Çiz kızım!
Karikatürist Aslı Alpar yazdı: “İktidar” yani kadın karşısında erkek, hayvan karşısında insan, işçi karşısında patron, eşcinsel, biseksüel karşısında heteroseksüel, trans karşısında natrans…
Çizer: Aslı Alpar
Aslı ALPAR
Karikatürist
“Mizah” hakkında her yıl çeşitli mecralara yazan ve konuşan bir çizer olarak güzel bir haberle başlayayım: Türkiye’de cinsiyetçi ve heteroseksist komik günden güne yok oluyor. Bu gelişmeyi kadın ve queer çizerlerin alana girişiyle olduğu kadar kadın ve LGBTİ+’ların mücadelesinin sonucu olarak da görmek mümkün.
Bu güzel haberi aklımızda tutarak devam edelim: Cinsiyetçi, homofobik, transfobik bir “komik”, mizah kabul edilebilir mi?
Çoğu zaman “Ofansif mizah yapıyoruz”, “Kara mizah yapıyoruz” cümlelerin ardında sığınmış; kadınlarla, seks işçileriyle, hayvanlarla, yoksullarla, LGBTİ+’larla dalga geçen bir komikle karşılaşıyoruz.
Mizah –neyse ki- cetvelle ölçülebilen, sınırları çizilebilen bir tür değil ancak yine de mizahın tarihsel sürecinin yardımıyla; onun, iktidarın yanından güldürmeyeceğini söyleyebiliriz. “İktidar” yani kadın karşısında erkek, hayvan karşısında insan, işçi karşısında patron, eşcinsel, biseksüel karşısında heteroseksüel, trans karşısında natrans… Kaleminiz hangisine karşı çiziyor, hangisini güldürüyor; mesele bu.
Yıllarca çizerlere, mizahçılara bu soruyu sorduk ve onlar bizim “komik/eğlence düşmanı” ya da “politik doğrucu” olduğumuzu iddia ettiler. Bu duruma ilişkin Terry Eagleton şunları söylüyor: “Bir şakanın nasıl işe yaradığını bilmek onu mutlaka sabote etmek anlamına gelmez, (…) Kalın bağırsaklar hakkında anatomik bilgi sahibi olmak, yemeğin tadını çıkarmada engel teşkil etmez.”*
Diğer yandan bizi “eğlence düşmanlığı”yla itham eden çizerlerin unuttukları bir şey vardı; iktidar nasıl her yerdeyse mizah da neşe de her yerdeydi. Hem kadın hem LGBTİ+ hareketi zamanla bu çizimlerle dalga geçmeyi başaracak kadar kendilerini güçlendirdi ve dahası da var yerine alternatifini de üretti.
Bayan Yanı’nın yanı sıra Kaos GL Derneğinin haber portalı kaosGL.org’da queer bir komiğin peşin düşen lezbiyen, trans, biseksüel, non-binary çizerler, yıllardır karikatür dergilerinde temsil edilen stereotiplerine ve esprinin nesnesi olmalarına aldırış etmeden üretmeye devam ediyor.
Oldukça kısa bir deneyim aktarımı yazısı yazmayı hedeflendiğimden Türkiye’de karikatür deyince akla gelen dergiciliğin kapaktan güncel meselelerin hicvedildiği sayfalara dek kadın karakter temsilinin yokluğu, esprilerin kışkırtılmış erkeklik tarafından kuşatıldığı yıllara değinmeyeceğim. Çizerlerin öz eleştiri verdiği, “Okur yanlış anlar mı” diye değil de “Bu karikatürüm cinsiyetçi mi” diye sormaya başladıkları bir dönemde belki artık lüzumu da yok. Bu değişimi görmek, bu değişimin içinde çizmek umut verici.
Çok olumlu bir tablo çizdiğim düşünülebilir ancak “tecavüz komiğiyle” ya da “homofobik, transfobik komikle” gerçek bir yüzleşme olduğunu söylemiyorum. Yalnızca değişimin adını koymayı değerli ve güçlendirici buluyorum.
Mizah üzerine çalışan kadın bir çizer olduğum için gelecek yazı ve konuşma tekliflerinin, yalnızca “toplumsal cinsiyet ve mizah” olmayacağı günleri de göreceğimizi, “dünya mizahı” ya da “mizahın geleceği“ gibi yıllardır yalnızca erkekleri dinlediğimiz başlıklar hakkındaki fikirlerimizin de görünür olacağı günlerin geleceğini biliyorum.