Antidemokratik uygulamalar son bulsun
Özgür düşünce ve demokrasi taleplerimizin gerçekleşebilmesi için derhal ve amasız biçimde kayyumun Boğaziçi’den gitmesini talep ediyoruz.
Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel
Hazal GÖÇMEN
Bilkent Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu ile topluluğun Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine verdiği destek açıklamasını, Bilken Üniversitesi içerisindeki anti demokratik uygulamaları ve öğrencilerin taleplerini konuştuk.
Boğaziçi Üniversitesi'ne kayyum rektör atanması ile başlayan Türkiye geneline yayılan üniversitelerdeki destek eylemleri atanan rektörlerin istifa edilmesi ve üniversitelerdeki rektörlük seçimlerinin bütün bileşenler ile yapılmasını öne çıkarttı. Siz de Bilkent kadın çalışmaları topluluğu olarak bir açıklama yayınladınız, sizce kayyum atamaları ile ne amaçlanıyor?
Yıllardır süregelen hükümet politikaları göz önüne alındığında Türkiye’de az kalan özgür ve demokratik alanların talanından başka bir şey olmadığını düşünüyoruz. Yıllardır Boğaziçi hakkında “fazla özgür” bulma söylemleri, Boğaziçi’ne giderse bozulacağından korktuğunu söyleyen siyasetçiler zaten ortada. Bugün artık bizlerin dilediğimiz gibi giyinebileceğimiz, davranabileceğimiz ve yaşam biçimimizi sürdürebileceğimiz çok az alan var. Boğaziçi kampüsü de bu az sayıdaki alandan biriydi. Hali hazırda cinsiyetçi söylemleri bulunan bu rektörün ilk icraatlarının toplumsal cinsiyet, LGBTQ+ ya da siyaset gibi konularla ilgilenen kulüp ve öğrencileri kısıtlamak olacağından herhangi bir şüphemiz yok. Bir de hesaba hiç durmayan cinsiyetçi söylemleri, kadın cinayeti protesto ederken tutuklanan arkadaşlarımızı, çeşitli mazeretlerle yapılan alkol satış yasaklarını ve hatta yılbaşında yapılan “kutlama yasağını” düşündüğümüz zaman bunların bir bütünün parçaları olduğunu ve sadece belirli yaşam biçimlerine yöneltilen saldırılar olduğunu düşünüyoruz.
DEMOKRASİ VE DÜRÜSTLÜĞE SALDIRI
Üniversite öğrenci toplulukları, bileşenleri kayyum atamalarına karşı ne talep ediyorlar? Neleri öne çıkartıyorlar?
Özgür düşünce ve demokratik bir ortamın teminini talep ediyoruz aslında. Üniversiteler bize sadece belirli bilgilerin aktarıldığı yerler değil bize belli bir kültürün öğretilmesi gereken bir yer de aynı zamanda. Bu kültürün olmazsa olmazları demokrasi ve dürüstlük. Ne yazık ki bu kayyum ataması ikisine birden bir saldırı niteliği taşıyor. Öte yanda polisin öğrencilere olan davranışları da bizim için önemli talepler arasında. Şu an kaybettiğimiz sivil toplum yüzünden bu tartışma konusu bile değil ama kampüse polisin girmiş olması zaten kabul edilebilir bir şey değil. Ama kadın arkadaşlarımızın tacize uğradığını, LGBTQ+ arkadaşlarımızın tecavüzle tehdit edildiğini öğrendik. Tutuklamaların nasıl bir şiddetle gerçekleştiğini de sosyal medya sayesinde hepimiz gördük. Aslında bu noktada kampüste polis olgusunun yanlışlığını vurgulamak istiyoruz ama şu an hepsinden önemlisi arkadaşlarımız şu an taciz ve şiddete maruz kalmalarına sebep olan biri tarafından yönetilen bir okulda okumak durumundalar. Özgür düşünce ve demokrasi taleplerimizin gerçekleşebilmesi için derhal ve amasız biçimde kayyumun Boğaziçi’den gitmesini talep ediyoruz.
BİR SUSTURMA POLİTİKASI
Bilkent Üniversitesi uzaktan eğitim döneminde öğrencilerin taleplerini iletmek amacıyla harekete geçtikleri öğrenci temsil konseyinin iptal edildiğini duyurdu. Sizce bu üniversitelerde demokratik yapıyı nasıl etkiler? Üniversite öğrencileri bu sorunlar karşısında ne yapmalıdır?
Aslında senatoyla pek bir ilişkimiz ve bağımız olmamasına rağmen bu sorunu dile getiren az sayıdaki kulüpten biriydik. Hoşnut olalım ya da olmayalım öğrenci senatosu demokratik biçimde hayata geçirilen ve hakkımızı savunabilecek tek yerdi. Tabii bunun bize duyurulması da bir gecede alınan bizi tamamen mağdur edecek olan kararlara itiraz etme sürecinde gerçekleşti. Bunun bir susturma politikası olduğunu hatta bir çeşit darbe olduğunu, Türk siyasi tarihinde de örneklerinin bulunabileceğini görmek zor değil. Aslında daha önce etkinliklerimizde bizi sansürledikleri ya da bir çeşit engel mekanizmaları koydukları için biz bu durumun farkındaydık ve vardığı son nokta da bu oldu. Biz Bilkent Kadın Çalışmaları Topluluğu olarak bu yıldırma ve antidemokratik uygulamalarının farkındayız. Diğer kulüplerdeki arkadaşlarımızı da tepki göstermeye ve endişeyle izlemekten başka bir şeyler de yapmaya davet ediyoruz.