Sorunlar yumağı eğitim
Sınavlarla döşenmiş bu sistem bizi yolun sonunda ne kadar nitelikli bir insan yapıyor? Onca senelerin karşılığını alabiliyor muyuz?
Fotoğraf: Pixabay
Abbas VURAL
Kartal/İstanbul
Çocukluğumuzdan beri önemi hatırlatılan, diğer bütün uğraşlarımızdan üstün tuttuğumuz, bu uğurda nice yeteneklerimizi keşfetmeden büyümemize sebep olan ve genellikle de sonu nitelikli işsizlik ile sonuçlanan okul eğitimini ülkemizde layıkıyla alabiliyor muyuz? Son yıllarda düşük ve orta sınıf ailelerin çocuklarını özel okullara gönderme oranının oldukça artması bu soruyu fazlasıyla cevaplıyor sanırsam. Sınavlarla döşenmiş bu sistem bizi yolun sonunda ne kadar nitelikli bir insan yapıyor? Onca senelerin karşılığını alabiliyor muyuz? Çevremdeki benden yaşça büyük tanıdıklarım tarafından dinlediklerim, arkadaşlarım aracılığı ile duyduğum ya da gördüklerim ve kendi tecrübelerim eşliğinde sistemdeki eşitsizliklerden bahsetmek istiyorum.
EĞİTİMDE EŞİTLİK ALDATMACADAN İBARET
Eşitsizlikler eğitim hayatının ilk günlerinden başlıyor aslında. Kimi aileler çocuğunu kreş ve anaokulu gibi eğitime hazırlık mahiyetindeki yerlere gönderirken, işçi sınıfı ve emekçi aileler bu imkânları çocuklarına her zaman sağlayamıyor. Devlet anaokullarında bile her şey ailelerden talep ediliyor; kayıt parası, yemek parası başlıkları altında ailelerin sırtına daha ilk adımdan bir sürü yük biniyor. Daha sonrasında ilköğretim zamanı yine ‘’aidat’’ adı altında ve ‘’Okulumuz zor durumda, okulumuza yardım edelim’’ gibi kampanyalar altında bir ton para toplanıyor ve gariptir ki her sene okul müdürlerinin makam odaları yenilenmiş oluyor. Kıymetli öğretmenlerimizi ayırarak, bazı öğretmenler eskiye göre daha az olmakla birlikte çocuklara bağırıp, şiddet uygulayarak terbiye dersi vermeye çalışıyor; zorunlu ve seçmeli din dersleri ile yoksulluğa şükretmeyi bilen öğrenci modelinin temelleri atılıyor. Daha ilkokul yıllarını bile özel okullarda okuyan zengin sınıfın çocukları yokluk nedir görmeden, alt sınıfın varlığından bir haber büyüyor ve yeni nesillerde sınıflar daha çok kutuplaşıyor. Ortaöğretim veya lise yıllarında da durum bundan farksız. En güzel günlerini sınavlara hazırlanmak ve geleceğinin inşası ile harcayan öğrenciler olması gerektiğinden çok daha zorlayıcı şekilde 5 yıl sonra toplumdaki yerini belirlemeye çalışıyor. Köy hayatında eğitim ya da engelli arkadaşlarımızın yaşadığı zorluklardan bahsedemiyorum bile, böyle insanları çevremde görüp, bilemediğim için.
1 yılı aşkın süredir eğitim hayatımızı mahveden pandeminin etkilerine değinmeden de geçemeyeceğim. Eğitimde gayet iyi olduğumuzu uluslararası ve bağımsız araştırmalara rağmen iddia eden hükümet ne kadar hazırlıksız ve geri olduğumuzu bir kez daha kanıtlamış oldu. Zayıf internet ve çevrimiçi eğitim altyapıları, eğitim sermayesindeki gelir akışı bozulmasın diye sınav tarihlerinin bir ileri bir geri alınması, maddi geliri yeterli olmayan öğrencilere dijital eğitimde gerekli yardımın sağlanamaması, bu alışılmışın dışında geçen süreçte öğrencilerin psikolojilerinin bozulmasına rağmen özellikle yükseköğretimde normal olandan daha fazla sorumluluk yüklenmesi utanç duyulacak bir tabloydu şahsımca. Hazırlık kursları ya da köklü özel eğitim kurumlarındaki burjuva sınıfının çocukları orta ve alt kesiminkilere sınavlarda fark attı, bu sene de atmaya devam edecek gibi görünüyor. Bu adaletsiz düzenin son bulmasını diliyor, bu konuda sorumluluk sahibi olan hükümetten gerekli davranışların sergilenmesini talep ediyorum.