“Ziya Selçuk’tan umudumuz vardı”
“Bizim gelişmemize önem verilmeli artık, eğitimimiz not verme amacından çıkıp bilgi amaçlı olmalı.”
İllüstrasyon: pikisuperstar/ Freepik
Selin Kurşun
Ankara
2021’e umut dolu başladık ancak liselilerin ne kafasındaki belirsizlikler yok oluyor ne de sıkıntıları çözülüyor. Sıkıntılarının başlıca sebebi olan eğitim, pandemi süreci ve alınan önlemler hakkında Gazi Anadolu Lisesi öğrencileri ile konuştuk. Daha okuluna sınavlar dışında gitmeyen 9. sınıf öğrencilerinden olan Hasan “Eğitimimiz şu anlık EBA’dan ilerlemiyor ve bizim eğitimimiz diğerlerine kıyasla iyi gidiyor. Ancak bilgisayar olsa bile eski sürümde olması bilgisayarın uygulamaları kaldırmamasına sebep olabiliyor” diyor ve online yaşadıklarının yanında evlere tıkılmanın verdiği etkiyle “Arkadaşlarımı özlüyorum, haftanın 5 günü antrenmanı olan bir insandım ve bu süreçte evde kalmak beni çok sıkıyor” şeklinde yakınıyor. Yapılan açıklamalarla birlikte sınav tarihleri ertelenen pek çok öğrenci gibi Hasan’ın da çalışması etkilenmiş ve bu durumu “Sınavların ileri tarihe çekilmesi düzenimi bozdu ve çalışmalarımı aksatmama sebep oldu, rehavete kapıldım. Biz ilk sınavlarımızı olmuştuk ve eğer bu dönem olduğumuz sınavlar iptal edilirse itirazlar yükselir” şeklinde açıklıyor.
ÖDEVLER GELİŞİMİMİZE FAYDA SAĞLAMIYOR
Yağmur ise “Zaten iyi bir eğitim yoktu, online eğitimde de aksamalar devam ediyor. Sınavlarımız öne çekildi ve bir anda çalışamadık. Yeni arkadaşlarımla tanışamadım, öğretmenlerimi de çok tanımıyorum, bu da dersleri zaten anlayamayacağım diye düşünmeme ve çalışamamama sebep oluyor. Aşırı ödev veriyorlar ve bunlar kendimizi geliştirmemiz için değil not vermek için verilen ödevlerden ibaret. Bizim gelişmemize önem verilmeli artık. Not verme amacından çıkıp bilgi amaçlı olmalı eğitimimiz. Online eğitim olunca biraz daha aksamalar oluyor, öğretmenlerin bazıları kullanmayı bilmiyor” diyerek gerek sınavlar gerek derslerde yaşadığı problemleri açıklıyor. Pandemi için ise “Yeterli önlemler alınmıyor, rehavete kapıldık, gittikçe artıyor vakalar. Sokağa çıkma yasakları arttırılmalı. Almanya’da insanlara evinde kalmaları ve ihtiyaçlarının karşılanacağı söylendi. Bizde de böyle olmalı. Çalışması zorunlu insanlar, özellikle kargocular için bu süreç çok zor işledi. Herkes ihtiyaçlarını kargoyla karşıladı. Dönüşümlü çalışma ya da onların ihtiyaçlarına göre imkanlar sunmalıydı devlet” şeklinde düşüncelerini aktarıyor.
DERSİ DİNLEMEKTENSE KENDİ BAŞINA ÇALIŞMAK DAHA VERİMLİ
Konuştuğumuz bir diğer arkadaş olan Zozan ise “Öğretmenler normal bir şekilde ekrana yansıtamıyorlar, bizim de gözlerimiz ağrıyor uzun süre ekrana bakarak. Kendim çalışmayı tercih ediyorum, çok daha fazla verim alıyorum. Pek çok okulda sınav tarihleri açıklandı, iptal oldu, sonra geri alındı ve çalışma planlarımız değişti. Milli Eğitim Bakanı açıklama yapıyor ama her türlü konuda bir belirsizlik var ve sorularımıza cevap vermiyor. Okullar açıldı, 2 hafta sonra tekrar kapandı. Sınavlar 1 hafta kala açıklandı ve bazı sınavlarımız çok sıkıştı. Aynı gün 2 önemli sınav varsa 2 dersten de düşük not aldık. Dışarı çıkmaya korkuyorum ve sadece sınavlar için dışarı çıktım. Aşı gelmeden okulların açılması gerçekçi değil, eğitime ihtiyaç duyulsa da açılmaması daha doğru olur bu süreçte” diyor. Zozan daha önce kovid geçirmiş olduğundan üstündeki psikolojik baskı da artmış durumda. “Arkadaşlarımla iletişim kuramıyorum, uygulamalar üzerinden konuşuyoruz ama eksik kalıyor, yeterli iletişimi kuramıyoruz’’ diyerek kopan sosyal ilişkilerinden dolayı üzgün olduğunu belirtiyor.
Ziya Selçuk’tan oldukça umutlu olan gençlerden birisi olan Yiğit “Yeni bakanla birlikte büyük değişimler olacağını öngörüyordum. Ama özellikle pandemide eğitim gerçekten çok kötü yönetildi. İnteraktif bir sistem olmadıkça okul da pek işe yaramıyordu ancak bu süreçte pek çok öğrenci daha kötü etkilendi. Bazen internet bağlantısı kötü olunca dersten atıyor bizi, herhangi bir mecra okula gitmek kadar bizi bağlayıcı değil ve bu bizim motivasyonumuzu düşürüyor. Sınavların ileri alınması mantıklı ancak biz hala önceki sınavların tam olarak iptal olup olmadığını bile bilmiyoruz. Bu belirsizlik ve tutarsızlık aslında. Ben evde kısıtlı kalınca sosyal medyaya yöneldim ve eski arkadaşlarımla kopukluk yaşadım. Bu çok kötü çünkü bu bağlar kalıcı olmuyor. Hepimiz eskiden daha sosyaldik. Üstümüzde sosyokültürel bir baskı da var” diyerek diğer arkadaşlarla aynı fikirleri paylaşıyor. Yiğit bütün bunlar için pandeminin sorumlu tutulamayacağını savunuyor: “Pandemiyi suçlamak doğru olmaz. Birleşik Krallık gibi ülkelere baktığımızda bu sorunun aslında global olduğunu düşünüyorum. Oralarda da bu süreç yanlış yönetildi, eğitim çöküntüye uğradı, herkesin sosyal hayatı kötü etkilendi. Sağlık sistemi açısından doğru yönetilen bir ülke olduğunu düşünmüyorum. Sosyal bağlamda birlikte hareket etmenin bu sorunları çözebileceğini düşünüyorum.”
Damla da pandeminin uzamasından yakınarak başlıyor sözlerine: “Hiç dışarı çıkamamak, arkadaşlarımla buluşamamak beni çok etkiliyor. Bir an önce bu sürecin bitmesini istiyorum” diyerek düşüncelerini belirten Damla’ya alınan önlemlerin pandeminin süresine etkisini sorduğumuzda ise “Elbette ilişkisi var, yeteri kadar önlem alınmıyor hala. AVM’ler açık mesela ama daha fazla önlem için devletin parası olduğunu düşünmüyorum. Sonuçta her yer kapanırsa para kazanamayız. İnsanlar aç kalır” yanıtını veriyor. Sohbetin devamında Cengiz Holding ve Limak İnşaat gibi pek çok şirketin silinen vergilerinden konuşuyoruz. Silinen vergi borçları hakkında pek bir bilgisi olmadığını belirtse de bunun sebebinin bu şirketlerin devlet için daha önemli olabileceğini söylüyor ve ekliyor: “Belli ki eğitimin yeterince karlı olmadığını düşünüyorlar ve buralara yeterince para da harcamıyorlar. Ama bence hem eğitim hem bizlerin sağlığı şirketlerden önemli. Demek ki var olan parayı bizden saklıyorlar. Bu da halkı değil parayı seçtiklerini gösteriyor."