17 Ocak 2021 03:40

Hollanda’da hükümet istifasını getiren rapor: “Benzeri görülmemiş adaletsizlik”

Hollanda'da 3. Rutte Hükümeti'nin istifasına, çocuk bakım yardımı konusunda çok sayıda ailenin "dolandırıcılıkla" suçlandığını belgeleyen “Benzeri görülmemiş adaletsizlik” raporu neden oldu.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Nuri KARABULUT
Amsterdam

Hollanda’da 17 Mart’ta yapılacak genel seçimlere iki ay kala 3. Rutte Hükümeti'nin istifası konuşuluyor. Hükümetin istifa etmesinin nedeni ise aralık ayında Meclis Soruşturma Komisyonu tarafından yayınlan “Benzeri görülmemiş adaletsizlik” adlı rapor. Bu rapor uzun yıllardır çocuk bakım yardımı konusunda haksız yere dolandırıcıkla suçlandıklarını hiçbir merciye anlatamayan binlerce evebiyenin haklı olduklarını ortaya koydu. Raporun da teyit ettiği gibi, çocuk bakım yardımını ödemekle mükellef olan vergi dairesi uzun yıllar binlerce evebiyeni bilinçli olarak dolandırıcılıkla suçladı. Bu skandaldan dolayı binlerce aile hem maddi hem manevi mağduriyet yaşadı. Verilen bütün sözlere rağmen bu mağduriyetler hâlâ giderilmiş değil.

Raporun önemli tespitlerinden biri hukuk devletinin temel ilkelerinin ihlal edildiğine yapılan vurgu. Bu ihlalin sadece vergi dairesi tarafından yapılmadığını belirten rapor, yargı ve kanun koyucunun da burada suçlu olduğunu söylüyor.

Raporun vurguladığı diğer konulardan biri de hükümetin bilgi akşının yerinde olmadığına dair vurgu. Hollanda meclisinin konuyla ilgili istediği bilgi, zamanında gönderilmedi ve gönderilen bilgi eksikti ya da doğru bilgi değildi.  Hükümet benzeri tutumu Meclis Soruşturma Komisyonunun istediği bilgiyi göndermede de takındı.

Soruşturma komisyonu ebeveynlerin başına gelenleri “benzeri görülmemiş adaletsizlik” olarak niteliyor. “Benzeri görülmemiş", çünkü hükümet ve üst bürokrasinin olayın çapını ve ciddiyetini kabul etmesi için çok uzun süre geçmesi gerekiyordu. "Adaletsizlik", çünkü vergi dairesinin ebeveynlere yaptığı muamele ile bu ebeveynlerin itham edildikleri suçlar -ki çoğu durumda haksız yere- arasında büyük orantısızlık söz konusu.”

KURUMSAL IRKÇILIK

Söylendiği gibi çocuk bakımı skandalından binlerce ebeveyn etkilendi. Meclis Soruşturma Komisyonu ırkçılık yapılıp yapılmadığını araştırmakla görevlendirilmemişti, ancak dolandırıcılık yapmakla suçlanan ebeveynler arasında göçmen kökenlilerin sayısı oldukça kabarık olduğu ortaya çıktı. İkinci bir vatandaşlığı olan, farklı etnik kökenden insanların daha sıkı denetime tabi tutuldukları hiçbir şüpheye yer bırakmayacak bir netlikte görünüyor. Türkiye, Fas ve Sürinam kökenli göçmenler bunlar arasında başı çekiyor. İnsanların farklı isimlere sahip olması, çifte vatandaş olmaları daha sıkı denetlenmeleri için vergi dairesi açısından yeterli sebepler arasında gelmiş. Bu veriler vergi dairesinin göçmen kökenli insanları sistematik olarak daha sıkı denetlediği ve onları haksız yere dolandırıcılıkla suçladığını ortaya koyuyor. Bu gerçekler Hollanda’da kurumsal ırkçılığın geldiği boyutu göstermesi bakımından çarpıcı. Çarpıcı olduğu kadar ürkütücü.

