ODTÜ toplulukları kayyum rektör istemiyor!
Rektörlük atamalarına ve kampanya sürecine ilişkin öğrenci topluluklarına görüşlerini sorduk.
Fotoğraf: Evrensel
İrem Hazal KELLECİ
ODTÜ
Rektör atamalarına karşı Boğaziçi’nden başlayan ve Türkiye’nin diğer üniversitelerine de yayılan eylemliliklerin ardından ODTÜ öğrencileri 5 talepten oluşan yeni bir kampanya başlattı. Atanmış rektörler istifa etmesini, rektörlük seçimlerinin okulun tüm bileşenleri tarafından gerçekleştirilmesini, resmen yetkisiz kılınan ÖTK yönetmeliğinin en demokratik şekliyle, öğrencilerle birlikte yeniden düzenlenmesini, öğrencilerin demokratik ÖTK'ler üzerinden üniversite yönetimine dahil edilmesini, antidemokratik bir uygulama olan KHK’lerle ihraç edilen akademisyenlerin görevlerine iade edilmesini ve öğrencilere ve emekçilere yönelik siyasi nedenli baskıya, mobinge ve işten atmalara son verilmesini talep eden deklarasyon metnine birçok topluluk ve gençlik örgütü imzacı oldu.
Deklarasyonda; Boğaziçi’ne destek vermenin kendi taleplerini yükseltmekten geçtiğini belirten 40’ı aşkın okul bileşeni; kampanya etrafında kendi özgünlüklerine göre atanmış rektörleri ve demokratik üniversite mücadelesini tartıştıracak, görünürlük kazandıracak etkinlikler düzenleyeceklerini duyurdu. Rektörlük atamalarına ve kampanya sürecine ilişkin öğrenci topluluklarına görüşlerini sorduk.
ODTÜ Sosyoloji Topluluğu
Biz ODTÜ Sosyoloji Topluluğu olarak Türkiye’nin birçok şehrinde örülen bu kıymetli dayanışmayı özgür akademi için oldukça önemli buluyoruz. Herkesçe görüldüğü üzere mevcut iktidarın kamusal ve özel bütün alanları işgal etmesi üniversitelere de tesir etmiş durumdadır. Örmeye çalıştığımız bu dayanışma Melih Bulu’nun ilk olmasa da son kayyum rektör ataması olması için verilen bir çabadır. ODTÜ özelinde de atandığı günden bu yana hiçbir yararı olmayan aksine ODTÜ kültürünü her fırsatta hedef alan Verşan Kök iktidarın ODTÜ’deki gölgesi olmaktan öteye gidememiş, adını Hasan Tan’ın yanına kara bir leke olarak yazdırmıştır.
ODTÜ Eşli Danslar Topluluğu
Biz EDT olarak ODTÜ’deki değişimi çok yakından hissettik. 17 senedir her sene düzenlediğimiz Uluslararası Cumhuriyet kupası yarışmamızı kaybettik. Yarışmamız demek aslında hatalı olur çünkü dünyada 7. en önemli dans yarışması olması dolayısıyla EDT’yi ve hatta ODTÜ’yü de aşmış bir organizasyondu. Fakat maalesef son senelerde rektörlükle konuşmalarımızda sözlü olarak bize “rektörlük artık bu tip organizasyonlara sıcak bakmıyor” dendi ve yazılı olarak da dilekçelerimiz reddedildi. Bu vizyon eksikliğinden nasibini alan tek topluluk biz değiliz tabii ki. ODTÜ giriş kapısındaki etkinlik panosu bundan önceki senelerde topluluk etkinliklerinin afişleriyle dolup taşarken şimdi bir elin parmaklarını aşmıyor. ODTÜ’nün rengi olan öğrenci toplulukları engellenerek cansız ve tekdüze bir ortam oluşturuluyor.
YAPILAN SALDIRALARA KARŞI BİR OLMALIYIZ
Atanan rektörler, rektörlüğü ne kadar iyi yapabileceklerini düşünürlerse düşünsünler istifa etmeliler. Rektörünü seçme hakkı üniversitelere geri verilmeli. Ülkenin bilimini geliştiren bu kurumların en doğru adayı seçme becerisine güvenilmeyecekse burada yapılan bilime nasıl güvenilebilir? Bu süreçte, en doğal hakkımızı kullanıp, eylem yaparak seslerimizi duyurmaya çalışan biz öğrencilerin karşılaştığı kaba kuvvet, göz korkutma ve engelleme bir an önce ortadan kaldırılmalıdır.
Demokratik üniversiteler için öncelikle ortak amacın bu olması gerekiyor. Şimdiki atanan rektörler ve atamaları gerçekleştiren kurumlar ile ilgili en büyük çeliştiğimiz nokta budur. Amacımızı belirledikten sonra bir bilim ve eğitim kurumunun olması gerektiği gibi herkesin sözünün ve özgürlüğünün önemi olan bir ortam oluşturulabilir. Bunun organik şekilde gelişmesi gereken bir gelenek olduğunu da unutmamak gerekir, şu anda üniversitelere yapılan bu müdahaleler uzun yıllar boyunca ancak oluşabilmiş bu geleneğe maalesef zor onarılacak hasarlar vermektedir.
ODTÜ Felsefe Topluluğu
Biz ODTÜ felsefe topluluğu olarak Boğaziçi üniversitesindeki arkadaşlarımızın mücadelesini haklı buluyoruz. İktidarın yaptığı bu atamaya karşı, üniversitelerin özgür ve demokratik yapısını savunmanın hem akademide hem de sosyal hayatlarımızda önemli politik ve pratik bir mücadele olduğunu düşünüyoruz.
Bizim taleplerimiz ise çok basit. Üniversitenin bir bütün olduğunu ve üniversite bünyesinde alınan kararlarda bütün bileşenlerin, toplulukların, öğrencilerin, hocaların, işçilerin, sendikaların söz sahibi olması gerektiğini; gelen rektörün ise seçimle gelmesi gerektiğini savunuyoruz.
TÜM BİLEŞENLER KARAR MEKANİZMALARINA DAHİL EDİLMELİ
Demokratik bir üniversite de tam olarak bu yolla, bütün bileşenlerin karar mekanizmalarına dahil edilmesiyle sağlanabilir. Ayrıca bizler üniversitelerde sadece ders işleyip sonrasında her şeyi arkamızda bırakmıyoruz. Kampüs hayatında, derslerde, yurtlarda bir şeyleri konuşuyor, tartışıyor ve fikir üretiyoruz. Tabii ki okullarımız yaşadığımız ülkeden apayrı bir yerde durmuyor. Ülkenin sosyoekonomik gidişatından direkt etkileniyoruz. Dolayısıyla hem ülke hem de üniversite genelinde belli başlı uygulamaları tartışmak, eğer bunların doğru olmadığını düşünüyorsak da karşı çıkmak en tabii hakkımız. Fakat bizlerin söylediği her sözden sonra dillere pelesenk olan “terörizm” yaftalamalarıyla, polis şiddetiyle, orantısız güçle karşı karşıya kalıyoruz. Demokratik bir üniversite istiyorsak söz söyleme hakkımızın elimizden alınmadığı, şiddetsiz, sömürüsüz bir alan yaratmamız gerek diye düşünüyoruz.
ODTÜ Müzik Toplulukları
Öğrenciler olarak üniversitelerimize kayyum rektör atamaları değil, tarafımızca seçilmiş rektörler istiyoruz. Biz ODTÜ olarak kayyum rektörün sonuçlarını birebir gördük. Eğitimin, okulun yıllardır süregelen geleneklerinin, öğrencilerin kültür-sanat faaliyetlerinin kısıtlanmasına ve aynı zamanda yaşam alanımız olan kampüsümüze dair nerdeyse hiçbir söz hakkımızın bırakılmamasına şahit olduk. Şimdi aynıları Boğaziçi’nde de yapılmaya çalışılıyor. Boğaziçi’ndeki öğrenciler çok güçlü bir şekilde okullarına sahip çıkıyorlar ve onların bu duruşu diğer üniversitelerde de çok önemli etkiler yarattı. Biz ODTÜ MT olarak diğer topluluklarla birlik beraberlik içerisinde yürütmekte olduğumuz bu süreçte, hep birlikte kayyum rektöre hayır diyoruz. Kayyum kişiler üniversitelere rektör olamaz!