20 Ocak 2021 14:00

HT Solar’da uzlaşma ile adım adım gelen yenilgi

"HT Solar’da yaşanan eylem ve mücadelenin gelinen noktada yenilgiyle sonuçlandığı bir gerçek ve bu yenilgi adım adım gelmiş görünüyor…"

Arşiv fotoğraf: Birleşik Metal-İş

Paylaş

Orhan ATAN

Tuzla’da kurulu HT Solar fabrikasında yakın zamanda yaşanan gelişmeler çeşitli haberlerle Evrensel’de yer almıştı. İşyerinde örgütlü Birleşik Metal-İş Sendikasının kararı ile aralık ayının sonundan itibaren düdük çalarak uyarı eylemleri yapıldı. Bu eylemler otomasyona geçiş yüzünden yaşanan belirsizlik, işsizlik korkusu, artan üretim ve tutanak baskısı ve tüm bunlar yaşanırken sendika ve işçilerin muhatap alınmaması nedeniyle başlatılmıştı. İkaz eylemleri yaklaşık bir hafta kadar sürmüştü. Sonlandığına dair bir karar alınmamasına rağmen ocak ayının ilk haftasında sendika tarafından eylemlere devam edilmedi. İşçilerin talepleri karşılanmamış ve işveren somut adım atmamışken eylemlerin durdurulmasının hemen arkasından ise 3’ü sendika komitesinde yer alan 5 işçi hakkında tutanaklar düzenlenmiş ve disiplin kuruluna sevk edilmişlerdi. Disiplin kurulunun ilk toplantısında 2 işçi uyarı cezası alırken, 3 komite üyesi işçinin işten atılması istenerek disiplin süreci devam ettirildi.

Geçen hafta Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu ve Gebze 1 No’lu Şube Başkanı Selçuk Çiftçi sorunların yaşandığı fabrikaya geldi. Bu ziyaretlerin hemen akabinde 2 komite üyesi işçi işten atıldı. İşçilerin atılması sonrası sendika temsilcileri tarafından eylemlerin sonlandırıldığı açıklanırken, aynı açıklamada HT Solar yönetiminin kısa çalışma ödeneği uygulamasını başlattığı da ilan edildi. İşçilere yapılan açıklamada her ne kadar yapılan eylemler ile verilen mücadelenin boşuna  olmadığı belirtilmiş ise de tek bir fabrikada verilen mücadelenin başarı ile sonuçlanmasının mümkün olmadığı vurgusu dikkat çekiciydi. Aslında yaşanan tüm gelişmeler hem mücadeleyi, hem de uzlaşma eğilimini barındırması açısından birçok ders içeriyor. Ancak HT Solar’da yaşanan eylem ve mücadelenin gelinen noktada yenilgiyle sonuçlandığı da bir gerçek ve bu yenilgi adım adım gelmiş görünüyor.

BİRİNCİ ADIM: EYLEM KARARLARINI UYGULAMADA TUTARSIZLIK VE İSTEKSİZLİK

3 komite üyesi işçinin işten atılması isteği üzerine yaşanan tartışmaları bir işçi “Sendikamız eylem kararı almıştı, eylem sonlandırıldı ama nedenini doğrusu biz de bilmiyoruz. Biz herhalde görüşüldü ve sorunlar çözülecek derken 3 arkadaşımızı işten atmak istediklerini öğrendik. Tartışmamız ve önerimiz çok netti. ‘Daha etkili eylemler yapalım, gerekirse üretimi durduralım’ dedik. İşyerinde herkes hem korkuyor hem de bir şey yapalım diyor” diyerek aktarıyor. Diğer bir işçi ise şöyle devam ediyor: “Biz tartışıp bastırdıkça eylem kararı alınmak zorunda kalındı. Zorunda kalındı diyorum çünkü çok etkili olmayan eylem kararları alınmasına rağmen en az dört-beş defa eylemler bir durdu bir başladı. Biz bastırmasak bu eylemler dahi devam etmezdi. Bir vardiyada eylem olmuyor, soruyoruz bir temsilcimiz ‘Toplantıdaydık’, diğeri ‘Çok yorgunum işyerine gelemedim’ diyor. İşçiye bilgi verilmiyor, halbuki sendika komitesi var, ama bizi hiç dahil etmek istemediler.”

Bir başka işçi ise kararsızlığın ve tutarsızlığın patron üzerindeki etkisizliğini şu sözlerle açıklıyor: “Eylem kararı alıyoruz, biz birliğiz güçlüyüz diyeceğiz. Ama eylem bir var bir yok. Patrona korku salacağımıza ‘Bunlardan bir şey olmaz, zaten birlik değiller’ izlenimi verildi. İlk arkadaşımız atılınca her vardiyada 30 dakika iş bırakma kararı alındı. Ama düşünün önce bir kısım 15 dakika bırakıyor, sonra diğer kısım 15 dakika, sonra tekrar ilk kısım 15 dakika bırakıyor, sonra tekrar diğer kısım 15 dakika. Üretimi bıraktık diyoruz ama çıkan sayı aynı. Bant durmuyor ki. Soruyoruz temsilci arkadaşa ‘Neden hep birlikte durdurmuyoruz?​’ diye, cevap ‘Tek temsilciyim, yetişemiyorum’ oluyor.”

İKİNCİ ADIM: SENDİKA KOMİTESİ KARAR ORGANI DEĞİL, DANIŞMA ORGANI DENİLEREK SÜRECE DAHİL EDİLMEDİ

Görüştüğümüz işçilerin ortak fikri, sürece dahil edilmedikleri ve önerilerinin dikkate alınmadığı yönünde. Komite üyesi bir işçi “3 arkadaşımız için işten atma istenince komite grubumuzda yazışmaya başladık, birçok arkadaş daha etkili eylem yapalım, üretimi durduralım önerisinde bulundu. Komite üyesi arkadaşların en az yarısı bu tartışmaya ve öneriye katıldı. Temsilci arkadaşlarımızda bu grupta ve yazılanları görüyorlar. Ama ne ses var ne bir söz. Neden dikkate almıyorsunuz dediğimizde ise baştemsilcimiz bize şu cevabı verdi. Sendikamızın tüzüğüne göre işyeri sendika komitesi danışma organıymış, karar organı değilmiş. Eylem biter danışan yok, ‘Eylem yapalım, gerekirse üretimi durduralım’ diyoruz, cevap veren yok.” Diğer komite üyesi işçi ise “Ben ve birçok arkadaşım en az üç defa işin kötüye gittiğini, daha güçlü tepki vermemiz gerektiğini söyledik ama ne evet denildi ne de hayır. HT Solar işçisi mücadeleden kaçmadı, sendikamız ne karar aldıysa her zaman uygulandı. Eğer sendikamız bizi önemseyip bizle birlikte adım atsaydı bu iş böyle bitmezdi” diyerek tepkisini dile getiriyor. HT Solar işçisi aslında bir yandan da kendi mücadelesi ve deneyimiyle öğreniyor. Komitede yer alan işçilerden biri “Biz birliğimizi daha ilk günden gösterdik. Sendikamızı 3 günlük direnişle fabrikamıza hep birlikte soktuk. Patron bugün sanki o günlerin intikamını alır gibi saldırıyor. O gün hep birlikte sendikamızı kabul ettirdik, birliğimizi hep koruduk. Bugün bize karar alamazsınız deniliyor. Patron bunu hep dedi ama ilk defa sendikamız da bunu söyledi. Ama biz biliyoruz birlikte karar alıp mücadele etmediğimizde asıl o zaman kaybetmiş olacağız” diyor ve bugünkü zayıflığın asıl nedenini ortaya koyuyor.

ÜÇÜNCÜ ADIM: SORUNLARI KAPALI KAPILAR ARDINDA UZLAŞARAK ÇÖZMEYE ÇALIŞMA, İŞÇİLERDE YARATILAN GÜVENSİZLİK

Fabrikada son bir haftada yaşanan görüşmeler de dikkat çekici. Bir gün ara ile ilk olarak sendika genel başkanı ve şube başkanı fabrikaya geldi. Şube başkanı şirket yetkilileri ile görüştü. Ancak başkanların fabrikaya gelişleri öncesi ve sonrasında işçilere açıklama yapılmadı ve başkanlar tarafından işçilere herhangi bir bilgi verilmedi. Bu görüşmelerden çok kısa süre önce aynı şirket bünyesinde olan Chen Solar fabrikasında yetki alınması, yine görüşme sonrasında iki işçinin kıdemsiz işten atılması ve en sonunda sessiz sedasız kısa çalışma ödeneği uygulamasına geçilmesi işçilerde ciddi güvensizlik yaratmış durumda. Görüştüğümüz işçilerden biri “Genel başkanımız fabrikamıza geldi ve ardından uyarı eylemimiz durduruldu. Sonra şube başkanımız geldi ve şirket yönetimi ile görüştü. ‘Konuşup sorunlarımızı tartıştık’ denildi. Biz de açıkçası sevindik sorunlar çözüldü diye. Ama hemen bir gün sonra ilk arkadaşımız sonra diğer arkadaşımız kıdemsiz atıldı. Sonra kısa çalışma ödeneği dediler. Hiç kusura bakmasınlar ama ben bunların planlı olduğunu düşünüyorum” diyor. Diğer bir işçi ise “Biz eylemle, mücadeleyle sendikalı olduk, hâlâ da mücadele ediyoruz ama halimiz de ortada. Aynı patron diğer fabrikada sendika ile TİS imzalıyor. Bizim fabrikada işten atıyor, kısa çalışma ödeneği uyguluyor. Bunlar hep danışıklı dövüş bence” diyor.

