP’yi kapatmak için bir araya gelmişlerdir. Hazin olan ne biliyor musunuz? O gün kapatma davasına maruz kalan AKP de bugün aynı odaklarla yani o dönemde kendisini kapatmak isteyen odaklarla birlikte hareket ederek HDP’yi kapatmak istemektedir. Bu politik ilkesizlik, siyasi teslimiyet mi? Hangisidir? Buna kendileri cevap versinler, biz ne olduğunu biliyoruz."

"HDP İLE BAŞ EDEMEDİK İTİRAFIDIR"

“İktidar diyor ki ‘2015’ten beri bütün baskı ve zulme, gözaltı ve tutuklamalara rağmen HDP, demokratik siyaset alanındaki kararlı ve tavizsiz duruşunda en ufak bir geri adım atmadı. Bu alandaki mücadeleyi sürdürme konusunda kararlı durdu.’ İktidar bugün kapatma davası açmaya çabalayarak demiş oluyor ki, ‘biz HDP ile baş edemedik, siyasi olarak HDP’yi yenemedik, HDP’nin  meşru ve haklı mücadelesini sonlandıramadık; halk sahip çıktı. Yapacağımız tek şey kaldı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına sağınarak HDP’den kurtulabiliriz.’ Yani ‘HDP’nin direnişi başarılı oldu’ demiş oluyor iktidar. Biz böyle anlıyoruz, seçmenlerimiz de böyle anlıyor”

"KEPENKLERİNİZ HALK TARAFINDAN İNDİRİLİYOR"

“İstiyorsunuz ki HDP dün Ankara kalesinde intihar eden esnafı, kadın cinayetlerini ve şiddeti, gençliğin karşı karşıya kaldığı zulmü ve adaletsizlikleri konuşmasın. İstiyorsunuz ki HDP iktidar ortağının ‘askıda ekmek’ fiyaskosunu, asgari ücret felaketini, işçinin, köylünün, emeklinin sorunlarını konuşmasın. HDP Kürt sorununu da konuşmasın istiyorsunuz. Ama HDP tüm bunları da konuşuyor, Kürt sorununu da konuşuyor. Kürt sorununda demokratik barışçıl politikaları konuşarak diyalog yolu ile bir çözümün nasıl ortaya çıkacağını konuşuyor. Halk da bunu konuşuyor. Sizin kepenkleriniz halk tarafından yavaş yavaş indiriliyor."

"AİHM'NİN KARARININ ÜSTÜ ÖRTÜLMEK İSTENİYOR"

"Geçtiğimiz yılın 22 Aralık’ında AİHM Büyük Dairesi Selahattin Demirtaş başvurusunu karara bağladı ve çok önemli bir karar verdi. Dedi ki, ‘2015’ten bu yana HDP’ye yönelik açılan davalar hukuki değildir. Siyasi kumpas davalarıdır. Bu kararlarda iktidarın kötü niyet içtihadı vardır, iktidar kendi gücünü kullanarak, yargı üzerinde baskı yaratarak HDP’yi tasfiye etmek için davalar açmaktadır. Siyaset hakkı, seçme, seçilme hakkı, ifade özgürlüğü hakkı ihlal ediliyor’ dedi. Bu kararla birlikte AİHM, ‘Türkiye’nin imzacısı olduğu AİHS’nin 46’ıncı maddesine uyumlu davranın ve bu kararın gereklerini yerine getirin’ dedi. Peki yapıldı mı? Yapılmadı. Siyasi iktidar bunun üstünü HDP’yi kapatma meselesiyle örtmek istiyor."

"EVRENSEL HUKUK İLKELERİNE SAHİP ÇIKALIM"

"Bütün siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına, demokrat ve vicdan sahibi tüm yurttaşlara çağrı yapıyoruz. Bu konularda ilkesel duruş sergileyin. İlkesel duruş, demokratik siyasete sahip çıkmaktır. Evrensel hukuk ilkelerine sahip çıkmaktır. Türkiye’nin imzalamış olduğu uluslararası demokratik sözleşmelere, AİHM sözleşmelerine, BM sözleşmelerine uygun davranılmasına sahip çıkmak demektir. Özgürlüklere sahip çıkmak demektir. Mesele sadece HDP meselesi değil; mesele demokratik hak ve özgürlük meselesidir. Hepsine sahip çıkmak ancak Türkiye’nin içine düştüğü durumdan kurtulması için bir imkan sağlar. Eğer STK’ler, siyasi partiler, toplumsal ve siyasal muhalefet, demokrat ve vicdan sahibi tüm yurttaşlar hep birlikte adım atabilirsek demokratik hak ve özgürlüklere, hukukun üstünlüğüne sahip çıkabilirsek Türkiye’yi demokratikleşmeye götürecek adımı hep birlikte atabiliriz."

"İktidara çağrımız şudur; seçim ve siyasi partiler yasalarındaki antidemokratik hükümleri temizleyelim ve temsilde adaleti ve eşitliği sağlayacak bir seçim yasası ve katılımcı bir siyasi partiler yasasını yapılmasını sağlayalım.” (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Emek Partisinden grevdeki Baldur işçileriyle sıcak dayanışma

SONRAKİ HABER

Can Dündar'a "MİT tırları" davasında verilen hapis cezasının gerekçesi açıklandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa