Hacettepe öğrencileri demokratik eğitim talebiyle Boğaziçi’nin yanında
“Bugün Boğaziçi’ne yapılan tepeden atamalar, esasen yıllardır Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversitelere yapılmakta ve bu antidemokratik uygulamanın ilk emsali olmamaktadır.”
Fotoğraf: Evrensel
Didem ÖZAY
Felsefe
Bilindiği üzere, üniversiteler ve üniversitenin en önemli bileşeni olan öğrenciler, geçmişten beri çoğu yönetimin en çok müdahale ettiği, kontrol altına almak istediği olgular olmuşlardır. Bunun sebebi, fikir ve bilim üreten yerlerdeki kimselerin kendilerine dayatılan herhangi bir şeyi sorgulamaksızın kabul etmemeleri ve her türlü baskıya düşünce üstünlüğüyle direnmeleridir. Son günlerde Boğaziçi‘nde vuku bulan idari diretme ve bu diretmenin karşısında mücadele eden, demokratik geleneklerini ve okullarının geçmişten gelen dinamiğini korumak isteyen öğrenciler bahsedilen fikri direnişin en iyi örneklerinden birini sergilemektedir. Bugün Boğaziçi’ne yapılan tepeden atamalar, esasen yıllardır Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversitelere yapılmakta ve bu antidemokratik uygulamanın ilk emsali olmamaktadır. Gelecek dönemlerde üniversitelerin kendi bileşenlerinin kararları doğrultusunda yönetim kadrosunun belirlenmesi ve süregelen antidemokratik tüm uygulamaların yerini kurum içi seçim sonuçlarına dayanan uygulamaların aldığını görmek, tüm öğrencilerin ortak gayesidir.
Zeliha Duru KURTUL
Sosyal Hizmet Hazırlık öğrencisi
Üniversitelere yapılan rektör atamalarının üniversitelerdeki çok sesliliği sindirmek ve eğitimi tek tipleştirmek için yapıldığını biliyoruz. Üniversite öğrencilerindir ve bu yüzden yürütmedeki etkin ses Üniversitenin öznelerinin, yani öğrencilerin olması gerekir. Biz Hacettepe Üniversitesi’nin özneleri olarak, bilimsel eğitim ve demokratik Üniversite talebimizi dile getirdik. Ve taleplerimiz yerine getirilene kadar dayanışmamızı büyüteceğiz.
Halkbilim 1. Sınıf öğrencisi
Rektör atamaları demokratik değildir. Üniversitelerdeki demokrasiye vurulan bir darbedir. Rektörler seçimle belirlenmelidir. Üniversitelerde çok sesliliği ve özgürlüğü kısıtlayan atamaların karşısında durmak tüm öğrenci ve öğretim görevlilerinin sorumluluğudur. Rektör atanmaz, seçilir. Biz antidemokratik uygulamaların üniversiteler gerçek demokrasiyi kazanıncaya dek karşısında duracağız.
Berivan KAYLU
Matematik 1. sınıf öğrencisi
Kayyum rektör atayan siyasi iradeyi kabul etmiyor, üniversite kapılarına kelepçe takan zihniyeti lanetliyoruz. Geleceğimize sahip çıkıyoruz. Eşitlikçi, demokratik, özgür ve özerk üniversite talebimizi son sesle haykırarak karanlığa teslim olmuyoruz. Biz de son iki rektörünün atama ile geldiği Hacettepe öğrencileri olarak kendi okulumuzda yaşanan bu antidemokratik olaylara, baskılara ses çıkarıyor, akademik özgürlükleri için direnen Boğaziçili akademisyen, öğrenci ve çalışanlarının mücadelesini sahipleniyor ve onların haklı direnişini selamlıyoruz.
Eczacılık 3. sınıf öğrencisi
Geçtiğimiz haftalarda Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan rektör neredeyse tüm üniversitelilerin gündemine oturdu. Biz de Hacettepe Üniversitesi öğrencileri olarak bu konuyu oldukça tartıştık. Belki de çoğumuzun sorgulamadığı ya da başka türlüsünü görmediğimiz için kabullendiğimiz bir şeye dönüşen bizim okulumuzdaki kayyum rektörleri sorgular olduk. Bunların tartışılmasının artması bizim bilincimizi de yükseltti. Kayyum değil seçi istiyoruz demek için birçok alandan dayanışmayı büyütüyoruz.
Ekrem DEMİR
Eğitim Fakültesi 1. Sınıf öğrencisi
Üniversitede ilk yılım. Eğitim fakültesi öğrencisiyim. Bu yıl online eğitim ile başlayan üniversite hayatımda üniversite yönetimi tarafından gelen kararlar, hocaların bunu uyguladığı ve bizim de bu sürece ayak uydurduğumuz bir sistemle karşılaştım. Örneğin eğitim devam ediyor ancak derslerin işleyişi, istenilen ödevler ve sınavlarda uygulanan metotlar biz öğrencilere uygulanan ama bizlerin dikkate alınmadığı bir şekilde ilerliyor. Kamera veya mikrofon isteği veya bunlara ulaşabilmek her öğrenci için farklı sıkıntıları içeren, bu sıkıntıları azaltmak için söylediğimiz fikirlerin de sadece dinlemekle kalındığı bir hale bürünüyor.
Bir karar alındıktan sonra öğrencilerin bunu uyguladığı değil de, bir karar alınırken bizlerin de içerisinde bulunduğu şeklide ilerlemesi gerekiyor. Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan rektör sonrasında kendi aramızda da konuşurken gördüğüm şey; öğrencilerin kendi üniversitelerinde yaşananlara sessiz kalmaması gerektiği ve bu sorunları birlikte çözeceğidir. Hacettepe’de de bu durumu tartışan gruplar kuruldu ve öğrenciler hashtag açarak destek olduklarını gösterdi. Ardından da bizim de kendi hocalarımıza ilettiğimiz finallerde kamera sorunu gündeme girdi ve bazı derslerde geri çekildi. Öğrencilerin üniversitelerde söz hakkının olmaması tek bir üniversiteye ait bir sorun değil. Boğaziçi’ne rektör atandı ama söylediğim şeylerle bizim üniversitede de birçok sorun yaşandığını görüyoruz. Buradan kendimize dersler çıkarıp, sessiz kalmamız gerektiğini görmeliyiz.