DÖRDÜNCÜ ADIM: KIDEM TAZMİNATI ÖDENMEDEN İŞÇİ ATILMASINA KARŞI SESSİZLİK VE İŞÇİDE YARATILAN KORKU

Görüştüğümüz işçilerin neredeyse tamamı özellikle iki işçinin kıdem tazminatı ödenmeksizin İş Kanunu’nun 25/2 maddesi uyarınca ve Kod-29 ile işten çıkarılmasına oldukça tepkili. Tepkinin yanı sıra, işçilerde kıdem ödenmeden işten atılıma korkusu da aynı şekilde yaygın görünüyor. “Kıdem tazminatı kırmızı çizgimiz” diyen Birleşik Metal İş Sendikasının yetkili olduğu bir işyerinde bunların yaşanması işçilerde ayrıca bir huzursuzluk yaratıyor. Bir işçi yaratılan korkuyu şöyle tarif ediyor: “Fabrikamızda ilk defa kıdem tazminatı ödenmeden işçi atıldı. Bir arkadaşımız 12 dakika geç işe başladı diye, diğeri ise insan gözünün göremeyeceği bir hatayı görmedi denilerek yalanla dolanla işten atıldı. Bundan önce çok daha ağır suçlamalarla işten atılanların bile hakları ödenmişti. Patron bize gözdağı vermeye çalışıyor ve bence verdi de. Salgın, işsizlik, pahalılık derken bir de kıdemsiz atılırız diye herkes korkuyor. Ne yalan söyleyeyim ben de korkuyorum.”

Patronun bu korkuyu yaratmak için uzun zamandır uğraştığını düşünen bir işçi ise “Kıdem tazminatı ödenmeden, sendikalı işyerinde nasıl işçi atarlar anlamıyorum. Hadi onlar atmak istedi, sendikamız nasıl buna dur demedi onu hiç anlamıyorum. Bundan sonra bu iki işçi herkese bahane olacak. Bir de ortalıkta ‘İşten atmak yasak diye kıdemi ödememişler’ lafı dolanıyor. Bu nasıl yasak? Kıdemli atmak yasak, kıdemsiz serbest, öyle mi! Doğrusu anlamıyorum. Arkadaşlarımız tepkisiz şekilde atıldı. Sendikamızın en büyük hatası bu iki arkadaşı bu kadar kolay attırması diye düşünüyorum. Çünkü korku başa beladır” diyor.

