21 Ocak 2021 10:47

Maaşımıza yapılan zam, diğer zamların karşısında eriyip gidiyor

Bu patron sömürüsünden işçiler o kadar çok bunalmış o kadar çok sıkılmışlar ki ama pandemi sürecinde işsiz kalma korkusu yüzünden hiç kimse sesini çıkartamıyor.

Kaynak:Pop Zebra/ Unplash

Paylaş
Ambalaj fabrikasından genç işçi
Esenyurt/İstanbul

Beklenen gün geldi ve geçti bile, ben de dahil fabrikada ki çoğu işçi arkadaş bu zammı merak içinde bekliyordu. Zam açıklandıktan sonra çoğu kişi sevindi çünkü %21'lik bir zam olmuştu ve insanlar şaşırmıştı. İlk defa bu kadar yüksek bir zam olmuştu. Belli bir kesim şunları diyordu “Zam yapıldı ama alım gücümüz daha çok düştü." Zam haberi açıklandıktan birkaç gün sonrasında yapılan zamlarla ben de fark ettim ki gerçekten alım gücümüz gittikçe düşüyordu. Lavaboda sigara içerken bir arkadaşım ile sohbet ediyordum, bana "Zam yapılmadan önce daha rahattık" dedi. "Zam gelmeden önce zaten ulaşıma gıdaya elektroniğe bir çok zam geldi ekonomimiz giderek kötü bir hal alıyor Allah sonumuzu hayır etsin!" diyerek de sonlandırdı. Arkadaşım ne eksik ne fazla kesin olarak doğruyu söylüyordu. Can sıkıcı bir durum, zaten çalışma koşullarımız zor, üstüne bir de alım gücümüzün düşük olması aldığımızın yetmemesi işçilerin canını çok sıkıyor. 

KAR HEYECANI YERİNİ KIZARIKLARA, MORLUKLARA BIRAKTI

Havalar soğudukça ve kar beklentisi yükseldikçe içimde yoğunlaşan heyecan duygusu giderek artıyordu ama benim gibi kar bekleyen yoktu. Sonrasında giderek artan soğuklar ile çalışırken ellerimde oluşan yoğun kızarıklıklar ve morluklardan anladım ki kar bizim gibi işçiler için bir felaket den başka bir şey değil, işçiye verilmeyen önemi bir daha anlamış oldum. 
Bize aralarda verilen çay dışında kendin çay yada kahve getirip içebiliyormuşsun ama iş yerindeki şekerleri alamıyormuşsun. Bu yüzden öğlen vakitleri ustalar ve işçiler arasında büyük bir şeker sorunu oluşuyor. Sevdiğim bir usta sağolsun yine öğlen vakti bana getirdiği çayın deminin yarısını ikram etti ve “Kaç şeker atıyorsun” dedi, ben de “4” dedim kızdı bana: “Oğlum 4 şeker ne burada şeker çok değerli bir şeydir al sana 2 şeker. Bundan sonra iki şekerli iç” dedi bir şey diyemedim bizi bu duruma düşüren bu koşullarda çalışmaya iten sisteme tekrar lanet ettim. Patronlar o kadar cimri ki “Şekeri bile vermiyorlar ha?​” dedim ustama, ustam da küfürlü bir şekilde evet manasına getirdi lafı. 

BUNALDIK AMA İŞSİZ KALMAKTAN DA KORKUYORUZ

Fabrikada mesai ücreti konusunda sıkıntı çeken bir arkadaşım yetkili kişi ile konuşmaya gidip geri geldiğinde, bizim haftalık mesaimizin yaklaşık 15-20 saati yasal olmadığından dolayı mesai ücretini bize elden veriyorlar ve gerekçeli bir bahanen yoksa gelmediğin herhangi bir gün için bu yasal olmayan ücretten 2 iş günü için mesaini kesiyorlarmış, şimdi gel de usta sövme bu işe. Bu patron sömürüsünden işçiler o kadar çok bunalmış o kadar çok sıkılmışlar ki ama pandemi sürecinde işsiz kalma korkusu yüzünden hiç kimse sesini çıkartamıyor. Bu durum ise işçilerin içini yiyor ve morallerini bozuyor haliyle dikkatleri dağıldığı için iş kazaları da artmaya başlıyor. 
Üst kata bant almak için gittim gitmişken lavaboya gidip ellerimi yıkamaya girdim ve birisi makinaya elini kaptırmış ve kanı durdurmaya çalışıyordu, yanında da bir kaç arkadaşı "Ben sana çalışan makinaya elini sokma demedim mi?" diyordu içim bir tuhaf oldu içinde bulunduğum durum koşullar hepsi aklıma geldi ve kendimi sorguladım, "Benim burada ne işim var" dedim. 
İşten çıkıp eve geldiğimde bina kapısından girmeden saatlerin üstündeki faturaları gördüm alıp eve çıktığımda ertesi gün tekrar fabrikaya neden gitmem gerektiğini anladım.

 

ÖNCEKİ HABER

ODTÜ öğrencileri: Siyasi nedenli baskı ve işten atmalara son verilsin

SONRAKİ HABER

Kayı İnşaat işçileri, patron Coşkun Yılmaz hakkında suç duyurusunda bulundu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa