16 Ocak 2021 22:30

Karikatürist Tuncay Akgün: Millisini bilemem ama bizim mizahımız çok yerli

Leman Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Tuncay Akgün’le son dönem mizah ve karikatür gündemini konuştuk.

Karikatürist Tuncay Akgün: Millisini bilemem ama bizim mizahımız çok yerli

Ekran görüntüsü: "Leman Ayağa Kalk" başlıklı videodan alınmıştır.

İsmail AFACAN
İstanbul

AKP iktidarının “En çok takip ettiği” sanat dallarından birisi karikatür. Yurt içindeki ve yurt dışındaki mizah dergileri sürekli hedeflerinde… Güncel siyasetin malzemesi olarak sık sık kullanıyorlar.  AKP iktidarı döneminde karikatüristlere birçok davalar açıldı. Buna rağmen karikatüristler kültürel muhalefetin Türkiye’deki kalelerinden…

Türkiye’de mizah ve karikatür deyince ilk akla gelen dergilerdendir “Leman”… Kapakları gündem yaratıyor, sosyal medyada çok fazla paylaşılıyor. Sadece gündem yaratmakla kalmıyor yaşananları tarihe not düşüyor. Leman Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Tuncay Akgün’le son dönem mizah ve karikatür gündemini konuştuk.

"BURADA GEÇİŞTİRİLDİ AMA DÜNYA BASINI KONUYLA ÇOK İLGİLENDİ"

2018 yılındaki doların ani yükselişi ve kağıt krizi sonrası yaptığınız açıklamada “Şaka değil batıyoruz” demiştiniz. Son durum nedir?

Yerli kağıt üreten SEKA’nın kapatılması ve devalüasyonla artan kurlar nedeniyle ithal kağıdın alınabilecek seviyelerin çok üstüne çıkmasına vurgu yapmıştım. SEKA direnişinde hem çizgilerimizle hem de bizzat fiziki olarak direniş alanındaydık. ‘Batıyoruz’ benim kullanabileceğim bir sözcük değil. Başlık abartıldı. Basılı yayın yapan bağımsız yayınevleri ve özgür basının yaşadığı sorunları anlatmaya çalıştım. O haftalarda bir meydan okuma olarak minyatür boyda hazırladığımız Leman’la çıktık. İki baskı yaptı. Önce Reuters’e sonra Dünya medyasında 300’e yakın gazete ve televizyonda haber olduk. Burada geçiştirildi ama Dünya basını konuyla çok ilgilendi. Devalüasyon da aynı, kurbağanın kısık ateşte pişmesi gibi dalgalanarak her gün kurları oynatarak sürüyor. Sorunlar da...

Leman; Türkiye mizahının kült dergilerinden; kapakları gündem yaratıyor ve sosyal medyada çok sık paylaşılıyor.  Okurun ilgisini nasıl buluyorsunuz?

Yaptığımız haftanın kapakları Leman çıktığından beri okur tarafından beklenir. Bayilerdeki beklenti sosyal medyanın gelişimiyle artık bu plartformlardaki beklentiye dönüştü. Çokça, eskisinden daha fazla milyonlarca etkileşim alıyor, paylaşılıyor. Yorumlar alıyor, tartışılıyor. Saldırıları da üstüne çekiyor elbette. Kapaklarımızla 30 yıldan fazladır bir yakın tarih okuması için belge bırakmaya çalışıyoruz. Üstündeki Leman logosu, mizahla harmanlanmış görselliği hafızalara kazınıyor. Baskıyı kırıyor okurun gözünde. Dolayısıyla okurun ilgisi yoğun. Bayii, okur ilişkisiyse eskisi kadar güçlü değil. Pandemi de bu süreci oldukça etkiledi.

"MİZAH İYİLEŞTİRİR, HOŞGÖRÜ EŞİĞİNİ YÜKSELTİR"

AKP iktidarının “En çok takip ettiği” sanat dallarından birisi karikatür. Yurt içindeki ve yurt dışındaki mizah dergileri sürekli gündemlerinde. Güncel siyasetin malzemesi olarak sık sık kullanıyorlar. İktidarın mizaha olan ilgisini ve yaklaşımını nasıl buluyorsunuz?

Çok iyi takip ettiklerini düşünmüyorum: Etselerdi kendileri için de ülke için de çok daha hayırlı olurdu. Mizah iyileştirir, hoşgörü eşiğini yükseltir çünkü. Saldırmak, hedefe koymak için değerlendiriyorlar. İyi takipten kastınızın bu olduğunu ve ironinizi de anlıyorum. Onlar açısından sorun şu; kültürel ve sanatsal iktidarı kuramamaktan yakınıyorlar. Yine de bu alanlarda kendilerince bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Ancak mizah konusunda çok çaresizler. Çünkü mizah varoluşu için mutlak özgürlük talep eder. Sınırları olabildiğince, sonuna kadar zorlar.

Kolaj: Evrensel

AKP iktidarı döneminde karikatüristlere birçok davalar açıldı. Buna rağmen karikatüristler kültürel muhalefetin Türkiye’deki kalelerinden… “Genç kalmanın sırları” tadında bir soru yöneltmek istiyorum…  Tüm bunlara rağmen Türkiye mizahının çizgisinden taviz vermemesinin sırları nelerdir?

Çok güçlü bir mizah geleneğimiz var. Hoca Nasreddinler’e de gidebiliriz, Bektaşilik’den de dem vurabiliriz. Ancak mizah dergisi geleneğimiz de çok güçlü. Cumhuriyet öncesi dönem, meşrutiyet dönemine kadar gidiyor. Sonra Aziz Nesinler, Rıfat Ilgazlar... Ve dünyanın en yüksek tirajlı ilk üçüne girmiş 70-80’lerin ustamız Oğuz Aral’ın GırGır dergisi... ’90’lar, 2000’lerin radikal çizgisine rağmen bağımsız alan açabilmiş Türkiye’nin açık ara en çok satan dergisi Leman. Maya çok sağlam. Türkiye’nin çizgi ve çizer dünyası da çok zengin. Okuruyla içi içe. Direniş ruhu güçlü.

"ÇOK KOMİK BULUYORUM"

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son olarak sanatçı tarifi yapmıştı. Erdoğan “Beklediğimiz o sanatçı, marifetini sosyal medya hesabından savurduğu siyasi polemiklerle değil, kanatlanıp uçurduğu kanadıyla gösterecektir. Beklediğimiz o sanatçı ait olduğu milleti hor görüp sürekli şikayet etmek yerine kendi sanatını üretecektir” demişti. Siz bu tarifi nasıl buluyorsunuz?

Çok komik buluyorum.

“Yerli” ve “milli” bir mizah olabilir mi?

Valla millisini bilemem ama bizim mizahımız çok yerli... Evrensele de buradan kanatlanılır zaten.

Bir mizahçı olarak siz nasıl bir “sanatçı” tarifi yaparsınız?

Tarif yapmayı sevmem. Yemek değil bu. İnsanı klişelere ve kalıplara mahkum eder. Bunları aşan ne varsa sanatın ve sanatçının sınırları orada başlar.


"TİPİK BİR, CEHALETLE HARMANLANMIŞ KÖTÜCÜLLÜK"

Geçtiğimiz ay İzmir Mizah Festivali’ndeki “Dünya Karikatüründe Toplumsal Eleştiri ve Mizah” başlıklı söyleşinin hedef gösterilmesi üzerine festival komitesi programı iptal etmek zorunda kaldı. Kararda; Michel Kichka ve Plantu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve cihatçılara yönelik karikatürlerinden rahatsız olan çevrelerin “#İzmirdeCharlieHebdoyaHayır” kampanyası etkili oldu. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ “Dini ve milli değerlerimize hoşgörülü olmayanlara ‘dur’ demek hakkımızdır” sözleriyle kararı savunmuştu. Yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tipik bir, cehaletle harmanlanmış kötücüllük. Dangalakça ama sonuç almış bir baskı kurma biçimi. Plantu’nun, Charlie’yle hiçbir ortak noktası yok, Fransız olması dışında. Le Monde’un baş çizeri. Fransa’da da, dünyada da çok etkili bir çizer. BM’in ve Unesco’nun desteği ve farklı ülkelerin çizerleriyle yıllardır dünyanın pek çok kentinde ‘Cartooning of Peace’ isimli sergiler, etkinlikler yapıyor. Diplomat gibi karşılanıyor her yerde. Üstelik benim bildiğim 20 yıldır çeşitli vesilelerle bazen dış işlerinin davetiyle Türkiye’ye de defalarca gelip gitmiştir. Biz o zamanlardan tanışıyoruz. Kichka Fransız da değil bu organizasyonun önemli bir çizeri. Yine Charlie’yle ortak bir noktası yok. O da daha önce Türkiye’ye mizah festivallerine gelip gitmiş biri. Sonuç; böyle bir kampanyaya hedef olmak için karikatürist olarak anılmanız yeterli. Acınası ve rezil bir tablo. Sonuçları da olacaktır.

Son yıllarda Türkiye’de ilk akla gelen mizah dergisi “Charlie Hebdo”… Belirli aralıklarla ülke gündemine geliyor. En son ekim ayında ülke gündemine düştü. Erdoğan’ı kapağa taşıyan “Charlie Hebdo” karikatürü Türkiyeli mizahseverler tarafından da “cinsiyetçi” ve “oryantalist” bulundu. “Charlie Hebdo” ile AKP iktidarı arasındaki gerilimli ilişkiyi nasıl yorumlarsınız?

Charlie Hebdo’nun (Yaşananlardan sonra ismini bile anmak ürkütüyor) gündeme gelen son kapakları dışında AKP’yle çok fazla uğraştıklarını ve ilgilendiklerini düşünmüyorum. Derginin çalışanlarının yaşadığı tarihe ve hafızalara kazınan trajedi çeşitli vesilelerle zaman zaman bize de hatırlatılıyor. Oysa o zamanki Başbakan Davutoğlu diğer ülkelerin devlet başkanlarıyla cenazeye katılmıştı biliyorsunuz. Birkaç kuşak çizerin ve dergi çalışanlarının trajik bir biçimde katledilmesi spekülasyonları bitirmedi. Bence politikacılar orada ve burada konjonktüre göre durumu kullanmayı sürdürüyor.

Uluslararası platformlarda yer alan karikatüristlerin Türkiye’deki mizaha yaklaşımı nasıl? Türkiye mizahına dair neler söylüyorlar? Sizden dinleyebilir miyiz?

Dünyadan bir ilgi var. Ben yıllardır yabancı basına ayda birkaç defa röportaj veriyorum. Bizdeki mizah dergisi ve çizer zenginliği şaşırtıcı bulunuyor. Mizah dergisi sayılı ülkeler dışında artık dünyada ve Batıda çok az kaldı. Albüm endüstrisi güçlü. Ve gazete çizerliği elbette sürüyor. Bizim hayatın her alanını didik didik eden karikatür, çizgi çeşitliliğimiz çekici bulunuyor. Hatta biraz kıskanılıyor… Çizerlerin ve dergilerin fanlarının kalabalıklığı, yoğunluğu da fark ediliyor. Ersin Karabulut Fransa’da çok önemli bir çizgi roman dergisinde burada çizdiği öyküleri seri olarak yayımlıyor. İki tane de albümü yayımlandı. Fanları oluştu. Çok sevindirici. Dünyadaki çizgi roman endüstrisine buradan çizen ve önemli işler yapan çizerlerimiz var. Kutlukhan Perker ilk aklıma gelen isimlerden. Yıldıray Çınar ve onları izleyen isimler...

Evrensel'i Takip Et