BEŞİNCİ ADIM: PANDEMİ YASALARINA KARŞI MÜCADELE ÖRGÜTLEMEK YERİNE PATRONUN ‘YASAL HAKKI’NA SIĞINMAK

İşçiler kısa çalışma ödeneği uygulamasına geçiş süreci ve ilanına ilişkin dikkat çekici bilgiler veriyor. Kısa çalışma ödeneğine geçileceğini sendika mesajıyla öğrenen bir işçi “İkinci arkadaşımız da atıldı. Sendika temsilcilerinden açıklama yapılmıyor. Yaklaşık 2-3 saat geçti sonra bir mesaj geldi. Mesajda eylemler bitti denildi. Sonra bir mesaj daha, kısa çalışma ödeneği uygulanmak isteniyor diye. Hepimiz şaşırdık ilk önce. Sonra çok açık ve net öneri yapıldı. Üretimi durduralım, sendikamızın örgütlü olduğu işyerlerinde dayanışma eylemleri örgütlenmesini sağlayalım, diye. Ama son zamanlarda hep olduğu gibi sendikamızdan karşılık alamadık. Salı günü de bir mesaj atıldı ve sanki hiçbir şey olmamış, hiç eylem yapılmamış veya hiçbir kaybımız olmayacakmış gibi kısa çalışma ödeneği ilan edildi. Bu mesajları işveren değil, sendikamız attı” diyor. Diğer işçi ise “Çalıştığım vardiyada temsilcimiz bize açıklama yaptı. ‘Kısa çalışma ödeneği uygulanacak’ dedi. Düşünün daha bir önceki vardiyada bir arkadaşımız tazminatsız işten atılmış, eylemler bitirilmiş ve şimdi de kısa çalışma ödeneği olacak deniliyor. Bir de öyle bir anlatıyorlar ki maaşımız tam ödenecekmiş, patronun yasal hakkıymış falan filan. Bir arkadaşımız ‘Sigorta primlerimiz eksik yatacak, işsizlik paramızdan kesilecek’ diyerek tepki gösterince, ‘Evet öyle ama yapacak bir şey yok’ diyerek bitirdi” diye anlatıyor. İşçiler mücadelenin ve dayanışmanın büyütülmesi çağrısı yaptıklarını, ancak sendika tarafından bu çağrılara kulak verilmediğini bu sözlerle ifade ediyor.  

BİRKAÇ HAFTANIN ÖĞRETTİĞİ: GÜCÜNÜ İŞÇİDEN ALAN BİR SENDİKACILIK İÇİN MÜCADELE

İşçilerin söyledikleri ve yaşananlar sık sık tanık olduğumuz bir sonuç maalesef. Gücünü işçinin birliğinden almak yerine, sendikal faaliyeti kendi sınırlı kadro ve ekibi ile yürütme kaygısı, daha temsilcilik düzeyinde yaratılmaya başlanan sendikal bürokrasi, işçinin karar sürecine dahil edilmesinden korkma, sendika komitelerinin birer mücadele komitesine dönüşmesine müsaade edilmemesi, işçiye güvensizlik… Elbette çoğaltılabilir. Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi HT Solar işçisi ve işçi sınıfı kendi mücadele deneyiminden öğreniyor. HT Solar işçisi ve işçi sınıfı bu deneyimle mücadeleyi örgütlemeyi başardığında sonuç değişecektir. Şüphesiz ki bu değişen sonucu gelecekte birlikte göreceğiz.

KISA ÇALIŞMA MESAJI!

İşten atılan işçilerin ardından işçilere mesaj gönderen işyeri temsilcileri çok geçmeden işçilere kısa çalışma ödeneğine geçildiğine ilişkin mesaj gönderdi. Gönderilen mesajda şu ifadeler yer aldı:

“Arkadaşlar; kısa çalışma ile ilgili yönetimle yapılan toplantıda kısa çalışma için önceden başvuru yapıldığı için yönetmenliğe göre yeni bir başvuru yapılması gerekmediğini, sadece bildirmek yeterli olduğu söylendi... 28 Şubat’a kadar üretim bölümünde dönüşümlü olarak her vardiyadan 20 kişi belirlenecek şekilde kısa çalışma planlaması yapılacaktır. Kısa çalışma uygulaması 20 Ocak Çarşamba’dan itibaren başlayacaktır. Kısa çalışma uygulamasında yapılmış olan planlamada gördüğümüz eksiklikleri düzeltmelerini temsilcilik olarak söyledik. Düzeltmeler yapıldığında planlamanın tamamını paylaşmalarını istedik. Fakat öncesinde yarın çıkacak ilk grubun isimleri bugün itibari ile yönetim tarafından gruplarından paylaşılacaktır.

Kısa çalışma uygulaması kalite, proses, ekipman ve tesis bakım teknikerlerini, depo hammadde ve sevkiyat bölümü ve temizlik ekibini kapsamayacaktır. Kısa çalışma uygulamasında ücret anlamında Emeklilerde dahili bir kaybımız olmayacaktır. İŞKUR’dan alınan ödeneğin üzeri işveren tarafından tamamlanacaktır. Kısa çalışma uygulamasında sadece sigorta prim gün sayısı düşük olacaktır. Kısa çalışma uygulamasında kıdem süresi ile ilgili Yargıtay 9. Hukuk Dairesinde 2010/50993 es. 2013/27305 karar sayılı ilamı ile kıdem tazminatını etkilemediği belirtilmiştir. Kısa çalışma uygulamasında; hamileler ve engelli kadrosu için gün sayısı daha fazla uygulanacaktır. Kısa çalışma uygulamasında temsilciliğe bildirilen konular sizlere de bildirilecektir...”