KRONOLOJİ

Çocuk bakım yardımı skandalının uzun bir geçmişi var. Olay sosyal sağ liberal VVD ile sosyal demokrat PVDA ortaklığında kurulan 2. Rutte hükümetine, hatta onun öncesi olan 1. Rutte hükümetine kadar gidiyor. 2013 yılında Bulgaristan’dan Hollanda’ya çalışmaya gelen insanların sosyal ödenek ve hizmetleri almak için yolsuzluk yaptıkları iddiası ile, yolsuzluğa karşı daha etkili mücadele edilmesi doğrultusunda meclis kararı alındı. Bunun için vergi dairesi ve bakanlık bünyesinde özel birimler oluşturdu.

İlerleyen yıllarda giderek artan sayıda binlerce insana haksız yere dolandırıcı etiketi yapıştırıldı. Bu insanların itirazları kabul görmedi. Mahkemeler de vergi dairesinin ithamlarını kanuna uygun olarak değerlendirdi. Çok küçük bir hata da olsa dolandırıcı damgası yiyenlerin çocuk bakım yardımı durduruldu ve aldıkları on binlerce avroluk yardımı geri ödemek zorunda bırakıldılar. "Dolandırıcılıkl" suçlandıkları için taksitle geri ödeme de kabul edilmedi.

2017 yılında Ombudsman, konuyla ilgili olarak bir rapor hazırladı. Rapor, vergi dairesinin uygulamasını sert bir dille eleştiriyordu. 2019 yılında eski bakanlardan Donner’in başkanlığında kurulan tavsiye komisyonu da yöntemi eleştiren bir rapor hazırladı.

2018 yılının Eylül ayında RTL Nieuws ve Trouw gazetesinden iki gazeteci, vergi dairesinin sert uygulamalarını haberleştirerek, vergi dairesinin itirazları kategorik olarak reddettiğini dile getirdi. Bu haberler ailelerin uğradığı haksızlıkların kamuoyunun gündemine gelmesini sağladı.

Meclis bünyesinde kurulan soruşturma komisyonu Kasım 2020’de dönemin politik olarak sorumlu bakanlarını ve bürokratları sorguladı ve 17 Aralık 2020’de konuyla ilgili olarak raporunu yayınladı.

İLK İSTİFA

Geçtiğimiz hafta 2. Rutte Hükümeti’nde Sosyal İşler Bakanlığı görevinde bulunan sosyal demokrat PVDA lideri Asscher parti liderliğinden ve vekillikten istifa ettiğini duyurdu.  Asscher, 17 Mart’ta yapılacak genel seçimlere de liste başı olarak katılmayacağını belirtti.

HÜKÜMET İSTİFA ETTİ AMA…

3. Rutte Hükümeti istifa etmemek için epeyce direndi. Bunun için Kovid-19 salgınını bile kullandı. Başbakan Rutte’ye göre ülke böyle bir dönemde yönetimsiz bırakılamazdı. Ancak hem kamuoyunun baskısı ve hem de PVDA lideri Asscher’in istifası hükümeti istifa etmeye zorunlu kıldı.

Hükümet istifa etti, ama gerek Başbakan Rutte gerekse de kabinedeki diğer partilerden bakanlar 17 Mart genel seçimlerine katılmakta bir sorun görmediğini ilan ediyor. Başbakan Rutte’ye seçimlerde adaylıktan çekilip çekilmeyeceği konusunda yönetilen sorulara verdiği cevaplarda, kendisinin bu skandalda doğrudan bir payının olmadığını belirterek adaylığının devam edeceğini söyledi. Hem bütün kabinelerde başbakanlık yapacaksın hem de doğrudan payın olmayacak. Bilenler ve takip edenler Rutte’den başka bir tutum beklemiyorlardı zaten.

ÖNCEKİ HABER

Gökhan Özoğuz'dan, Boğaziçi öğrencilerine destek şarkısı: Ellerinde Pankartlar

SONRAKİ HABER

Çakırözer: Gazeteci ve siyasetçilerin can güvenliğini korumak iktidarın sorumluluğu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa