Demokratik, eşit, ulaşılabilir eğitim istiyoruz!
Bugün ülkede halklar belediyesini, işçiler sendikasını, öğrenciler rektörünü seçmek istiyor, bence ülkede başta eğitim olmak üzere sorunların giderilebilmesi için bu seslere kulak vermeliyiz.
Görsel: Freepik
Körfez’den bir genç
Körfez/ Kocaeli
Online eğitim denilen sistemin; tek adam iktidarının sürekli iyiye gittiğini söylediği ama eğitim öğretim sisteminin modern çağın koşullarında, aklın ve bilimin mantığında ilerlemediğini pandemiyle birlikte bir kez daha tüm çıplaklığıyla görmüş olduk. Türkiye'de çoğu öğrencinin bilgisayarını geçelim, telefonun bile olmamasına rağmen online eğitim sürekli ve sürekli uzatılıyor. 6 milyon öğrencinin uzaktan eğitime katılamadığı nesnel verilerle saptanmışken MEB ve hükümet öğrencilere araç-gereç temin etmekten tutalım da eğitimin niteliğinin daha da aşağı seviyelere inmesini önlemek için hiçbir tutarlı önlem almadı.
BÜTÜN ÖĞRENCİLERİN SORUNLARI BENZER
İşin ironik yanı ise hükümet pandemiyle mücadele ediyoruz bahanesiyle ilk olarak bilimin ve kültürün yuvası olan okulları kapattı. Pandemi sürecine rağmen halen her tarafın açık olduğu (avmler, turistik merkezler, fabrikalar) virüsün en fazla yayıldığı alanların bunlar olduğunu, aslında bu durumun eğitimin ve öğrencilerin geleceklerinin iktidar tarafından yok sayıldığının bir göstergesi. Güney-doğu bölgesi özelinde bir örnek vermek gerekirse hala çağdışı denilebilecek elektrik kesintileri sürüyor. Bütün öğrenciler internet sıkıntısı yaşıyor, derslerde ses kesintileri, sistem hataları, mikrofon eksikliği hemen hemen her öğrencinin karşılaştığı alışılmış sorunlar. Eğitim sistemi adeta orman kanunlarına göre işliyor, öğrencilere danışılmadan, nesnel koşulları ve şartlar gözetilmeksizin birileri karar veriyor ve eğitim hayatımız bu karar üzerinden şekilleniyor.
BİR ARAYA GELEREK MÜCADELE ETMELİYİZ
Tarikatlara, dini vakıflara, saraylara ve öğretmenlerinin maaşlarını keyfi ödemeyen özel okullara gelince tonla para aktaranlar, devlet okulunda veya üniversitesinde okuyan sıradan bir öğrencinin eğitim öğretim hayatını garantiye alacak tek bir hamle yapmıyor. İnsanların karınlarını yiyecekle değil, propagandayla dolduruyorlar, zihinleri eğitimle değil, köktencilikle dolduruyorlar. Elbette bu kadar olumsuzluk karşısında öğrenci gençliği çaresiz değil, bir araya gelmeli ve haksızlıklara karşı mücadele etmelidir tıpkı Boğaziçi’nde olduğu gibi. Uzaktan eğitim sürecinden ağzı yanmış yeni bir üniversiteli olarak, yüz yüze eğitimin koşullarının sağlanabilmesi için 21 gün tam kapanma ve sosyal koruma istiyorum. Bugün ülkede halklar belediyesini, işçiler sendikasını, öğrenciler rektörünü seçmek istiyor, bence ülkede başta eğitim olmak üzere sorunların giderilebilmesi için bu seslere kulak vermeliyiz. Yüz yüze eğitimin olduğu, laik, bilimsel ve demokratik bir üniversite ortamında görüşmek üzere.