Fabrikada yaşanan süreçle ilgili bilgi almak için aradığımız Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu süreçten haberinin olmadığını ifade etti.

ŞUBE BAŞKANI ÇİFTÇİ: FABRİKANIN İRADESİ DIŞINDA İŞ YAPMADIM

Birleşik Metal-İş Gebze 1 No’lu Şube Başkanı Selçuk Çifti, “Pandemi sürecinde örgütlü örgütsüz tüm işçiler her zamankinden daha fazla saldırı altında. Bunun yansımaları da öyle ya da böyle bizim örgütlü olduğumuz fabrikalarda da vücut buluyor. Birleşik Metal-İş'in örgütlü olduğu fabrikalarda kısa çalışma uygulandı. Bu saldırı HT Solar'a has bir saldırı değil. Biz HT Solar fabrikasında pandemi sürecinin en can alıcı olduğu dönemde fabrikayı 14 gün durdurduk. Bugün Türkiye'de işten kaçınma hakkını işverene rağmen kullanan birkaç fabrikadan biridir HT Solar. Kısa çalışma uygulaması döneminde işçilerimizin ücretlerinin herhangi bir düşüş olmadan ödenmesi kısmen bir başarıdır. Çünkü milyonlarca işçi kısa çalışmaya çıktı ve hayatlarını daha düşük ücretle devam ettirmeye çalıştı. Bizim üyelerimizin ücretlerinde herhangi bir düşüş olmadan bu süreci atlattık. Uygulanacak olan kısa çalışma da bugün için HT Solar yönetiminin bize karşı uyguladığı bir saldırı değil, pandemi sürecinde kullanılan genelin kullandığı bir yasadır. Yine bu süreçte de kısa çalışma uygulanan işçilerin ücretlerinde herhangi bir düşüş olmayacak. Elimizde buna dair yazılı sözlü protokolümüz var” dedi.

İşçilerin sefalet ücretine mahkum edildiği ve patronların bunu bir silah olarak kullandığı için ücretsiz izne karşı olduklarını ifade eden Çiftçi şunları söyledi: “HT Solar fabrikasında sadece iki tane işçi ücretsiz izne çıkarıldı. Yani bir ücretsiz izin saldırısı yok. İzne çıkarılan işçi arkadaşlarımızın bütün sosyal hakları yatırılarak mağduriyetleri giderildi. HT Solar fabrikasında bir ücretsiz izin ya da kısa çalışma saldırısı yok. Ülkedeki işçi sınıfına yönelik saldırıların HT Solar'daki yansımasını görüyoruz. Milyonlarca işçi mağdur olurken biz burada işçilerin ücretleri ve sosyal hakları için protokol yaparak hak kaybı yaşanmadan bu süreci atlatmaya çalışıyoruz. HT Solar'daki kısa çalışma geçmişte olduğu gibi bu dönemde de fabrikanın pandemi koşullarında ya da iş durumundan kaynaklı üyelerin sosyal hak ve ücretlerinde bir kayıp olmadan gerçekleşecektir.”

Çiftçi işten atmalarla ilgili ise şunları söyledi: “Bizim örgütlü olduğumuz bir fabrikadan 10 dakika yarım saat 2 saat hatta iki gün işe gelmeyen bir işçiyi işten atamazlar. Bu işten atılan arkadaşımız son 3 yıldır 7-8 ayrı dosyasıyla birlikte işten atılmayla karşı karşıya kalmıştır. Sendikalı olmak demek bizim her istediğimiz her zaman yapacağız anlamına gelmiyor. Bir işçi düşünün ki çalıştığı süre boyunca 10'a yakın işten çıkış dosyasıyla karşınızda. Biz işveren açısından değerlendirmiyoruz, bizim üyelerimizin hepsi bizim için kıymetli işten çıkarmalarını hepsinin karşısındayız. Eylemlerinin yetersiz olduğu konusunda da bu fabrikadan 350 tane üye var, ben o fabrikanın şube başkanı olarak fabrikanın iradesinin dışında iş yapmadım, yapmam da. O fabrikanın komitesi var, öncü kadroları var temsilcileri var ve fabrikada 350 tane üyemiz var. İşçiler eylem yaptı da biz eylem mi sonlandırdık?​”

ÖNCEKİ HABER

Joe Biden'ın ilk icraatları neler olacak?

SONRAKİ HABER

Öğretmenlere dini ders seçimi için toplantı çağrısı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa